51- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İle Beni Haşim ve Beni'l - Muttalib'den İbaret Olan Âl'ine Zekat Almanın Haram Kılınması Bâbı 2522- Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Muhammed yani İbn Zi yâd'dan naklen rivâyet ettî. İbn Ziyâd, Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş: Hasanü'bnü Aliy sadaka hurmalarından bir hurma tanesi alarak ağzına attı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Kaka kaka! At onu! Bizim sadakadan bir şey yemezdiğimizi bilmiyor musun?» buyurdular. 2523- Bize, Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve Züheyr b. Harb toptan Veki'den, o da şu'be'den naklen bu isnâdla rivâyet ettiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bu rivâyette): — «Bize Sadaka helâl olmadığını (bilmiyormusun?)» buyurmuşlar. 2524- Bize Muhammedü'bnü Beşşâr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. H. Bize İbnü'l-Müsennâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Ebî Adiyy rivâyet etti. Bu râvilerin ikisi birden Şu'be'den bu isnâdla İbn Muâz'ın dediği gibi: «Bizim sadaka yemezdiğimizi bilmiyor musun?» şeklinde rivâyette bulunmuşlardır. Bu hadîsi Buhârî biraz lâfız farkıyla «Zekât» bahsinin bir-iki yerinde ve «Kitâbu'l-Cihâd»'da Nesâî «Siyer» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Bu bâbda Ebû Râfi’, Ebû Hüreyre, Hasan b. Aliy, İbn Abbâs, Abdullah b. Amr, Abdurrahmân b. Âlkâme, Muâviye b. Hayyide, Abdülmuttalib b. Habia, Ebû Leylâ, Büreydetü'bnü Husayb, Selmân-ı Fârisi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azatlısı Hürmüz veya Keysân, Ruşeyd b. Mâlik, Meymûn veya Mihrân ve Hüseyin b. Alî (radıyallahü anhüm) hazerâtından da rivâyetler vardır. Ayni, bu rivâyetleri şöyle sırlamıştır: 1- Ebû Râfi' hadisini Ebû Dâvûd ile Nesai tahric etmişlerdir. Bu hadiste şöyle denilmektedir: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Benî Mahzûm'dan bir zâtı zekât toplamaya me'mûr etti, o zât da Ebû Râfi'e: — Bana arkadaş ol! Çünkü sen zekât toplamanın usûlünü bilir-sin; dedi. Ebû Râfi'i — Dur! Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gidip sorayım; dedi. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine: — Bir kavmin azatlısı, kendilerinden sayılır. Bize sadaka helâl değildir; buyurmuşlar. Ebû Râfi'in ismi ihtilaflıdır. «İbrahim» diyenler olduğu gibi, «Eşlem» yahut «Sabit- ve «Hürmüz» olduğunu söyleyenler de vardır. Oğlu Ubeydullah, Hazret-i Ali’ nin kâtibi idi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sadaka me'mûru tâyin ettiği zâtın ismi: Erkanı b. Ebî'l-Erkam'dır. 2- Enes hadisini Buhârî ile Müslim tahric etmişlerdir. Bâbımız hadisleri meyânında az sonra görülecektir. 3- Ebû Hüreyre hadisi sadedinde bulunduğumuz hadîs-i şerif ile ondan sonraki rivâyetlerdir. 4- Hasan ü'bnü Ali (radıyallahü anh) hadisini İmâm Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'lâ ve Taberâni tahric etmişlerdir. Mezkûr hadîste râvî Ebû’l - Havrâ' Şöyle deditir: «Hasan ü'bnu Ali'nin yanındaydık, kendisine: — Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den —yahut Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den— neler belledin? diye sordular. Hasen şu cevâbı verdi: — Onunla birlikte yürüyordum, sadakaya âit bir hurma harmanının yanından geçiyorduk. Ben, bir hurma alarak ağzıma attım, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hurmayı tükürüğü ile birlikte ağzımdan aldı. Bunu gören bir zât: (Onu bıraksan ne olur?) dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'- (Biz Âl-i Muhammed'e sadaka helal ceğildir.) buyurdular. Hadisin isnadı sahihtir. 5- İbn Abbâs (radıyallahü anh) hadisini Ebû Ya’lâ ile Taberânî rivâyet etmişlerdir. Hadîsin ravîsi İkrime şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Erkam b. Ebİ'l-Erkam'ı zekât me'mûru tâyin etmişti. O da Ebû Rafi'i yanına almak istedi. Ebû Râfi', Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek sordu; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Yâ Ebâ Râfi'! Şüphesiz ki sadaka bana ve Âl-i Muhammed'e haramdır. Bir kavmin azatlısı da kendilerinden sayılır.» buyurdular. 6- Abdullah b. Amr hadîsini İmâm Ahmed b. Hanbel rivâyet etmiştir. Bu hadîste şöyle denilmektedir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin yatağının altında bir hurma bularak yedi, fakat o gece uyuyamadı. (Ertesi gün) zevcelerinden biri: — «Ya Resûlallah! Sen, bu gece neden uyuyamadın?» diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Bir hurma buldum da yedim. (Sonra hatırladım ki) bizde sadaka hurması vardı. Yediğim hurma bundan olmasın diye korktum!» buyurdular. 7- Abdurrahmân b. Âlkame hadisini Nesâî tahric etmiştir. Hazret-i Abdurrahmân Şöyle deditir: Sakif hey'eti beraberlerinde hediye olduğu halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Bu getirdiğiniz hediye mi, sadaka mı?..» diye sordu. Mezkûr hadîste şu cümle de vardır: -Hey'et getirdikleri develerin hediye olduğunu söylediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları kabul buyurdu. Hey'et ona, o hey'ete suâller sorarak onlarla bir hayli oturdu. Hattâ öğleyi bile ikindi ile birlikte kıldı.» 8- Muâviye hadîsini Tirmizî ile Nesâî tahric etmişlerdir. Hadîsin râvisi şunlan söylemiştir: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir şey getirilirse: — Bu sadaka mı, yoksa hediye mi? diye sorardı. Sadaka derlerse yemez, hediye derlerse yerdi.» 9- Abdülmuttalib hadîsini Müslim, Ebû Dâvûd ve Nesâİ tahrîc etmişlerdir. Hadis uzundur, bundan sonraki bâbda görülecektir. 10- Ebû Leylâ hadisini Taberânî rivâyet etmiştir. Ebû Leylâ (radıyallahü anh) şöyle demektedir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Beytü’l-Mâ girdi, yanında Hasen (radıyallahü ânh) da vardı. Ha bir hurma alarak ağzına attı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen parmağını ağzına sokarak hurmayı çıkardı. Sonra: — Biz ehl-i beytiz. Bize sadaka helâl değildir.» buyurdular. 11- Büreyde hadisini İmâm Ahmed b. Hanbel ile Tirmizî rivâyet etmişlerdir. Mezkûr hadis-de şöyle buyurulmaktadır: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldiği vakit Selmân-ı Fârisî ona, üzerinde yaş hurma bulunan bir sofra getirdi ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in önüne koydu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) — Bu ne yâ Selmân? diye sordu. Selmân (radıyallahü anh)-- — Sana ve ashabına sadaka ya Resûlallah; dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) — Öyle ise onu kaldır. Çünkü biz sadaka yemeyiz; buyurdular. 12- Selmân (radıyallahü anh) hadisini İmâm Ahmed ile Hâkim «El - Müstedrek» nâm eserinde Ebû Zerr-i Kindi'den rivâyet etmişlerdir. Bu hadiste Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Getirdiğin sadaka mı yoksa hediye mi?» diye sorduğu; Selmân (radıyallahü anh) «Hediyedir.» cevâbını verince ondan yediği bildirilmektedir. İmâm Ahmed'in rivâyetinde hadîsin lâfzı: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hediyeyi kabul eden sadakayı kabul etmezdi.» şeklindedir. 13- Hürmüz yahut Keysân hadisini Tahâvî rivâyet etmiştir. Hadisin râvîsi Atâl b. Sâib (radıyallahü anh) şunları söylemiştir: Yanıma Alî (radıyallahü anh)’ın kızı Ümmü Gülsüm girdi de dedi ki: — Hürmüz yahut Keysân nâmındaki bir azatlı kölemiz bana haber verdi. (Dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanından geçiyordum, beni çağırdı. Yanına geldiğimde: «Yâ Fülân! Biz ehl-i beyt sadaka yemekten nehiy olunduk. Bir kavmin azatlısı da kendilerinden sayılır. Binâenaleyh sadaka yeme.» buyurdular. Ayni hadîsi İmâm Ahmed «Müsned»'inde tahrîc etmiş, kölenin isminin Mihrân olduğunu söylemiş; Beğavi aynî hadisde Hürmüz, İbn Ebi Şeybe, Keysân, Abdurrazzâk ise Meymûn veya Mihrân şeklinde zaptetmişlerdir. 14- Ruşeyd b. Mâlik hadîsini yine Tahâvl tahric etmiştir. Bu hadiste Hazret-i Ruşeyd şöyle demektedir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idik, kendisine bir tabak üzerinde hurma getirdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun sadaka mı yoksa hediye mi olduğunu sordu. Getiren zât sadakadır deyince hurmayı cemâatin önüne koydu. Torunu Hasan da önünde yuvarlanıyordu. Çocuk bir hurma alarak ağzına attı ise de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) derhâl parmağını onun ağzına soktu ve çocuğa zahmet vermeden yavaşçacık hurmayı çıkararak attı. Sonra: — Biz Âl-i Muhammed sadaka Yemeyiz.» buyurdular. 15- Meymûn yahut Mihrân hadîsini Abdurrazzâk rivâyet etmiştir. Az yukarıda buna işaret etmiştik. 16- Hüseyin b. Ali (radıyallahü anh) hadisini İmâm Ahmed b. Hanbel «Müsned»'inde rivâyet etmiştir. Mezkûr hadîsin râvisi Rabia şunları söylemiştir: Hüseyin b. Alîye: — «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den neler hatırlıyorsun?» diye sordum; şunları söyledi: — Rafa çıkarak bir hurma aldım ve ağzıma attım. (Bunu gören) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) — At onu! Çünkü bize sadaka yemek helâl değildir; buyurdular.» Aynî diyor ki: «Üstadımız Zeynüddîn şunu söyledi: Zahire bakılırsa hurma hikâyesi Hazret-i Hasan’la Hüseyin’in ayrı ayrı şâhid oldukları iki vak'adır. Hasen hurma serilen bir yerden geçerken; Hüseyin ise bir rafta bulunan hurmadan birer tane alarak yemek istemişlerdir.» «Kâh kâh» yahut «kın kıh» kelimeleri çocukları pis şeyleri yemekten menetmek için söylenirler. «Bırak» yahut «at» mânâsına gelirler. Dâvûdi aslen bu sözün fârisi olduğunu, sonradan arapçalaştırıldığını söylemiştir. «Bizim sadakadan bir şey yemediğimizi bilmiyor musun?» cümlesi: muhâtab bilmese bile haram olduğu herkezçe malûm olan şeyleri ifâde için kullanılır. Bu söz: «Acâip, bunun haram olduğu ap açık meydanda iken sen nasıl bilmiyorsun?» takdirindedir. Al-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'den murâd: İmâm A'zam ile İmâm Mâlik'e göre yalnız Beni Haşim'dir. İmâm Şafiîye göre Beni Hâşim ile Benî Muttalib’dir. Mâlîkîler'den bâzılarının mezhebi de budur. Kâdıîyâz'ın beyânına göre ulemâdan Bazıları: «Al-i Muhammed'den murâd: Bütün Kureyş kabilesidir.» demişlerdir. Mâlikîler'den Esbağ: «Bunlar Beni Kusayy'dır.» diyor. Benî Haşim: Âl-i Alî, Âl-i Abbâs, Âl-i Ca'fer, Al-i Akîl, Âl-i Haris b. Abdil-muttalib kollarına ayrılırlar. Hâşim: Abd-i Menâf b. Kusayy' dır. Bu hususta bir çok sözler söylenmiştir. 2525- Bana Hârûn b. Saîd El Eylî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Amr haber verdi; Ona da Ebû Hüreyre'nin azatlısı Ebû Yûnus, Ebû Hüreyre'den o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etmiş ki: şöyle buyurmuşlar: — «Bazen ben ailem nezdine döner de döşeğimin üzerine düşmüş bir hurma bulurum, sonra onu yemek için yerden alırım, arkasından da sadaka olduğundan korkarak onu elimden atarım.» 2526- Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrezzâk b. Hemmâm rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den naklen rivâyet etti. Hemmâm: Bize Ebû Hüreyre'nin Resûlüllah Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet ettikleri şunlardır... diyerek bir takım hadîsler zikretmiş ezcümle: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Vallahi ben bazen ailem nezdine döner de döşeğimin üzerine —yahut evimin İçine— düşmüş bir hurma bulur, yemek için onu yerden alırım. (Amma) sonradan onun sadaka —yahut sadakadan— olmasından korkarak elimden atarım.» buyurdular; demiştir. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l - Lukata» ve «Kitâbü'l-Büyü»' da; Nesâî «Kitâbü'l - Lükata»'da muhtelif râvîlerden tahric etmişlerdir. El-Muhelleb diyor ki: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bulduğu hurmayı yemekten çekinmesi tenezzüh içindir. Çünkü, olabilir o hurma sadaka malından düşmüştür. Caiz olan şeyler hakkında başkasının ona uyması vâcib değildir. Menınûiyetine delil bulunmadıkça eşyada asıl olan ibâhadır. Binâenaleyh şüphelerden sakınmak ancak haram mı, helâl mi olduğu bilinmesi müşkil olan ve iki mânâya da ihtimâlli bulunan yerlerdedir. Böyle bir şey'i alan kimseye haram yedi diye hüküm vermek caiz değildir zira helâl olması ihtimâli vardır. Şu kadar var ki biz verâ' ve takva kabilinden hurma mes'elesinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize uymayı müstehab addederiz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Vâbisa'ya: (Hahirlı iş nefsinin yatıştığı; günah ise kalbi gıcıklayan şeydir.) buyurmuştur.» Ebû Ömer İbn Abdilberr'e göre bir insan kalben şüphe ettiği bir şey'i terketmedikçe takvanın hakikatine vâsıl olamaz. 2527- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki' Süfyân'dan, o da Mansûr'dan, o da Talhatü'bnü Mûsarrif'den o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hurma tanesi bulmuş da: «Bu hurma sadakadan olmasa onu yerdim.» buyurmuşlar. 2528- Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâ-me, Zâide'den, o da Mansûr'dan, o da Tâlhatü'bnü Mûsarrif'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yolda bir hurma tanesine rastlamış da: «Bu hurma sadakadan olmasaydı onu yerdim.» buyurmuşlar. 2529- Bize Muhammedü'bnu'l-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam, Katâde'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hurma tanesi bulmuş da: «Bu hurma sadakadan olmasaydı onu yerdim.» buyurmuşlar. Bu rivâyetler dahi aynen yukarkilerinin ifâde ettikleri mânâ ve hükmü ifâde etmektedirler. |