51- İçinde Namaz Kılınmakdan Nehy Edilen Vakitler Bâbı 1957- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. Dedi ki: Mâlik'e, Muhammed b. Yahya b. Habbân'dan dinlediğim, onunda A'rac'dan onun da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindiden sonra, güneş kavuşuncaya kadar ve sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar namaz kılmayı yasak etmişler. 1958- Bize Dâvûd b. Ruşeyd ile İsmail b. Sâlim hep birden Hüşeym'den rivâyet ettiler. Mâvûd dedi ki: Bize Hüşeym rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mansûr, Katâde’den naklen haber verdi. Dedi ki: Bize Ebû'l-Âliye, İbn Abbâs'dan naklen haber verdi. İbn Abbâs şöyle dedi: İçlerinde Ömerü'bnü'l-Hattâb da bulunmak üzre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir çok ashabından işittim. Bunların içinde en sevdiğim Ömer idi. (Dediler ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazından sonra, güneş doğuncaya kadar ve ikindi namazından sonra güneş kavuşuncaya kadar namaz kılmakdan nehiy buyurdu. 1959- Bana bu hadîsi Züheyru'bnü Harb da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Saîd, Şu'be'den naklen rivâyet etti. H. Bana Ebû Gassân El-Mismaî dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdüla’lâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Saîd rivâyet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muâz b. Hişâm haber verdi. (Dedi ki): Bana babam rivâyet etti. Bu râvîlerin hepsi Katâde'den bu isnâdla rivâyet etmişlerdir. Yalnız Saîd ile Hişâm'ın rivâyetlerinde: «Sabah oldukdan sonra, güneş aydınlayıncaya kadar...» ifâdesi vardır. 1960- Bana Harmeletü'bnüi Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus haber verdi. Ona da İbn Şihâb haber vermiş. Dedi ki: Bana Atâ' b. Yezîd El-Leysî haber verdi. O da Ebû Saîd-i Hudrî'yi şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İkindi namazından sonra güneş kavuşuncaya kadar, sabah namazından sonra da güneş doğuncaya kadar namaz yokdur.» buyurdular. 1961- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. Dedi ki: Malik'e, Nâfi’den duyduğum, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Biriniz araştırıp da, güneş doğarken veya batarken namaz kılamaz.» buyurmuşlar. 1962- Bize Ebû Bekîr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vekî' rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam ile Muhammed b. Bişr rivâyet ettiler. Hep birden dediler ki: Bize Hişâm, babasından, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; «Namaz kılmak için güneşin doğmasını veya batmasını araştırmayın! Çünkü güneş şeytanın İki boynuzu arasından doğar.» buyurdular. 1963- Bize Ebû Bekîr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bİ-ze Vekî' rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam ile İbn Bişr rivâyet ettiler. Hep birden dediler ki: Bize Hişâ-i, babasından, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Güneşin kaşı göründü mü, iyice meydana çıkıncaya kadar siz namazı geciktirin. Güneşin kaşı battımı, İyice kayboluncaya kadar namazı (yine) geciktirin!» buyurdular. 1964- Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, Hayr b. Nuaym El-Hadramî'den, o da İbn Hübeyra dan, o da Ebû Temîm El-Ceyşânî'den, o da Ebû Basrate'l-Gıfârî'den naklen rîvâyet etti. Ebû Basra şöyle dedi: Bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) El-Muhammas denilen yerde ikindiyi kıldırdı. Müteakiben şöyle buyurdu. «Şüphesiz ki bu namaz sizden öncekilere arz olundu. Fakat onlar, onu zayi ettiler. İmdi her kim bu namaza devam ederse, o kimseye iki kat ecir vardır, ikindi namazından sonra şâhid doğuncaya kadar hiç bir namaz yokdur.» (Şâhid de: Yıldızdır.) 1965- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ya'kûb b. İbrâhîm rivâyet etti. (Dedi ki): Bize baham, İbn İshâk'dan rivâyet etti. Dedi ki: Bana Yezîd b. Ebî Habîb, Hayr b. Nuaym El-Hadrami'den, o da Abdullah b. Hübeyrate's-Sebaî'den, —ki mevsuk bir zât idi —o da Ebû Temîm El-Ceyşânî'den, o da Ebû Basrate’l-Gıfârî'den naklen rivâyet etti. Ebû Basra: «Bize, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindiyi kıldırdı...» diyerek yukarki hadîsin' mislini rivâyet etmiş. 1966- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki).: Bize Abdullah b. Vehb, Mûsâ b. Uleyy'den, o da babasından naklen rivâyet etti. Dedi ki: Ben Ukbetü'bnü Âmir El-Cühenî'yi şöyle derken işittim: «Uç saat vardır ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlarda namaz kilmakdan veya cenazelerimizi defnetmekden bizi menederdi: 1- Güneş doğmağa başladığından, yükselinceye kadar; 2- Tam gök yüzünün ortasında iken (batıya) meyledinceye kadar; 3- Bir de güneş batmaya yaklaştıkdan batıncaya kadar.» Bu hadîslerin bir kaçı müstesna Gİmak üzere diğerlerini Buhârî «Mevâkîtü's-Salât» da; tahrîc ettiği gibi diğer Kütüb-i Sitte sahipleri dahi muhtelif râvîlerden rivâyet etmişlerdir. Tirmizî'nin beyânına göre Alîyyü'bnü Ebî Tâlib, İbn Mes'ûd, Ebû Saîd-i Hudrî, Ukbetü'bnü Âmîr, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer, Se-mûratü'bnü Cündeb, Selemetü'bnü Ekva', Zeydü'bnü Sabit, Abdullah b. Amr, Muâz b. Afra' ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitmemiş olmak üzere Sunâbihî'den; Âişe, Kâ'b b. Mürra, Ebû Ümâme, Amru'bnü Anbese, Ya'lâ b. Ümeyye ve Muâviye (radıyallahü anhûm) hazerâtından da rivâyetler vardır. Buhârî şârihi Aynî bunlara Sa'dü'bnü Ebî Vakkâs, Ebû Zerr-i Gıfârî, Ebû Katâde, Ebû'd-Derdâ, ve Hafsa (radıyallahü anhûm) hazerâtmı da ilâve etmekde; mezkûr hadîsleri kimlerin tahrîc ettiklerini şöyle sıralamaktadır: 1- Hazret-i Alî hadîsini evvelâ İshâk b. Râhuye «Müs-ned»inde tahrîc etmiş; sonra ondan alarak Beyhakî rivâyet etmişdir. Bu hadîsde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah ile ikindi namazları müstesna olmak üzere her farz namazdan sonra ikişer rek'ât nafile kılardı.» denilmişdir. 2 - İbn Mes'ûd hadîsini de İshâk b. Râhuye tahrîc etmişdir. Bu hadisde: «Akşam namazını kıldınmı, tâ sabah namazını kılıncaya kadar nafile kılmak makbul ve meşhûddur. (ona melekler şâhid olur.) Sabah namazını kıldıkdan sonra güneş yükselip; iyice beyazlaşıncaya kadar nafile namaz kılmaktan sakın! Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından doğar. Güneş zevale vardı mı, tâ sararıncaya kadar namaz kılmak makbul ve meşhûddur. (Sarardığı vakit namaz kılınmaz) Zîra güneş şeytanın iki boynuzu arasında batar.» denilmektedir. 3- Ebû Saîd-i Hudri hadîsini Buhârî ile Müslim müttefikan rivâyet etmişlerdir. Bâbımızın 288 numaralı hadîsi budur.) 4- Ukbetü'bnü Âmir hadîsini Müslim tahrîc etmişdir. (Bâbımızın 293 numaralı hadîsi budur.) 5-Ebû Hüreyre hadîsini Buhârî ile Müslim tahrîc etmişlerdir. (Bâbımızın İlk hadisi budur.) 6- İbn Ömer hadîsini yine Buhârî ile Müslim tahrîc etmişlerdir. (Bâbımızın 289 ile 291 numaralı hadisleri bunlardır.) 7- Semûratü'bnü Cündeb hadîsini imanı Ahmed b. HanbeI «Müsned» inde tahrîc etmişdir. Bu hadîs lâfız itibârı ile İbn Mes'ûd hadîsine yakındır. 8- Selemetü'bnü Ekva' hadîsini İshâk b. Râhuye «Müsned» inde tahrîc etmişidr. Mezkûr hadîsde: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlîkde sefer ederdim. Ama onun ikindiden ve sabah namazından sonra namaz kıldığını görmedim.» denilmektedir. 9- Zeydü'bnü Sabit hadîsini Ebû Ya’lâ tahrîc etmişdir. Bu hadîsde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), güneşin boynuzu doğduğu veya battığı vakit namaz kılmakdan nehiy buyurdu. Çünkü güneş, şeytanın iki boynuzu arasından doğar.» deniliyor. 10- Abdullah b. Amr hadîsini İbn Ebî Şeybe tahrîc etmişdir. Bu hadîsde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Fecr doğdukdan sonra iki rek'âtdan başka nafile namazı yokdur; buyurdular.» denilmigdir. 11- Muâz b. Afra' hadîsini Buhârî tahrîc etmişdir. 12- Hazret-i Âişe hadîsini Ebû Ya'lâ El-Mavsılî tahrîc etmişdir. Bu hadîsde dahi güneşin, şeytanın boynuzları arasından doğduğu bildirilmektedir. 13- Ebû Ümâme hadîsini Haris b. Muhammed b. Ebî Üsâme tahrîc etmişdir. Bunda dahi güneşin, şeytanın boynuzları arasından doğduğu bildirilmekde ve her kâfirin o güneşe secde ettiği beyân olunmaktadır. 14- Amru'bnü Anbese hadîsini Abd b. Humeyd tahrîc etmişdir. Aynî, diğer hadîsleri kimler tarafından tahrîc edildiklerini bildir-memişdir. İşrâk: Güneşin aydınlık vermesidir. Bu kelime hem sûlâsî mücer-red; hem de sülâsî mezîd olarak kullanılır. Mezîd kullanılırsa, mânâsı: Yükseldi ve ziyâlandırdı; mücerred olarak kullanılırsa hem doğdu; hem ziyâlandırdı mânâlarına gelebilir. Kelimeyi sülâsîden okuyanlar, hadîsin bütün rivâyetlerini «Güneş doğuncaya kadar...» mânâsına hamletmek mecburiyetindedirler. Sülâsî mezîdden yani if'âl Bâbından okuyanlar için Kâdi İyâz, güneş doğarken namaz kılmakdan meneden hadîslerle, bir de güneşin hâcibi yani kenarı göründüğü vakit iyice aydınlığı zuhur edinceye kadar namaz kılmakdan nehiy eden hadîslerle İstidlal etmiş ve şöyle dedidir: «Bütün bunlar gösteriyor ki Öteki rivâyetlerde güneşin doğmasından murâd: yükselmesi ve ziyadar etmesidir. Yoksa mücerred kenarının görünmesi, murâd değildir.» Nevevî, Kâdi İyâz’ın bu sözlerini sahîh bulmakda ve rivâyetlerin arasını cem' etmek için böyle demekden başka çâre olmadığını söylemektedir. Hanef ilere göre mezkûr rivâyetlerden murâd: güneşin aydın-. lık vermesi değil; mücerred doğmasıdır. Bu sözün ihtiyata daha muvafık olduğu beyândan müstağnidir. Şeytanın boynuzlarından muradın ne olduğu ulemâ aarasında ihtilaflıdır. Bâzılarına göre şeytanın boynuzlan, ona tâbi olanlardır. Bir takımları: «Bundan murâd: şeytanın kuvvet ve galebesi, fitne ve fesadının yayılmasıdır.» derler. Bazıları da: «İki boynuzdan murâd: Başın iki yanıdır. Cümleden zahirî mânâsı kastedilmişdir.» derler. Nevevî bu sözü daha kuvvetli bulmaktadır. Ulemâ bunu şöyle îzâh ederler: Güneş doğarken ve batarken şeytan başını güneşe yaklaştırır. Ve güneş tepesinden doğar. Sanki iki boynuzu varmış da, onların arasından doğarmış gibi gözükür. Bu suretle güneşe tapanlar adetâ ona secde etmiş gibi olurlar. Ve şeytanın onlar üzerindeki tesallutu artar. İşte namaz kılanı şeytanın tesallutundan kurtarmak için bu gibi zamanlarda namaz kılmak, mekruh görülmüşdür. Bu mes'ele bil-münâsebe evvelce görülmüşdür. |