Geri

   

 

 

 

İleri

 

15- Farz Namazlardan Önce ve Sonra Kılınan Sünnet-i Müekkedelerin Fazileti ve Sayılarını Beyan Bâbı

1727- Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Ebû Hâlid (yani Süleyman b. Hayyân) Dâvûd b. Ebî Hind'den, o da Nu'mân b. Sâlim'den, o da Amr b. Evs'den naklen rivâyet etti.

Dedi ki: Bana Anbesetü'bnü Ebî Süfyân vefatına müncer olan hastalığında sevinilecek bir hadîs rivâyet etti.

Dedi ki: Ben, Ümmü Habîbe'yi şunları söylerken, işittim: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim, diyordu ki:

«Her kim günle, gecede oniki rek'ât Hamaz kılarsa, o namazlar sebebi ile kendisine cennette bir ev binâ edilir.»

Ümmü Habîbe: «Ben, bunları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işideli beri bir daha terk etmedim.» demiş.

Anbese’de: «Ben, bunları Ümmü Habîbe'den işideli beri bir daha terk etmedim.» demiş,

Amr b. Evs de-: «Ben, bunları Anbese'den işideli bir daha terk etmedim.» demiş.

Nu'mân b. Salim dahi: «Ben, bunları Amr b. Evs'den işidel bir daha terk etmedim.» demiş.

1728- Bana, Ebû Gassân El - Mis'maî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Bişr b. Mufaddal rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Dâvûd, Nu'mân b. Sâlim'den, bu isnâdla:

«Her kim günde on iki rek'ât nâfite namaz kılarsa, o kimseye cen-netde bir ev yapılır!» hadîsini rivâyet etti.

1729- Bize Muhammed b. Beşşâr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Şu'be, Nü'mân b. Sâ-lim'den, o da Amr b. Evs'den, o da Anbesetü'bnü Ebi Süfyân'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Habîbe'den naklen rivâyet etti ki, Şöyle dedi: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim:

«Hiç bir müslüman kul yoktur ki, Allah için her gün farz'dan maada, nafile olarak oniki rek'ât namaz kılsın da, Allah, ona cennette bir ev yapmasın! Yahut cennette, ona bir ev yapılmasın!»

Ümmü Habîbe: «Ondan sonra ben, bu namazları kılmaya devam ettim.» demiş.

Amr da: «Ondan sonra ben, bu namazları kılmaya devam ettim.» demiş: Nu'man da bunun gibi bir söz söylemiş.

1730- Bana, Abdurrahman b. Bişr ile Abdullah b. Hâşim El-Abdî dahi rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Behz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Şu'be rivâyet etti.

Dedi ki: Bana, Nu'mân b. Salim haber verdi.

Dedi ki: Ben, Amr b. Evs'den dikledim. Anbese'den, o-da Ümmü Habîbe'den naklen ediyordu. Ümmü Habîbe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:

«Hiç bir müslüman kul yoktur ki, tertemiz abdest alarak sonra Allah için her gün namaz kılarsa...» ve ravi yukarki hadîsin mislini rivâyet etmişdir.

Tirmizî ile Nesâî, hadîsin sonunda: «Öğleden Önce dört, sonra iki; akşam namazından sonra iki; yatsı namazından sonra iki; sabah namazından evvel de iki rek'ât.,.» ifâdesini ziyâde etmişlerdir.

Nesâî'nin bir rivâyetinde: «İkindiden evvel de İki rek'ât» denilmiş «Yatsıdan sonra iki rek'ât...» zikredilmemişdir. Ayni hadîsi İbn Hibbân dahi «Sahîh» inde; Hâkim «Müstedrek» inde rivâyet etmişlerdir. Hâkim: «Bu hadîs, Müslim'in şartı üzre sahîhdir. Fakat Buhârî ile Müslim, onu tahrîc etmemişlerdir.» demişdir.

Hâkim (321-405) bir yerde, iki rivâyetin arasını cem' ederek: «İkindiden evvel iki rek'ât, yatsıdan sonra da iki rek'ât» demişdir, Bu rivâyet Taberânî'nin «Mu'cem» inde dahi mevcûddur.

Sahîheyn'in rivâyetlerinde ikindiden önce iki rek'ât sünnet kılınacağı zikredilmemişdir. İkindi, Ebû Dâvûd'un sahîh bir isnâdla Hazret-i Alî (radıyallahü anh)'ûan tahrîc ettiği bir hadîsde zikredilmiş; Resul-i Zîşân (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin, ikindiden evvel iki rek'ât sünnet kılardığı bildirilmişdir. İbn Ömer (radıyallahü anh)'dan rivâyet olunan bir hadîsde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«İkindiden evvel, dört rek'ât nafile namaz kılan kimseye Allah, rahmet eylesin!» buyurmuşdur. Bu hadîsi, Ebû Dâvûd ile Tirmizî rivâyet etmişlerdir. Tirmizî, onun hakkında: «Hasen bir hadîsdir.» demişdir,

Ümmü Habîbe (radıyallahü anha)'dan rivâyet olunan sahîh bir hadîsde Ümmü Habîbe: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

Her kim öğleden evvel dört, Öğleden sonra da dört rek'ât nafile kılmağa devam ederse, Allah, o kimseyi cehhenneme haram kılar; buyurdu.»

demektedir. Hadîsi Ebû Dâvûd ile Tirmizî rivâyet etmişlerdir. Tirmizî, onun hakkında: «Hasen sahîh bir hadîsdir.» ifâdesini kullanmışdır.

Sahîh-i Buhârî'de Abdullah İbn Mugaffel (radıyallahü anh)'dan rivâyet edilen bir hadîsde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki defa:

«Akşam namazından önce sünnet kihn!» buyurmuş; üçüncüde;

«İsteyene söylüyorum!» demişdir.

Sahîheyn'de yine Abdullah İbn Mugaffel'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Her iki ezanın arasında, bir nafile namaz vardır.» buyurmuşdur. İki ezandan murâd; ezanla ikaametdir.

Nevevî diyor ki: «Bunlar farzlarla birlikde kılınan sünnet-i mü-ekkedeler hakkında vârid olan sahîh hadîslerin bir kısmıdır. Ulemâmız ile cumhûr, bu hadîslerin hepsi ile amel etmiş; olnarın beyân ettiği nafilelerin, hepsini müstehab kabul etmişlerdir. Bu husûsda ulemâmızdan yalnız akşam namazından önceki iki rek'ât hakkında hilaf zikredilmişedir. Mezkûr iki rek'ât hakkında ulemâmızdan İki kavil rivâyet edilmişdir. Bunların meşhur olanına göre, akşam namazından önce iki rek'ât nafile kılmak, müstehab değildir. Muhakkikîn'e göre, sahîh olan kavil ise, müstehab olmasıdır.

Ulemâmız ile diğer mezhepler ulemâsı diyor ki: Sünnetlerin sayısı hususunda hadîslerin ihtilâfı bu mes'elede işin geniş tutulacağına hamle-dilmişdir. Sünnetlerin biri en az, diğer en mükemmel olmak üzere iki derecesi vardır. En. az derecesi ile asıl sünnet yerini bulursa da en mükemmel şeklini yapmak yani çok mikdârmı kılmak ihtiyar olunmuşdur...»

1731- Bana, Züheyr b. Harb ile Ubeydullah b. Saîd rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize, Yahya (yani İbn Saîd) Ubeydullah'dan naklen rivâyet etti.

Dedi ki: Bana, Nâfi', İbn Ömer'den naklen haber verdi. H.

1732- Bize, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Ebû Üsâme rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize, Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: «Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde öğleden evvel iki secde, öğleden sonra da iki secde, akşam namazından sonra iki secde, yatsıdan sonra iki secde, cum'a namazından sonra iki secde namaz kıldım. Akşam, yatsı ve cum'a namazlarını (in sünnetlerini) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile, onun evinde kıldım.»

Bu hadîsi Buhârî «Ebvâbü't - Tetavvu» un bir kaç yerinde ve «Cum'a» bahsinde tahrîc ettiği gibi; diğer sahîh sahipleri de rivâyet etmişlerdir.

İbn Ömer (radıyallahü anh)’in burada bahsettiği beraberlik, mücerred rek'ât sayısına âiddir. Yoksa nafile namazları da cemaatla kıldık demek istememişdir. Onları herkes yalnız kılmışdır.

Yine İbn Ömer (radıyallahü anh)’in bahsettiği ikişer secdeden murâd, ikişer rek'âtdır. Hadîsin sonunda İbn Ömer (radıyallahü anh) akşam, yatsı ve cum'a namazlarının sünnetlerini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde, onun evinde kıldıklarını bildiriyor. Geri kalan sünnetleri ise mescidde kılmışlardır.

İbn Ömer'in bir rivâyetinde:

«Resûl-ü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem): cum'a namazından sonra mescidde nafile kılmaz, oradan ayrılarak iki rek'ât nafileyi başka yerde kılardı.» denilmiş; burada ise cum'a'dan sonra mescidde iki rek'ât sünnet kıldığı bildirilmişdir. Bu suretle iki rivâyet arasında zahiren tezâd görülürse de, Aynî'nin beyânına göre «İnsirâfc» dan murâd, eve gitmeye de şâmil olan umûmî bir mânâdır.

- Hadîsler arasında tezâd bulunduğunu, teslim etsek bile buradaki muhtelif ,rek'âtlı sünnetler her iki şıkkın caiz olduğunu göstermek için böyle kılınmışlardır.

Buhârî'nin rivâyetinde, bu hadîsin sonunda: «Bana, kız kardeşim Hafsa (radıyallahü anha)'nin anlattığına göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

Fecir doğdukdan sonra hafif iki rek'ât namaz kılarmış. (Hafsa şöyle dedi): «Bu, öyle bir saat idi ki, o saatte ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girmezdim.» ibaresi vardır.

Ümmehât-ı Mü'minîn'den, Hafsa (radıyallahü anha) Hazret-i Ömer'in kızı olduğuna göre, İbn Ömer (radıyallahü anh)'ın hakîki kız kardeşidir .

«Bu, öyle bir saatti ki, o saatde ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girmezdim.» ifâdesi, İbn Ömer (radıyallahü anhüm)’ün. O saatte Fahr-i Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin, yanına girmemesi, onu meşgul etmemek içindir. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o saatte başkaları ile meşgul olur, kimi kendisine müracaat edenlerin dâvalarını hall-ü fasl eder; kimi de teblîğ ve ir-şâd için îcâb eden yerlere giderdi.