47- Kur'ân'ı Öğrenip, Öğretenin Fıkıh veya Başka İlimler Yönünden Hikmetlerini Öğrenen ve Onlarla Amel Ederek Başkalarına da Öğreten Kimsenin Fazileti Bâbı 1930- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkid ve Züheyr b. Harb hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Zührî, Sâlim'den, o da babasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. Efendimiz: «Hasedlik ancak iki şeyde caizdir: (Birincisi): Allah kendiline Kur'ân ihsan eden ve, gece gündüz onunla kâim olan adamdır. (İkincisi) Allah kendisine mal ihsan edip de, onu gece gündüz infâk eyleyen kimsedir.» buyurmuşlar. 1931- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. Dedi ki: Bana Sâlîm b. Abdillâh b. Ömer, babasından naklen haber verdi. Babası Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hasedlik ancak iki kişiye karsı caizdir»: (Birincisi): Alah'ın, kendine su kitabı verdiği kimse olup; gece gündüz onunla haşır neşir olur. (ikincisi): Allah'ın, kendisine mal verdiği kimsedir ki, gece gündüz o maldan tesadduk eder.» buyurdular. 1932- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vekî', İsmail'den, o da Kays'den naklen; rivâyet etti. Dedi ki: Abdullah b. Mes'ûd söyledi. H. 1933- Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam'la, Muhammed b. Bişr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize İsmail, Kays'dan rivâyet etti. Dedi ki: Ben Abdullah b. Mes'ûd'u şöyle derken işittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hasedlik ancak iki sey'de caizdir. (Birincisi); Allah, kendisine mal verip de, o malı hak uğurunda sarf etmeye muvaffak kıldığı kimse; (ikincisi): Allah, kendisine hikmet verip de, o hikmet mucibince hükmeden ve onu başkasına da öğreten kimsedir.» buyurdular. 1934- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ya'-kûb b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam, İbn Şihâb'dan, o da Âmir b. Vâsile'den naklen rivâyet etti ki, Nâfi' b. Abdilhâris Usfân'-da Ömer'e rastlamış. Ömer, kendisini Mekke'ye vâlî tâyîn etmiş imiş. Ömer ona: — Bu vâdî halkına kimi me'mûr ta'yîn ettin? diye sormuş, o da: — İbn Ebzâ'yıî cevâbını vermiş. Ömer: — İbn Ebzâ kimdir? deyince; Vali: — Bizim âzâdlılarımızdan biridir; cevâbını vermiş. Bunun üzerine Ömer: — Sen, onların üzerine bir âzadlıyı me'mûr ettin ha? demiş. Vali: — Ama o, Allah azze ve celle'nin Kitabını okur: bütün farzları da bilir; demiş. Ömer: «Allah bu kitapla bâzı kavimleri yükseltir; bir takımlarını da alçaltır.» — Dikkat et ki Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): buyurdu; demiş. 1935- Bana Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî ile Ebû Bekir b. İshâk rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Ebû'l-Yemân haber verdi. (Dedi ki): Bize Şuayb, Zührî'den naklen haber verdi. Dedi ki: Bana Âmiru'bnü Vâsilete'l-Leysî rivâyet etti ki, Nâfi' b. Abdiîhâris El-Huzâî Usfân'da Öme-ru'bnU’l-Hattâb'a rastlamış. Ve Amir hadîsi İbrahim b. Sa'd'in, Zührî'den naklettiği hadîs tarzında rivâyet eylemiştir. Hased hadîsini Buhârî «Kitâbti’l-tlîm», «Kitâbü't-Tebennî», «Kİtâbu't-Tevhîd», «Kitâbu'z-Zekât», «Kitâbü'l-Ahkâm» ve «Kitâbti'l -i'tisâm- da; Nesâî «Kitâbü’l-ilim» de; İbn Mâce de «Kitâ-hü’l-Zühd» de muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Hadîsi şerifin muhtelif rivâyetlerinde zikri geçen «hased» den murâd: gıpta'dir. Çünkü hasedin hakikati, bir kimsenin dîn kardeşinde gördüğü bir nimetin ondan alınarak; kendisine verilmesini istemesidir. Bu sebeple hasedlik, kötü bir hasletdir. Gıpta ise: Başkasında gördüğü bir nimeti, ondan alınmasını istemeden kendine temenni etmesidir. Gıpta makbul bir hasletdir. Bazıları hasedi: «Nimetin verilen kimseden gitmesini temenni et-mekdir.» diye târîf ederler. «Hased: Bir nimeti kendine temenni etmekdir.» diyenler de vardır. Aynî: «Doğrusu kelimenin bütün bu mânâlara şâmil olmasıdır.» diyor. Hadîsden murâd: bu iki şey'den maada makbul gıpta yokdur- de-mekdir. Hikmet'den murâd: Kur'ân-ı Kerîm'dir. Netekim hadîsin Ebû Hüreyre rivâyetinde: «Hased ancak iki şeyde caizdir. (Biri): Allah'ın kendisine Kur'ân öğrettiği kimsedir ki, onu gece gündüz okur. (Diğeri): Allah'ın kendisine mal verdiği kimsedir. O da, onu infâk eder.» buyurulmuşdur. Hâsılı bu rivâyetlerde sebebi zikir, müsebbebi kasd kablîinden mecazen gıptaya hased denilmişdir. Hikmet: Eşyayı, şeriatın beyân ettiği şekilde bilmekdir. Bu lâfız ilmî kemâî'e işâretdir. îlmî kemâl dahi, amelî kemâl'e götürür. Ve bu iki kemâl ile fazilet hasîl olur. Fazilet de ya dâhili ya haricîdir. Dahilî fazletle-rin esâsı ilim, haricî faziletlerin temeli ise maldır. Sonra faziletler biri tam, diğeri ondan da üstün yani etem olmak üzere iki nev'îdir. Hattâbî diyor ki: «Bu hadîsin mânâsı: îlme ve öğrenmeye, keza mal tesaddukuna teşvîkdir.» Son hadîsdeki: «Allah, bu kitapla bâzı kavimleri yükseltir: bâzılarını da alaçltır.» ifâdesi ile Hazret-i Ömer, o me'mûrun Kur'ân-ı Kerîm sayesinde yükselenlerden olduğuna işaret etmişdir. |