2- Erkeklerden Her Âkil Baliğ Olana Cuma Günü Yıkanmanın Vücubu ve Kendilerine Emrolunan Şey'in Beyanı Bâbı 1994- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. Dedi ki: Mâlik'e, Safyân b. Süleym'den dinlediğim, onun da Atâ' b. Yesâr'dan, onun' da Ebû Saîd-i Hudri'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Rssûlüllah «Cuma günü yıkanmak her ihtilâm olan kimseye vâcipdir.» buyurmuşlar. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Ezân», «Kitâbü'l-Cumu'a» ve «Kitâbu'ş-Şehâdât» da; Ebû Dâvûd «Kitâbu't-Tahâre» de; Nesâî «Kitâbu's-Salat» da; İbn Mâce dahi «Kitâbu's-Salât» da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Vâcib: Müteekkid; demekdir. Burada ondan farz mânâsı murâd olunmamışdır. Nitekim bir çok sahîh hadîsler bu te'vîlin doğruluğuna şe-hâdet etmektedirler. Meselâ Hazret-i Semura hadîsinde: «Bir kimse obdest alırsa ne âlâ! Fakat yıkanırsa, yıkanmak daha faziletlidir.» buyurulmuşdur. Şayet yıkanmak farz olsaydı, abdest alan için «ne âlâ!..» demez; yıkanmanın da yalnız faziletinden bahsetmez; farz olduğunu söylerdi. îhtilâm olan: Bulûğa eren manasınadır. îhtilânı olmak bulûğa ermeyi istilzam ettiği için mecazen bulûğa eren yerine, ihtilâm olan tâbiri kul-lanılmışdır. Burada hakikat mânâya manî olan karine: İhtilâmla beraber, inzal de bulunduğu takdirde cuma olsun olmasın her zaman yıkanmanın lâzım gelmesidir. 1995- Bana Hârûn b. Saüd El-Eylî ile Ahmed b. Îsâ rivâyet etti ler. Dediler ki: Bize İbn" Vehb rivâyet etti. Dedi ki: Bana Amr, Ubeydıd lah b. Ebî Ca'fer'den naklen haber verdi. Ona da Muhammed b. Ca'feı Urvetü'bnü'z-Zübeyr'den naklen rivâyet etmiş. Urve de Âişe'den rivâye etmiş ki, Âişe şöyle dedi: «Halk cumâ'ya yaylalardaki evlerinden gelir lerdİ. Aba içinde gelirler de toza bulanırlar; kendilerinden (ter) koku (su çıkardı. (Bir defa) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim yanımd iken ona, bunlardan bir adam geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (onun hâlini görünce): — Siz bu gün için temizlenseniz e!...» buyurdular. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l - Cumua» da; Ebû Dâvûda «Kitâbu's-Salât» da tahrîç etmişlerdir. «Yâylâ» diye tercüme ettiğimiz «Avâlî» âliyenin cem'idi: Âliye: Yüksek yer, yayla; demekdir. Burada ondan murâd: Medîne'nin doğusunda bulunan, ikiden sekiz mil'e kadar uzaklıktaki köylerdir. Bazıları, bunların en yakın olanları ile Medine arasında dört m mesafe bulunduğunu söylerler. Hadîsin son cümlesini, temenni mânâsına almak caizdir. Bu takdîrd cümlenin cevâba ihtiyâcı kalmaz. Fakat şart mânâsına almak da münkündür. O zaman cümle cevap ister. Ve cevâbı «İyi olurdu...» şeklind takdîr olunur; ve cümlenin tamâmı «Siz bu gün için yıkansaniz iyi olurdu!» şekline girer. 1996- Bize Muhammed b. Rumh rivâyet etti. Dedi ki: Bize Leys, Yahya b. Saîd'den, o da Amra'dan o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki, Âişe şöyle dedi: «Halk İş göç sahibi İdiler. Kendilerine bakacak kimseleri yokdu. Bu sebeple nahoş koktukları olurdu. (Onun için) kendilerine siz cuma günü yıkansanız a!...» denildi.» Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Cumua» da; Ebû Dâvûd da Kitâbu't-Tahâre» de tahrîc etmişlerdir. Buhârî'deki rivâyetinde: Âişe (radıyallahü anha) «Halk kendilerinin hizmetkârı idiler. Cumâ'ya gittikleri vakit kendi iş güç kılık kıyafetleri ile giderlerdi. Bu sebeple onlara Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Sh yıkansanıza!., buyurdular.» demişdir. Müslim'in rivâyetinde, kirli paslı iş elbiseleri ile mescide gelenlere, yıkanma emrini verenin kim olduğu tasrîh edilmemişse de, sözün gelşinden onun Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) olduğu pek âlâ anlaşıldığı gibi Buhârî'nin rivâyetinde sarahaten beyanda edilmişdir. Hadîs-i şerif: Cuma namazına gitmezden önce yakanmanın müstehab olduğuna delildir. Çünkü kir ve ter kokusundan hem insanlar hem de melekler eziyyet duyarlar. |