Geri

   

 

 

 

İleri

 

27- Kölenin, Efendisinin Malından İnfakı Bâbı

2415- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İbn Nümyer ve Züheyr b. Harb, toptan Hafs b. Gıyâs'dan rivâyet ettiler. İbn Nümeyr

(Dedi ki): Bize Hafs, Muhammed b. Zeyd'den, o da Âbî'l-Lahm'ın azatlısı Umeyr'den naklen rivâyet etti. Umeyr Şöyle dedi: Ben, köle idim; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-.

— «Efendilerimin mallarından bir şey tesadduk edebilir miyim?» diye sordum;

— «Evet, ecir de aranızda yarı olur.» buyurdular.

2416- Bize Kuteybetü'bnu Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hatim yani İbn İsmâîl, Yezîd yani İbn Ebî Ubeyd'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Ben, Âbi'l-Lâhm'ın azatlısı Umeyr'den dinledim, şöyle dedi: Sahibını bana et doğramamı emretti. Derken yanıma bir fakir geldi, ben de kendisine bu etten yedirdim. Sahibını bunu öğrenince be- ni dövdü. Bunun üzerine ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek hâdiseyi kendisine anlattım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu çağırdı ve:

— «Bunu niçin dövdün?» diye sordu. Sahibim:

— «Emrim olmaksızın yiyeceğimi başkasına veriyor.» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

— «Sevap ikinize birdendir.» buyurdular.

«Evet, ecir de aranızda yarı olur.» cümlesi hakkında Nevevî (631-676) şunları söylemiştir: «Bu hadis yukarıda geçtiği vecîhle Hazret-i Umeyrin efendisinin razı olacağını bildiği miktarda sadaka vermesi için izin aldığına hamledilmiştir.

İkinci rivâyet dahi Hazret-i Umeyr'in efendisinin razı olacağını zannettiği bir miktar et verdiğine mahmuldür. Fakat efendisi razı olmamıştır. Binâenaleyh Umeyr için ecir vardır. Çünkü tâat itikaad ettiği bir şey'i tâat niyeti ile yapmıştır. Efendisine de ecir vardır. Zira malı onun nâmına telef edilmiştir.»

Ancak Müslim sarihlerinden Übbi bu hususta Nevevî'ye itiraz etmiş ve: -Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözü ile kölenin alel-ıtlâk efendisinin malında tasarrufa hakkı olduğunu bildirmek istememiştir. O, yalnız doğru hareket ettiği anlaşılan bir iş için kölenin dövülmesini doğru bulmamış, bu sebeple sahibini çağırarak kendisini sevap kazanmağa teşvik buyurmuştur.» demiştir.

«Sevap İkinize birdendir.» yani razı olursan bu işten sana da, kölene de sevap vardır; demektir. Aksi takdirde köleye sevap olamaz. Meğer ki Hazret-i Umeyr'in yaptığı gibi te'vîl ederek efendisinin razı olacağına kanâat getirmiş ola...

2417- Bize Muhammed b. Râfi' rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den naklen rivâyet etti. Hemmâm: Bize Ebû Hüreyre'nin Muhammed Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet ettikleri şunlardır; diyerek bir takım hadisler zikretmiş ezcümle: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

«Kocası yanında İken onun izni olmaksızın kadın oruç tutmasın, kocası yanında iken onun izni olmaksızın evine girmeye kimseye Ezin vermesin, kocasının emri olmaksızın onun kazancından kadın ne infâk ederse, sevabının yarısı kocasının olur.» buyurdular, dedi.

Bu hadîsin ilk cümlesini Buhârî «Nikâh» bahsinde tahric etmiştir. Onun rivâyetinde «Oruç tutmasın» yerine «Oruç tutamaz.» buyurulmuştur. Tirmizî'nin rivâyeti de öyledir.

Ebû Dâvûd'un rivâyetinde:

«Sakın bir kadın kocası yanında iken Ramazan ayından maada oruç tutmasın. Kocası izin verirse o başka.» buyurulmuştur.

Ebû Hüreyre hadisini Tirmizî hasen bulmuş; İbn Hibbân ise sahih olduğunu söylemistir.

Ebû Dâvûd'un rivâyetinden sarahaten anlaşılıyor ki mevzubahis oruç: Nafile oruç'dur. Filhakika kocasının izni olmaksızın yanındaki zevcesi nafile oruç tutamaz. Çünkü kocanın hakkı, nafile oruçdan evvel gelir. Ramazan orucu ise farz olduğu için kocanın iznine muhtaç değildir. Zâten Ramazanda karı koca ikisi de oruç tutmakla mükelleftirler. Bu husus ittifakıdır. Yalnız ramazanın kazası hususunda ihtilâf edilmiş: Bazıları: «Kadın izinsiz ramazan orucunu kaza edemez. Onu Şaban ayma te'hîr eder.» demiş; bir takımları da: Kaza orucu farz olduğu için izine ihtiyâç bulunmadığını, kadının onu izinsiz de tutabileceğini söylemişlerdir.

«Kocası yanında iken...» ifâdesinden murâd: Onun mukim olmasıdır. Zîrâ seferde iken kadın izinsiz oruç tutabilir.

Şâfiiler'den îmam

Nevevî: «Ulemâmızdan Bazıları kadının izinsiz nafile oruç tutmasının mekruh olduğunu söylemişlerdir. Bununla beraber izinsiz niyetlense orucu sahilidir, tamamlaması gerekir.» demiştir.

Bu hadîsin son cümlesini Buhârî «Kitâbu'n-Nafakaat» ile «Kitâbü'l Buyû'» da; Ebû Dâvûd «Zekât» bahsinde tahric etmişlerdir.

«Kocası yanında iken onun izni olmaksızın evine girmeye kimseye izin vermesin...» cümlesi hakkında

Nevevî: «Bu cümle kocanın rızâsı bilinmediğine hamledilmiştir. Kadın, kocasının evine girmesine razı olduğunu bildiği kimseleri izinsiz de içeri kabul edebilir.» demiştir.

Kadının infâk ettiği şey'in yan ecri kocasının olması, infâk ettiği şey aralarında ortak olduğu içindir.

Münziri'ye göre buradaki yarım ecirden murâd: Mecazî mânâdır. Yani karı koca sevapta müsavidirler. Her birine tam ecir verilecektir, iki kişi oldukları için bir bütünün iki yarımına benzediklerinden sevapları da yarım tâbiri ile ifâde buyurulmuştur.

Bazıları: «İhtimâl ki karı ile kocanın ecirleri biribirine denk olduğundan bir bütünün iki parçasına benzetilmiştir.» demişlerdir.