Geri

   

 

 

 

İleri

 

8- Zekat Me'mürlarını Hoşnüd Etme Bâbı

2345- Bize Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyin El-Cahderî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdülvâhid b. Ziyâd rivâyet etti.

(Dedi ki):

Bize Muhammed b. Ebî İsmail rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdurrahmân b. Hilâl El-Absi, Cerir b. Abdillâh'dan naklen rivâyet etti. Cerîr Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Bedevilerden bir takım insanlar gelerek:

— «Zekât me'mûrlarından bâzı kimseler bize gelip zulmediyorlar.» dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

— «Siz, zekât me'mûrlarınızı hoşnut edin.» buyurdular.

Cerîr

Dedi ki: Ben, bu hadîsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işideli benden hiç bir zekât me'mûru hoşnûd olmaksızın ayrılmamıştır.»

2346- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdurrahîm b. Süleyman rivâyet etti. H.

Bize Muhammed b. Beşşâr da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Saîd rivâyet etti. H.

Bize İshâk dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Üsâme haber verdi. Bu râvîlerin hepsi Muhammed b. Ebî İsmail'den bu isnâdla bu hadîsin benzerini rivâyet etmişlerdir.

Suat: Sâi'nin cem'idir; «Zekât me'mûru» mânasına gelir.

Mûsaddik dahi: Zekât me'mûru, demektir.

Zekât me'mûrunu hoşnûd etmek, farz olan zekâtı ona vermek ve ona hüsn-ü muamelede bulunmakla olur.

Nevevî diyor ki: «Bu, zevat me'mûrunun fâsiklık yapmadığına göredir. Fâsiklık yaparsa me'mûr azlolunur, zekâtı ona vermek îcâb etmez. Hattâ verilse, zekât yerine geçmez. Zülüm ma'siyetsiz de olabilir. Çünkü haddi tecâvüzden ibarettir. Bunda mekruhlar da dâhildir.