53- Sabah Namazından Sonra Namazgahında Oturmanın ve Mescidlerin Faziletleri Bâbı 1557- Bize Ahmed b. Abdillâh b. Yûnus rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Zütieyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Simâk rivâyet etti. H. Bize Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. Dedi ki: Bize Ebû Hay seme, Simâk b. Harb'dan naklen haber verdi. Simâk Şöyle dedi: Câbir b. Semura'ya: — Sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber otururmuydun? diye sordum. Câbir: — Evet (Hem de) çok!.. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah yahut gadât namazını kıldığı namazgahından, güneş doğuncaya kadar kalkmazdı. Güneş doğduğu zaman kalkardı (Bu müddet zarfında) ashabı ile konuşurlardı. Bazen câhiliyet devri işlerine dalarlar da ashâb güler; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de tebessüm buyururdu.» dedi. 1558- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Vekî', Süîyân’dan rivâyet etti. Ebû Bekir dedi ki: Bize Muhammed b. Bişr de, Zekerıyyâ'dan rivâyet etti. Bunların ikisi de Simâk'dan, o da Câbir b. Semura'dan naklen rivâyet etmişlerdir ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazım kıldığı vakit güneş iyice doğuncaya kadar namazgahında otururmuş. 1559- Bize Kuteybe ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Ebü'l Ahvas rivâyet etti. H. Bize İbnüi - Müsennâ ile İbn Beşşâr dahi rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. BBualann ikisi de Simâk'dan bu isnâdla rivâyet etmişler; fakat «iyice» kelimesini söylememişlerdir. 1560- Bize Harun b. Mâ'rûf ile İshâk b. Mûsâ el - Ensârî rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Enes b. Iyâz (Harun'un rivâyetinde: bana İbn Ebî Zübâb rivâyet etti; Ensârî'nin rivâyetinde ise: Bana El - Haris rivâyet etti; denilmişdir.) Ebû Hüreyre'nin âzâdlisı Abdurrahmân b. Mihrân'dau, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allâh'a en makbul beldeler, o beldelerin mescidleridir. En sevimsiz beldeler de, o beldelerin çarşılarıdır.» buyurmuşlar. Ashâb-ı kirâm'ın câhiliyet umuruna ait, mahabbete dalmaları eski milletlerin târihine âid şeyler konuşmakdan ibaretti. Güneş doğuncaya kadar sabah namazı kılman yerde oturmak ve iyice yükselip nafile ibâdet zamanı gelince, o ibâdete başlamak müstehabdır. Ashâb-ı kirâm’ın konuşmaları nafile ibâdet zamanından öncedir. Çünkü o zaman mahabbete dâl-mâk mekrûhdur. Bu hadîs gülmekle, tebessüm etmenin caiz olduklarına delildir. îkin-ci hadîsde, Allah ındinde en'makbul yerlerin mescidler olduğu bildiriliyor. Kâdî İyâz'a göre, onların makbul olmasına sebep ihlâs ve takva üzere bina edilmeleridir. En sevimsiz yerlerin ise çarşı ve pazarlar olması, o yerlerde sırf dünyâ için çalışıldığı Allahü teâlâ zikredilmediği, yalan yere yemîn etmek suretiyle insan aldatıldığı içindir. Allah'ın muhabbet ve buğzu', hayır ve şerrin irâdesi yahut bunlara yaratmasıdır. Yânî mahabbetinden murâd, bâzı kimseleri mes'ûd halk etmesi; buğzundan murâd da bir takımlarını şakı yaratmasıdır, Mescidler, Allahü teâlâ’nın rahmetinin indiği yerlerdir. Çarşı ve pazarlar ise bunun aksinedir. |