Geri

   

 

 

 

İleri

 

29- Nafile Namazı Evde Kılmanın Müstehab Oluşu, Mescidde Kılmanın Dahi Cevazı Bâbı

1856- Bize, Muhammedü'bnü'l-Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Yahya, Ubeydulah'dan rivâyet etti.

Dedi ki: Bana, Nâfi', İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki:

«Namazlarınızın bir kısmını evlerinizde kılın! Evlerinizi kabirlere çevirmeyin!» buyurmuşlar.

1857- Bize, İbn’l-Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Ab-dülvehhâb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Eyyûb, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki:

«Evlerinizde namaz kılın; onları kabirlere çevirmeyin!» buyurmuşlar.

Bu hadîsi Buhârî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce dahi «Kitâbu's-Salât» da tahrîc etmişlerdir.

Hadîs-i şerîfde zikredilen namazdan murâd, nafilelerdir.

Bazıları «Namazınızın bir kısmını...» ifâdesini zahiri üzere bırakmışlardır. Ancak bundan «farz namazların bir kısmını da evde kılın.» mânâsını çıkarmamalıdır.

Kâdî İyâz: «Bu hadîs, farz namaz hakkındadır. Mânâsı: Farz namazların bâzısını evlerinizde kılın ki, mescide çıkamayan kadınlar, köleler, hastalar ve emsali size uysunlar demekdir.» mutealâasını ileri sürenler bulunduğunu söylemiş; cumhûra göre ise hadîsin nafile namaz hakkında vârid olduğunu bildirmişdir. Zira bir hadîsde:

«Farz namazlar müstesna olmak üzere kişinin en faziletli namazı, evinde kıldığı namazdır.» buyurulmuşdur.

Demek oluyor ki, bu hadîse iki türlü mânâ verilmişdir. Birinci takdire göre, hadîsdeki «Min» edatı ziyâdedir; Mânâ: Namazınızı evde kılın! demek olur. Namazdan murâd da, nafilelerdir.

İkinci takdire göre. hadîsdeki «min» edatı mutlak sûretde teb'îz mânâsmadır. Namazdan murad da, mutlak olan namazdır; Mânâ: Namazlarınızdan bazılarını evlerinizde kılın! demek olur. Buradaki mutlak namazdan murâd, yine nafiledir. Vâkıâ namaz mutlak zikredildiği zaman hem farza hem nafileye şâmil olursa da, başka delillerden farz namazların mescidde kılınacağı anlaşıldığından buradaki namaz'ı, nafileye hamletmek gerekir. Evde kılınmasına teşvik buyurulan namaz, nafile namazlardır. Çünkü öyle bir namazı evde kılmak, riyadan uzak ve sevabını kayıran sebeplerden masundur. Bir de nafile namazın evde kılınması, o eve bereket, rahmet ve meleklerin inmesine sebep olur; şeytanlar oradan kaçar. Binâenaleyh bu hadîsden murâd: Nâfüe namazlarınızdan bâzılarını evlerinizde kılın! evlerinizi, kabirler gibi namazdan hâli ve mehcûr bırakmayın! demek olur.

Hattâbî, hadîsin zahirî mânâsını tercih ederek: «İhtimâl bu hadîsin mânâsı: Evlerinizi uyku yeri yapmayın; demekdir. Zîrâ uyku, ölümün kardeşidir. İlâh...» şeklinde mutâleada bulunmuşdur. Hâlbuki bu tevcihe lüzum yokdur. Çünkü hadîsde «Teşbîh-i helîğ» vardır Yani içinde namaz kılınmayan ev, kabire benzetilmiş ve mubâleğa için teşbih edatı atılmışdır.

1858- Bize, Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Biriniz mescidinde namazını bitirdimi, namazından evine de bir nasîp bıraksın! Çünkü Allah, onun namazından evinde bir hayır halk eder.» buyurdular.

«Çünkü Allah, onun namazından evinde bir hayır halk eder.» cümlesinin mânâsı: o namaz sebebi ile evine melekler gelir; şeytan oradan kaçar, evdekiler rahat ederler; demekdir. Zîrâ Bâbımız hadîsi ile emsali hadislerdeki hayır kelimesi hep bu mânâya tefsir edilmişdir. Bittabi evde kılınacak namazdan murâd, nafilelerdir. Hattâ bu hadis, bu husûsda nassdır.

1859- Bize, Abdullah b. Berrâd El-Eş'arî ile Muhammedü'bnü'l-Alâ' rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Ebû Üsâme, Büreyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Mûsa'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. Efendimiz:

«içersinde Allah zikir edilen ev ile içinde Allah' zikredilmeyen evin misâli ölü ile diri gibidir, buyurmuşlar.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'd-Deavât» da ayni râvîlerden tahrîc etmişdir.

Yalnız onun rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in:

«Rabbini zikredenle etmeyenin misâli, ölü ile diri gibidir.» buyurduğu bildirilmişdir.

Ayni hadîsi İsmâîlî (277-371); İbn Hibbân (-354) ve Ebû Avâne (-316) dahi Müslim'deki gibi rivâyet etmişlerdir.

Ev ; hayât ve ölümle vasf edilemez. Bu vasıf onun sakinlerine âiddir. Binâenaleyh ifâdede mahalli zikir ile hâili irâde kabilinden «mecâz-ı mürsel» vardır.

Allah'ı zikreden kimse ile ölü arasındaki benzerlik münâsebeti, insan sayılması ,fayda vermesi, yardım etmesi vb. gibi şeylerdir. Zikri terk edenle, ölü arasındaki benzerlik ise zahirde her ikisinin de hareketderi muattal kalması bâtın en dahi butlaan üzere bulunanlarıdır.

1860- Bize, Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Ya'kûb (yani İbn Abdirrahmân El - Kaarî) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Evlerinizi, kabirlere çevirmeyin! Şüphesiz ki şeytan içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.» buyurmuşlar.

kelimesini Müslim'in bâzı râvîleri şeklinde zaptetmişlerdir. Mânâca bunların ikisi de bir ve sahîhdir.

Bu hadîs sûre-i Bakara demekde bir kerahet bulunmadığına delildir. Evvelce de beyân ettiğimiz vecihle Selef'den Bazıları «Sûre-i Bakara, sûre-i Nisâ gibi sûre isimlerini kerîh görmüş; bunların yerine «İçinde Bakara zikredilen sûre, içinde Nisa zikredilen sûre ilâh...» denilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Ancak bu zevatın beğenmedikleri isimleri bizzat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazretleri söylemiş bulunduğu için kavillerine itibar eden olmamışdir.

1861- Bize, Muhammedü'bnü'l-Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Abdullah b. Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Ömer b. Ubeydillâh'ın âzâdlısı Salim Ebû'n-Nadr, Büsr b. Saîd'den, o da Zeydü'bnü Sâbit'den naklen rivâyet etti.

Dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine hurma yaprağından yahut hasırdan bir hücrecik yaptı da çıkıp orada namaz kıldı. Derken bir takım adamlar kendisini ta'kîp ettiler ve (oraya) gelerek onun namazına uydular. Sonra bir gece gelip orada hazır oldular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ağır davranarak yanlarına çıkmadı. Bunun üzerine onlar seslerini yükselttiler; ve kapıyı taşladılar. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öfkeli bir hâlde onların yanına çıktı ve kendilerine şunu söyledi:

«Yaptığınız şey'e o kadar devam ettiniz ki, bunun size farz olacağından korktum. Binâenaleyh siz, bu namazı evlerinizde kılmalısınız. Çünkü yalnız farz namaz müstesna; kişinin en hayırlı namazı evinde kıldığı namazdır.»

1862- Bana, Muhammed b. Hatim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Behz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Vüheyb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Mûsâ b. Ukbe rivâyet etti.

Dedi ki: Ebû'n-Nadr'ı, Büsr b. Saîd'den, o da Zeydü'bnü Sâbit'den naklen rivâyet ederken dinledim ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde hasırdan bir odacık yapmış da, orada birkaç gece namaz kılmış. Nihayet halk başına toplanmış...

Râvî yukarki hadîsin benzeri şekilde rivâyet etmiş. Yalnız burada:

«Size farz kılınmış olsa, onu yapamazdınız.» demiştir.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü’l-Ezân» ile «Kitâbü'l İ'tisâm» da; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Kitâbu's-Selât» da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Tirmizî son kısmını rivâyet ettikden sonra: «Bu bâbda Ömeru'bnü'l-Hattab ile Câbir, Ebû Saîd, Ebû Hüreyre, İbn Ömer. Âişe, Abdullah b. Sa'd ve Zeydü'bnü Hâlid’den dahi rivâyetler vardır.» demişdir.