Geri

   

 

 

 

İleri

 

7- Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin «Bayram Ayları Noksan Olmazlar» Hadisinin Manasını Beyan Bâbı:

2583- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yezid b. Zürey Halid'den, o da Abdurrahman b. Ebî Bekrâ'dan, o da babası (radıyallahü anh)'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi:

«İki bayram ayı noksan olmazlar, bunlar Ramazan île Zilhicce'dir» buyurmuşlar.

2584- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Mu'temir b. Süleyman, İshak b. Süveyd ile Hâlid'den, onlar da Abdurrahman b. Bekrâ'dan, o da Ebû Bekra'dan naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«İki bayram ayı noksan olmazlar» buyurmuşlar.

Hâlid'in hadîsinde: «İki bayram ayı: Ramazan île Zil-Hicce noksan olmazlar» denilmiştir.

Bu hadîsi Buhârî Ebû Dâvûd, Tirmiz ve İbn Mâce , «Küâbu's-Savm»'da tahric etmişlerdir.

Hadisi şerif, biri İshak b. Suveyd, diğeri Hâlid El-Hazza' olmak üzere iki terikden rivâyet olunmuştur.

Bu tariklerin ikisi de sahih olmakla beraber Buhârî, İshâk b. Süveyd tarikini yalnız başına rivâyet etmiş, Nesâî'den gayrı «Sahih» sahipleri ise onu Halid-i Hazza' tarikinden rivâyet etmişlerdir.

Buhârî'nin İshâk tarîkini tercih etmesi: Bu rivâyet üzerinde ihtilâf edilmediği içindir.

Bununla beraber bazı raviler hadisin merfu' olup olmadığında şekketmişlerdir.

Tirmizî: «Bu hadis Abdurrahman b. Ebî Bekrâ'dan mürsel olarak da rivâyet edilmiştir.» demiş, bu sebeple onun sahih değil, hasen olduğunu söylemiştir. cümlesi mahzuf bir müptedanm haberidir.

Bedel olması da caizdir.

İbn'l Cevzî (5C8-597) bu babda şunları söylemiştir: «Bayram Şevval'de olduğu halde Ramazan'a neden Bayram ayı denilmiştir» şeklinde bir sual varid olursa, bu suale E'rem iki vecihle cevap vermiştir.

1. Veçhe göre: Şevval'in hilali bazen Ramazan'ın son günü zevalden sonra göründüğü için Ramazan'a bayram ayı denilmiştir.

2. Veçhe göre: Bayram oruca yakın olduğu için yakınlık sebebiyle Araplar bayramı oruç ayına izafe etmişlerdir.

Ulemâ bu hadîsin te'vîli hususunda . ihtilâf etmişlerdir. Bâzılarına göre «iki bayram ayı noksan olmazlar» cümlesinden murâd: «Gün hesabiyle noksan olsalar bile hükümde noksan değildirler» demektir.

Diğer bazıları: «Bu cümlenin mânâsı, mezkur iyi ayın ikisi de noksan olarak bir senede bulunamazlar. Biri yirmidokuz çekerse, diğeri otuz olur, demektir» mütalaasında bulunmuşlardır.

«Bundan murad: Zül-Hicce ayının on gününde işlenen amellerin faziletini beyândır. Zira bu ay ecir ve sevap hususunda Ramazan 'dan geri kalmaz» diyenler de vardır.

İbn Hibbân (?-354) «Bu haberin iki mânâsı vardır, biri iki bayram ayının bize nisbetle noksan olsalar bile hakikatta noksan olmamalarıdır, diğeri iki bayram ayının fazilet hususunda noksan olmamalarıdır» diyor.

Tahavî (238-321) dahi şu mütalaayı serd ediyor: «Bu hadîsin manası, Bayram ayları yirmidokuz bile çekseler yine tamam sayılırlar. Çünkü birinde oruç, diğerinde hac vardır. Bu ibâdetlerin hükümleri ise noksan değil tamdır.»

Kirmânî (?-786) diyor ki: Hacc, Zül-Hicce ayının ilk on gününe tesaadüf eder, binâenaleyh ayın noksan veya tamam olmasının bunda dahl-ü te'siri yoktur. Fakat Ramazan böyle değildir, onun tamamı oruçla geçer ve bazen tam bazen de nakıs olur, dersen ben de derim ki:

Bazen hacc günlerinde baygınlık vukûbulur, bu sebeple o günlerdeki noksan Ramazan'in sonunda hilal görülmemek suretiyle meydana gelen noksana benzer. Bazen bir gün ziyade ve eksik hesab edilmek sûretiyle hata da edilebilir. Bu suretle Arefe ayın sekizinde veya onunda yapılabilir. Şu halde hadisin manası, Arafât'da gün hatâsiyla vakfeye duranların ecirleri hatasız vakfe yapanların sevaplarından noksan olmaz.» demektedir.

İbn Battal (?-444)'ın beyânına göre ulemâdan bir taife: Arafe’den bir gün evvel veya sonra vakfe yapmak suretiyle bütün hacılara şamil bir hata işlenirse, yapılan vakfe kafidir, çünkü o günler ictihadla ibâdet eden kulların Allah indindeki sevabını azaltmaz. Nitekim noksan kalan oruç günleri de Ramazan'ın sevabını noksan etmez.» demişlerdir.

Bu kavil tâ', Hasan-ı Basrî, İmâm A’zam ve İmâm Şafiî’den naklolunmuştur.

İbn’l Kâsım: Hacılar hata ederek vakfeyi Arefe gününden sonra yapsalar bu caizdir. Fakat vakfeyi terviye gününden evvel yaparlarsa ertesi gün bir daha vakfe yapmaları îcab eder.» demiştir.

Ulemâdan bazılarına göre Zül-Hicce'nin sekizinci günü vakfe yapmak hiçbir suretle caiz değildir. Çünkü o gün vakfe'ye ayı görerek yahut görmeyerek yapılır.

Ayı görerek yaparlarsa 9. günü tekrarlamaları, görmeden yaparlarsa 10. günü tekrarlamaları îcab eder.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hassaten bu iki ayı zikir buyurması oruçla hacc bu aylarda, yapıldığı içindir.

Nevevî kat'iyyette buna kail olmuştur.

Tıybî (?-743): «Hadîsin zahirine bakılırsa bu iki ayın hassaten zikredilmesi, başka aylarda bulunmayan bir meziyete sahip oldukları içindir. Yoksa hadis, başka ayda yapılan taatm sevabı bunlarda yapılanın sevabından daha azdır, mânâsına gelmez. Maksad bu iki ay bayramlara mahsus olduğu için onlarda vuku'u melhuz olan hatânın hükmünü kaldırmakdır.» demiştir.

Hadis-i şerif, sevapların amellere göre değil, sırf Allah'ın bir fadl-ı ihsanı olduğunu soyliyenlerin delilidir.

Yine bu hadîs tam ve noksan ayların sevabda müsavi olduklarına delildir.