Geri

   

 

 

 

İleri

 

9- Sahur Yemenin Fazileti, Bitte'kid Müstehab Oluşu, Sahüp’u Tehir ve Îftarı Acele Yapmanın Müstehab Oluşu Bâbı

2601- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüseyin, Abdullaziz b. Süheyl'den, o da Enes'den naklen haber verdi. H.

2602- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb, İbn Uleyye'den, o da Abdülazîz'den, o da En es (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet ettiler. H.

2603- Bize Kuteyebtü'fanü Said dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Avâ-ne, Katâde ile Abdülazîz b. Süheyb'den, onlar da En es (radıyallahü anh)’dan naklen rivâyet etti, Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Sahur yeyin. Çünkü sahurda bereket vardır.» buyurdular.

Bu hadîsi Buhârî, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir.

Tirmizî onu tahric ettikten sonra: «Bu bâbda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Mes'ûd, Câbir b. Abdillah, İbn Abbâs, Amru'bnü'l - Astrbâd b. Sâriye, Utbetü'bnü Abd ve Ebû'd-Derdâ (radıyallahü anhûm) hazerâtından da hadîsler rivâyet olunmuştur.» demektedir.

Bunlardan maada Hazret-i Ali, Abdullah b. Amr, Abdullah b. Ömer, Ebû Ümame, Ebû Said-i Hudri, Mikdân b. Ma'dikerib, Âişe, Meyserâ (radıyallahü anhüm) ile ismi bilinmeyen bir zâtdan da hadîsler rivâyet olunmuştur:

1) Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) hadisini Nesâî hem merfû hem mevkuf olarak rivâyet etmiştir. Lâfzı Bâbımızın Enes (radıyallahü anh) hadîsi gibidir. Ebû Ya'lâ'nın rivâyetinde:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sahur yemeği ile tirit hakkında bereket duasında bulundu.»; başka bir rivâyetinde de:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Sahur berekettir, tirit berekettir, cemâat da berekettir, buyurdular.» denilmektedir.

2) Abdullah b. Mes'ud hadîsini yine Nesâî merfû ve mevkuf olarak tahrîc etmiş:

«Mevkuf olması daha doğrudur.» demiştir.

3) Câbir (radıyallahü anh) hadîsini İbn Adiyy «El-Ka-mil» nâm eserinde Bâbımız hadisi tarzında rivâyet etmiştir.

4) İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadîsini İbn Mâce tahric etmiştir. Mezkûr hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Sahur yemeğinden gündüzün orucu kaylûleleden de gecenin namazı İçin istifade edin.» buyurmuşlardır.

Bu hadîsi Hâkim de «Müstedrek» inde tahrîc etmiştir.

5) Amru'bnü'l-Âs hadîsini Müslim ile Nesâî tahrîc etmişlerdir. Bâbımızda bu hadîsden sonra görülecektir.

6) îrbâd b. Sâriye hadîsini Ebû Dâvud ile Nesâî tahrîc etmişlerdir. Hazret-i İrbâd Şöyle deditir:

«Beni, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanda sahur yemeğine davet etti de:

«Mübarek yemeğe buyur, dedi.»

Nasâi'nin rivâyetinde «Buyur» yerine -Buyurun» denilmiştir. Bu hadîsi İbn ; Hibbân dahi «Sahîh»inde tahrîc etmiş, İbn’l-Kattâr ise zayıf bulmuştur.

7) Utbetü'bnü Abd ile Ebû'd-Berdâ' rivâyetini İbn Adiyy «El-Kamil» nâm eserinde tahrîc etmiştir. Bu rivâyette Utbe ile Ebû'd - Derdâ' (radıyallahü anh) Şöyle dedilerdir:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gecenin sonunda sahur yiyin, buyurdu. Bunun mübarek bir öğün olduğunu söylüyordu.»

8) Hazret-i Ali hadîsini yine İbn Adiyye tahrîc etmiştir. Bu hadîste Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem).;

«Bir yudum suyla olsun sahur yapın, bir vudum suyla olsun İftar edin.» buyurmuşlar.

Yalnız hadîsin senedinde metruk bir râvi olan Hüseyin b. Abdullah vardır.

9) Abdullah b. Amr (radıyallahü anh) hadisini İbn Hibban «Sahih» inde rivâyet etmiştir. Bu rivâyette dahi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bir yudum suyla olsun sahur yapın, buyurdular.» denilmektedir.

10) Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) hadîsini yine İbn Hibbân tahric etmiştir.

Mezkûr rivâyette Hazret-i Abdullah şöyle demektedir: Resû-lüllalı (sallallahü aleyhi ve sellem):

— «Şüphesiz ki Allah ve melekleri sahur yiyenlere sa'lat eylerler.» buyurdu.

11) Ebû Ümâme (radıyallahü anh) hadisini Taberâni «Müsned» inde tahrîc etmiştir. Hazret-i Ebû Ümâme şöyle deditir: Een, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i:

— «Ya Rabbî, Ümmetime sahur yemeğinde bereket ver. (Ey ümmetim), bir yudum suyla, bir hurma tanesiyle, bir kaç kuru üzüm tanesiyle de olsa sahur yapın. Zira melekler size Salât eylerler, buyururken işittim.»

Hadisin isnadı hakkında süz edilmiştir.

12) Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh) hadîsini İmâm Ahmed b. Hanbel «Müsned» inde tahrîc etmiştir. Hazret-i Ebû Saîd şöyle demektedir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— «Sahur berekettir, velev ki biriniz onu bir yudum suyla yapsın. Çünkü Allah azze ve celle ile melekleri sahur yiyenlere salât eylerler, buyurdu.»

Bu hadîsi İbn Adiyy dahi biraz lâfız farkıyla rivâyet etmiştir, îsnâdı hakkında söz edilmiştir.

13) Mikdân b. Ma'dikerîb (radıyallahü anh) hadîsini Nesâî merfû ve mürsel olarak rivâyet etmiştir.

Bu hadîste Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sahura devam edin. Çünkü o mübarek bir öğündür.» buyurmuşlardır.

14) Âişe (radıyallahü anha) hadîsini Ebû Ya'la -Müsned» inde tahrîc etmiştir. Mezkûr rivâyette Hazret-i Âişe şunları söylemiştir. «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Bize mübarek yemeği yani sahuru getir, buyurdular. Halbuki çok defa bu yemek iki hurma tanesinden ibaret olurdu.»

15) Meyserâ hadîsini Ebû Nuaym-ı İsfahani tahrîc etmiştir. Meyserâ (radıyallahü anh) Şöyle deditir; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bir lokma veya bir kaşık çorba ile olsun sahur yapın. Çünkü o, bereket yemeğidir. Sahur sizin orucunuzla Hiristiyanların orucu arasında huduttur.» buyurdular.

Bu hadîs hakkında soz edilmiştir. Zehebi, Meyser' (radıyallahü anh)’in Basra bedevilerinden bir sahâbi olduğunu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e:

— Sen ne zaman Peygamber oldun ya Resûlüllah? diye sorduğunu kaydeder.

16) îsmi bilinmiyen sahâbinin hadîsini Nesâî tahrîc etmiştir. Bu hadîste: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına girdim, sahür yemeği yiyiyordu:

— Bu yemek berekettir, bu sîze Allah'ın verdiği bir berekettir. Onu bırakmayın, buyurdular.» denilmektedir. Râviler, mutemetdirler.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in «Sahur yiyin, emri bilıuım nedib ifâde eder.

Sahur kelimesi: «Suhur» şeklinde de rivâyet edilmiştir.

Bereket kelimesini ulemâ muhtelif şekillerde tefsir etmişlerdir. Şöyle ki:

a) «Bereket» den murâd: Az olan yiyeceğe oruca yardımı olaenk şekilde kuvvet bahşetmektir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in:

«Bir yudum suyla, bir hurma tanesiyle de olsa...» buyurması bunu delâlet eder. Bu, Allah'ın halk ettiği bir hususiyettir.

b) «Bereket» den murâd: Muâhaza olunmamaktır. Nitekim Hazret-i Ebû Hüreyre'den rivâyet olunan bir hadîsde:

— «Uç şey vardır ki bunlar üzerine kul hesaba çekilmez: Sahur yemeği, iftar yemeği ve din kardeşleriyle birlikte yenilen yemek.» buyurulmuştur.

c) Bereketten murâd: Oruç vb. gibi gündüz amellerine kuvvet kazanmaktır.

d) Bereket'den ruhsat ve sadaka mânâsı kastedilmiştir.

Bu ruhsat iftar zamanında yemek üzerine yemekden ibaretti, sonra nesholundu.

Bereket lugatta «Ziyade- ve «Artış» mânâsına gelir.

Kâdi Iyâz: «Bu bereket sahura kalkan kimsenin zikir, namaz istiğfar vb. gibi ziyâde amellerinden ibaret de olabilir. Zira insan sahura kalkmasa bunları yapamaz, onları terketmiş olur.» diyor.

Ulemânın ihtilâfından çıkmak için her gün oruca ayrı ayrı niyetlenmeyi de bunlar meyânında zikrediyor.

İbni Dakiki’l-îd'e göre burada ki bereket uhrevî amellere ve dünyevî amellere de âit olabilir.

2604- Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys, Mûsa b. Uley'den, o da babasından, o da Amrü'bnü’l-As'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bizim orucumuzla ehl-i kitabın orucu orasında hudut, sahur yemeğidir.» buyurmuşlar.

2605- Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe hep birden Veki'den rivâyet ettiler. H.

Bana, bu hadîsi Ebû't-Tahir dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. Her iki râvi Mûsa b. Uley'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır.

2606- Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Veki', Hişam'dan, o da Katade'den, o da Enes'den,: o da Zeydü'bnü Sabit (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti, Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte sahur yedik. Sonra namaza kalktık.»

Râvi diyor ki: «Ben, sahur ile namazın arasında ne kadar müddet vardı? diye sordum. Zeyd:

— Elli âyet, cevabını verdi.»

2607- Bize Amru'n-Nâkıd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yezîdü'bnü Harun rivâyet eyledi.

(Dedi ki): Bize Hemmam haber vefdi. H.

Bize İbn’l-Müsenna da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ömerü'bnü Âmir rivâyet etti.

Her iki râvi Katade'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır.

Amrü'bnu’l-Âs (radıyallahü anh) hadîsinin senedindeki Mûsa b. U1ey , « Mûsa b. Ali» şeklinde de rivâyet olunmuşsa da meşhur rivâyeti birincisidir.

Ekle: Bir defa yemek, mânâsına gelir. Yenilen şeyler çok olabilir.

Kâdi Iyâz bu kelimenin «iîkle» şeklinde rivâyet olunduğunu iddia etmiştir. «Ükle»: Bir lokma, demektir. İhtimâl Kâdî îyâz bununla hemşehrilerinin rivâyetini kastetmiş olacaktır. Çünkü sözüne devam etmiştir:

«Doğrusu (ekle) dir. Burada maksat da odur.»

Zeydü'bnü Sabit (radıyallahu anh) hadîsini Buhârî «Mevâkîtu's-Salât» ile «Kitâbu's-Savm» da, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbu's-Savm» da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.

Buhârî'nin bir rivâyetinde hadisin Lâfzı şöyledir: «Nebiyyullâh (sallallahü aleyhi ve sellem) Zeydü' bnü Sabit ile birlikte sahur yemeği yemişler. Sabit demişki, yemek bitince Nebiyyullâh (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza kalktı. Ve beraberce namazı kıldık. (Râvi diyorki) Enes'e:

— Sahur yemeği ile namaza girmelerinin arasında ne kadar zaman geçti? diye sordum,

— Bir kimsenin elli ayet okuyacağı kadar, cevâbını verdi.» Enes'e «Arada ne kadar vakit geçti?» diye soran ravi, Katâde'dir.

Hadîsin bâzı rivâyetlerinde cemi' sigasiyle «Ashabdan bazıları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte sahur yemişler." denildiği gibi, namaz hakkında dahi cemi' siğasıyia «Beraberce namazı kıldık.», bazı rivâyetlerde tesniye sîgasıyta «ikisi namazı kılmışlar.» bir rivâyette de müfred sîgasıyla «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı kıldı.» denilmiştir.

Zeyd (radıyallahü Anh) hadisi sabah namazının evvel vaktini bildirmektedir. Sabah namazının vakti Fecrin doğmasıyla başlar. Zira oruca niyet eden bir kimsenin, yiyip içmesi haram kılınan vakit fecrin dolduğu vakittir.

Hadîs-i şerifde sahurla sabah namazı arasında elli âyet okunacak kadar bir zaman geçtiği bildirilmektedir ki, takriben dört dakika eder.

Sabah namazının son vakti ihtilaflıdır Cumhûra göre: Güneş doğmasından az önceye kadar devam eder.

Bu hususta başka kaviller de vardır.

2608- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdülaziz b. Ebi Hâzim, babasından, o da Sehlü'bnü Sa'd (radıyallahü anh) dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«İnsanlar iftarı acele yapmaya devam ettikleri müddetçe hayırla yaşamakta dâimdirler.» buyurmuşlar.

2609- Bize bu hadîsi Kuteybe dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ya'kub rivâyet eyledi. H.

Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi, Süfyan'dan naklen rivâyet eyledi.

Bu râvilerin ikisi de Ebû Hâzim'den o da Sehlü'bnü Sa'd (radıyallahü anh)'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den yukarki hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir,

2610- Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Küreyb Muhammed b. Ala' rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye, A’meş’den, o da İbnü Umeyr'den, o da Ebû Atiyye'den naklen haber verdi Ebû Atıyye şöyle dedi: Ben ve Mesrûk Âişe'nin yanına girdik de:

— «Ey mü'minlerin annesi, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından iki adam varki, birisi hem iftarı acele ediyor hem de namazı acele kılıyor. Diğeri iftarı da namazı da te'hir ediyor.» dedik Âişe

— «Bunların hangisi hem iftarda hem namazda acele davranıyor?» diye sordu, Biz:

— «Abdullah yani İbni Mes'ud.» cevâbını verdik. Âişe

— «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) işte böyle yapardı.» dedi. Ebû Küreyb: «Diğeri de Ebû Mûsa.» ifâdesini ziyâde etti.

2611- Bize Ebû Küreyb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Ebî Zaide, A'meş'den, o da Umâra'dan, o da Ebû Atiyye’den naklen haber verdi. Ebu Atiyye şöyle dedi:

Ben ve Mesrûk Âişe (radıyallahü anha)'nın yanına girdik. Mesrûk ona şunu söyledi:

— «Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından iki adam var ki, bunların ikisi de luıymlım geri kalmıyorlar. Birİ akşam namazı ile iftarda acele davranıyor, diğeri hem akşamı hem iftarı te'hir ediyor.» Âişe:

— «Akşam namazı île iftarda acele davranan kimdir?» diye sordu, Mesrûk:

— «Abdullah'dır.» cevabını verdi. Bunun üzerine Âişe:

— «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) işte böyle yapardı.» dedi. Sehl (radıyallahü anh) hadîsini Buhârî, Tirmîzi ve İbn Mâce «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir.

Bu babda Hazret-i Ebû Hüreyre, İbn Abbâs ve Enes (radıyallahü anhûm)'dan da rivâyetler vardır.

Ebû Hüreyre hadîsini Ebû Dâvud tahric etmiştir. Bu hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ;

«İnsanlar iftarda acele ettikçe bu din muzaffer olarak kalacaktır» buyurmuşlardır.

İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadisini Ebû Dâvud-u Tayâlisî Müsned»inde rivâyet etmiştir. Mezkûr hadîsde Hazret-i İbn Âbbâs şöyle demektedir: «Resûlülah (sallallahü aleyhi ve sellem):

Biz -Peygamberler cemâati iftarımızda acele davranmaya, sahûrumuzu te'hir etmeye ve namazda sağ ellerimizi sol ellerimizin üzerine koymaya me'mur olduk,- buyurdular.

Bu hadîsi Beyhakî dahi «Sünen-inde Ebû Dâvud tarîkiyim rivâyet etmiş ve: «Bu hadis Talhatü'bnü Amr El-Mekki-nin rivâyetiyle maruftur. Halbuki bu zât zayıftır.» demiştir.

Enes (radıyallahü anh) hadîsini Ebû Ya'la «Müsned»inde rivâyet etmiştir. Bu hadiste Hazret-i Enes:

«Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bir yudum suyla olsun iftar etmeden aksam namazı kılarken hiç görmedim.» demiştir.

Hadîsin isnadı güzeldir.

Bâbımızın Hazret-i Âişe hadîsi için Tirmizî: «Bu hadis hasen sahihdir.» demektedir.

Sehl (radıyallahü anh) hadisinde:

«İnsanlar İftarı acele yapmaya devam ettikleri müddetçe hayırla yaşamakta daimdirler.» buyurulmuştur.

Hazret-i Ebû Zerr'in rivâyetinde: «Sahuru da te'hir ettikleri müddetçe.» cümlesi de vardır.

Ebû Zîrr (radıyallahü anh) rivâyetini İmâm Ahmed b. Hanbel tahrîc etmiştir.

İftarın acele yapılmasındaki hikmet hakkında El-Mühelleb şunları söylemiştir:

«Bundaki hikmet: Gündüze geceden bir şey katmamaktır. Bir de iftarda acele davranmak, oruç tutan kimse için daha muvafıkdır. İbâdet hususunda ona kuvvet verir.»

İbn Dakîki’l-id (625-702): «Bu hadisde, iftarı yıldızlar zuhur edinceye kadar te'hir eden Şia fırkasına red cevabı vardır.» diyor.

Gerçi Bazıları: «Bu hadis vârid olduğu zaman Şia fırkası mevcut değildi.» demişlerse de, Aynî Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gelecekte Şiîler'in ne yapacağını Allah'ın bildirmesiyle bilmiş olması muhtemeldir.» diyerek bu kavli reddetmiştir.

Hâsılı iftar ve akşam namazında acele davranmak sahuru te'hir etmek sünnettir. İbn Abdilber: «İftarın acele, sahurun te'hirle yapılacağını bildiren hadisler sahih ve mütevâtırdırlar.» demiştir.