28- Sadaka ile Hayır İşlerini Bir Araya Getirenler Bâbı 2418- Bana Ebû't Tâhir ile Harmeletü'bnü Yahya Et-Tü-cîbî rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Tâlur'indir. Dediler ki: Bize İbn Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Numeyr b. Abdirrahmân'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar: «Her kim Allah yolunda çifte infâkta bulunursa, cennette keydisine: Ey Allah'ın kulu! Şu hayırdır; diye nîdâ olunacak. Namaz kılanlardan ise namaz kapısından, cihâd edenlerden ise cihâd kapısından, sadaka verenlerden ise sadaka kapısından, oruç tutanlardan ise reyyân kapısından çağırılacaktır.» Ebû Bekr-i Sıddîk: «Ya Resûlallah! Bir kimsenin bu kapıların hepsinden çağırılmasında bir zarar yoktur. Şu hâlde bir insan bu kapıların hepsinden çağırılacak mı?» diye sormuş; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Evet! Ben, senin de onlardan olmanı ümîd ederim.» buyurmuşlar. 2419- Bana Amru'n-Nâkıd île Hasan-ı Hûlvâni ve Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ya'kûb —yani İbn îbrâhîm b. Sa'd— rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam, Sâlih'den rivâyet etti. H. Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrazzâk rivâyet etti. CDedi ki): Bize, Ma'mer haber verdi. Bu râvîlerin İkisi de Zührî'den, Yûnus'un isnadı ile ve onun hadisi mânâsında rivâyette bulunmuşlardır. 2420- Bana Muhammed b. Râfi' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Abdillâh b. Zübeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şeybân rivâyet etti. H. Bana Muhammed b. Hatim dahi rivâyet eyledi. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Şebâbe rivâyet etti. (Dedi ki): Bana şeybân b. Abdir-rahmân, Yâhyâ b. Ebî Kesîr'den, o da Ebû Selemete'bni Abdirrah-mân'dan naklen rivâyet etti. O da Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'. «Her kim Allah yolunda çifte infâkta bulunursa, o kimseyi cennetin bekçileri çağırırlar. Her Bâbın bekçileri: Ey fülân! Buraya buyur! derler.» buyurdu. Bunun üzerine Ebû Bekir: — «Ya Resûlallah! îşte helâk olmayacak zât budur.» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Ben, senin de onlardan olmanı pek ziyâde ümîd ederim.» buyurdular. «Cennette nida olunacak...» cümlesinden murâd Cennetin kapılandır. Yine Aynî' nin beyânına göre bu kapılar cennetin sekiz kapısından ayrıdırlar. İbn Battal t?-444): «Bir iriü'min ancak bir kapıdan girecektir. Ona bütün kapılardan nida edilmesi ise ikram ve tahyîr içindir. Yani kapıların hangisinden dilerse ondan girmesi hususunda muhayyer bırakılacaktır.» diyor. Hadîs-i şerîfdeki «hayır» lâfzı ism-i tafdil değildir. Tenvini de ta'zîm ifâde etmek içindir. Mânâsı: îşte bu, hayırlardan bir hayırdır, demektir. Bâzılarına göre bu kapı senin için başkalarından daha ha-hırlıdır mânâsına gelir. Bu şekilde? ihbarın faydası onun büyüklüğünü beyândır. «Namaz kapısından çağırılacak, cihâd kapısından çağırılacak...» gibi cümlelerden murâd: Nafile namazları çok kılanlar ve diğer nafile ibâdetleri çok yapanlardır. Aksi taktirde bütün mü'minler ibâdete ehildirler. Fakat burada maksat yalnız farz ibâdetleri ifâ edenler değil, nafileleri çok yaparak imtiyaz kazananlardır. Re'yân: suya kanan demektir. Ulemânın beyânına göre oruç tutanların çağırılacakları cennet kapısına bu isim verilmesi, oruç tutarken susayanların cennette kana kana içeceklerine tembih içindir. «Fulü» kelimesi meşhur rivâyetlerde bu şekilde zaptolunmuştur. Kâdi Iyâz'la diğer hadis İmâmları başka şeklini zikretmemişlerdir. Bazıları onu «Fül» diye zaptetmişlerse de, birinci rivâyeti daha doğrudur. Kâdi Iyâz: «Bu kelimenin mânâsı fülân demektir. Ter-hîm yapılmış ve kelimenin i'râbi nakledilmiştir. Bazıları bu kelimenin terhîmsiz olarak fülân mânâsında bir lügat olduğunu söylerler.» diyor. . 2421- Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mervân yani el - Fezârî Yezîd'den —ki İbn Keysân'dır— o da Ebû Hâzim'i Eşcaî'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Bu gün sizden kim oruçlu olarak sabahladı?» diye sordu Ebû Bekir: — «Ben» diye cevap verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Bu gün sizden kim bir cenaze teşyî' etti?» buyurdu? Ebû Bekir: — -Ben» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) — «Bu gün sizden hanginiz bir fakîr doyurdu?» diye sordu; Ebû Bekir: — «Ben.» cevâbını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) — «Bu gün sizden kim bir hasta dolaştı?» dedi; (yine) Ebû Bekin — «Ben.» cevâbını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) — «Bu hasletler kendisinde toplanan hiç bir kimse yoktur ki, cennete girmesin...» buyurdular. Übbî diyor ki: «Ulemâdan bir cemaatla tasavvuf erbâbından bir kırfa, bir insanın kendisi için (Ben) demesini kerîh görmüşlerdir. Hattâ ehl-i tasavvuftan Bazıları (Bu kelime sahibine dâima uğursuzluk getirir.) diyerek iblisin (Ben) dediği için Allah'ın lanetine uğradığına işaret etmişlerdir. Delilleri Bâbınıda görülecek Câbir hadîsidir. Mezkûr hadîsde Hazret-i Câbir: Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim, kapıyı çaldığımda: — Kim o? dedi; — Ben! diye cevâp verdim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)' — Ben, ben; diye diye yanıma çıktı. Gâlibâ bunu kerih gördü.) demektedir. Fakat mes'ele bu zevatın zannettikleri gibi değildir. Onlara red cevâbı hususunda Bâbımız hadisi kâfidir. Zira Ebû Bekr-i Sıddîk (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda (Ben) diyerek konuşmuş; kendisine bu bâbda bir şey dememiştir. (Ben) kelimesi Kur'ân-ı Kerîm de ve hadislerde çok varîd olmuştur...»» Übbi bu hususta gerek Kur'ânı dan gerekse hadîslerden bir çok misâller getirdikten sonra şunları söylemiştir: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'vn Câbir hadîsinde (Ben) sözünü kerih görmesi beyân icâb eden yerde Câbir (radıyallahü anh) sözünü müphem bıraktığı içindir. Hazret-i Câbir (Ben Câbir' im) deseydi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bir şey demezdi. îblîs’e gelince Ona lanet buyurulması, kendisine (Ben) dediği için değil; Rabbi Teâlâ'nın emrini alaya alarak (Ben Âdem' den daha hayırlıyım.) dediği içindir.» Hadîs-i şerîfde sayılan hasletlerin bir kişide toplanmasından murâd: Günlerden bir gündür. O hasletlerin konuşulduğu gün değildir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin bu hasletleri kendinde toplayanın cennete gireceğini beyân buyurmaları, o kimse hakkında şehâdettir. |