4- Rüzgarla Bulutu Görünce Allah'a Sığınma: Yağmurla Sevinme Bâbı 2121- Bize Abdullah b. Meslemete'bni Ka'neb rivâyet etti. (Dedi ki); Bize Süleyman yani İbn Bilâl, Cafer'den —ki İbn Muhammed'dir.— O da Ata b. Ebi Rabâh'dan naklen rivâyet etti. Ata', Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ln zevcesi Âişe'yİ şöyle derken İşitmiş: «Hava rüzgârlı ve bulutlu oldumu, bu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve yin yüzünden belli olur, (ileri geri) gidip gelmeye başlardı. Yağmur yağdığı zaman ona sevinir ve bu gam kın hâl kendisinden giderdi. Ben, bunu kendisine sordum da: — (Gerçekten ümmetime musallat kılınacak bir azâb olmasından korktum.) cevâbını verdi. Yağmuru görünce (Rahmettir.) buyururdu.» 2122- Bana Ebû't-Tâhir rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): İbn Cüreyc'i dinledim, bize Ata' b. Ebî Rabâh'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Âişe'den naklen rivâyette bulundu. Âişe, Şöyle dedi: Şiddetli rüzgâr estiği vakit Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)-. — Allah'ım! Senden bunun hayrını ve bunun tezammun ettiği şey'in hayır İle gönderildiği vazifenin hayrını dilerim. Bunun şerri ile tazammun ettiği şeyin ve gönderildiği vazifenin şerlerinden sana sığınırım.» derdi. Hava bulutlandığı vakit rengi değişir, (yerinde duramayıp içeri) girer çıkar, (öteye beriye) gider gelirdi. Yağmur yağdığı vakit ise açılırdı. Ben, bunu onun yüzünden anlardım. Kendisine sebebini sorduğumda: — (Yâ Âişe! Belki bu bulut Âd kavminin dediği gibi (bir azâb) olur. Onu vadilerine doğru gelen bir bulut hâlinde görünce Bu Sûre-i Ahkaaf, âyet; 24. bize yağmur verecek bir buluttur, dediler...) buyurdu.» 2123- Bana Hârûn b. Ma'rûf rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb, Amru'bnu Hâris'den rivâyet etti. H. Bana Ebû't-Tâhir dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bize Amru'bnu'l - Haris haber verdi. Ona da Ebû'n - Nadr, Süleyman b. Yesâr'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe'den naklen rivâyet etmiş. Âişe şöyle dedi: -Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i ciddi bir şekilde, küçük dili görünecek derecede güldüğünü görmedim. O, yalnız tebessüm buyururdu. Bir bulut veya rüzgâr gördümü bu yüzünden belli olurdu. Kendisine: — Ya Resûlallah! Bakıyorum herkes bulutu gördüğü vakit, onda yağmur vardır ümidi ile ferahlanıyor. Hâlbuki bunu sen gördün mü, ben senin yüzünden hoşnutsuzluk okuyorum, dedim. Bunun üzerine (sallallahü aleyhi ve sellem) — Yâ Âİşe! Bunda bir azâb bulunmadığına bana kim te'mînât verebilir? Hakikaten bir kavim rüzgârla azâb olunmuşdur. Gerçekten bir kavim azabı görmüş de: (Bu gördüğünüz bize yağmur yağdıracak bir buluttur.) demişlerdi, buyurdular.» Bu hadisi Buhârî «Kitâbu Bed'i'l - Halk» da, Tirmizî ile Nesâî «Kitâbu't - Tefsir» de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Görülüyor ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şiddetli rüzgâr ile kesif buluttan hoşlanmaz; bunların umûmi bir ceza olmak re ümmetine bir musibet getireceğinden korkar; bu hâli yüzünden an-laşıhyormuş. Burada, şöyle bir suâl vârid olabilir: Teâlâ Hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde aralarında bulunduğun müddetçe Allah onları azâb edecek değildir.» buyururken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bu endişesine mahal var mıdır? Cevap: Bu âyet-i kerime, hadis-i şerifde beyân buyurulan vukuattan sonra nâzil olmuşdur. Âyet nâzil olduktan sonra bir daha Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in endîşesi kalmamışdır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aralarında bulunduğu müddetçe ümmetini azâb etmemek ve keza onun vefatından sonra ümmeti istiğfara devam ettikçe, kendilerine azâb ve musibet göndermemek sırf Peygamber-i Zîşân (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin yüzü suyu hürmetinedir. Bu, hakikatta Allahü teâlâ tarafından Resûl-i Zişânına bir ikram ve derecesini terfîdir. Sûfiye bu hadis-i şerifle istidlal ederek: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ümmeti arasında bulunması, onların azâb edilmesine nasıl mâni olmuşsa, kalplerde bulunan îmân dahi mü'minlerin bedenlerini ta'zib etmeye öylece mânidir.» demişlerdir. Rüzgârla azâb gören kavmin kimler olduğu bundan sonraki ha-disde görülecektir. |