Geri

   

 

 

 

İleri

 

34- Sıcak Şiddetli Olmadiği Zanına Öğle Namazını Vaktin Evvelinde Kılmanın Müstehab Oluşu Bâbı

1435- Bize Muhammed b. El - Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr ikisi birden Yahya El-Kattan ve İbn Mehdî'den rivâyet ettiler, İbn’l - Müsennâ dedi ki: Bana Yahya b. Saîd, Şu'he'den rivâyet etti.

Dedi ki: Bize Simâk b. Harb, Câbir b. Semura'dan rivâyet etti:

İbn'l - Müsennâ dedi ki: Bize Abdurrahmân b. Mehdi dahi, Şu'be’den, o da Simâk'dan, o da Câbir b. Semura'dan naklen rivâyet etti. Câbir: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazını güneş devrildiği vakit kılardı.» demiş.

1436- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû’l - Ahvas, Sellâm b. Süleym, Ebû İshâk'dan, o da Saîd b. Vehb'den, o da Habbâb'dan naklen rivâyet etti, Habbâb: «Sıcak kumların üzerinde namaz kılmanın meşakkatinden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e şikâyet ettik. Ama bizim şikâyetimizi kabul buyurmadi.» demiş.

1437- Bize Ahmed b. Yûnus ile Avn b. Sellâm rivâyet ettiler. (Avn: Bize haber verdi, tâbirini kullandı-. İbn Yûnus ise, bize Züheyr rivâyet etti, dedi.) Lâfız onundur. Züheyr

Dedi ki: Bize Ebû İshâk, Saîd, b. Vehb'den, o da Habbâb'dan rivâyet etti. Habbâb Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek kumların sıcağından, kendilerine şikâyet ettik. Fakat bizim şikâyetimizi kabul buyurmadı.»

Züheyr

Dedi ki: Ebû İshâk'a: Bu öğlen namazında mıydı? diye sordum,

— Evet... dedi.

— Öğlenin vakti girdiği gibi kılınması hususunda mı? dedim.

— Evet! cevâbını verdi.

1438- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Biçr b. El-Mufaddâl, Gâlib El-Kattan dan, o da Bekir b. Abdillâh’dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes, Şöyle dedi: «Sıcağın şiddetli zamânında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde namaz kılardık. Birimiz (sıcakdan) alnını yere koyamazsa, elbisesini yayar; onun üzerine secde ederdi.»

Bu Bâbın hadîsleri öğleyi vaktinin evvelinde kılmanın lüzumunu göstermektedirler.

Habbâb hadîsinde » denilmektedir. Bunun ma'nâsı bizim şikâyetimize cevap vermedi, şikâyetimizi kabul etmedi yahut, şikâyetimizi gidermedi; demekdir.

Bundan Önceki bâbda öğle namazının serinlik zamanına te'hir edilmesi emir buyurulmuşdu. Buradaki Habbâb hadîsinde bahsedilen namaz dahi öğle namazıdır. Nitekim rivâyetin birinde bu cihet tasrîh edilmektedir. Bu suretle hadîsler zahiren birbirine muarız görünmektedir. Ulemâ bunların aralarını bulmak hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bazılarına göre öğle namazını sıcak günlerde hava bir parça serinleyinceye kadar tehir etmek ruhsatdır. Efdal olan onu yine vakti girer girmez kılmakdır. Bir takımları Habbâb hadîsinin bundan önceki bâbda görülen ibrâd hadîsleri ile mensûh olduğuna kaaildirler. Ebû Bekir El-Esrem ile Tahâvî bu kavli tercih etmişlerdir. Tahvî: Biz bunu yani Nesh'i iki hadisde bulduk. Bunların birisi Mugîra hadîsidir. Mezkûr hadîsde (Biz öğleyi zeval vaktinde kılardık. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize öğleyi serinlik zamanına bırakın; buyurdular.) denilmektedir. Bundan anlaşılıyor ki öğleyi serinlik zamanına bırakma emri zeval zamanında kıldıkdan sonra verilmişdir.

İkincisi Enes (radıyallahü anh) hadîsidir, o hadisde de (Hava serin ise öğleyi erken kılın; sıcak olursa serinliğe bırakın!) buyurulmuşdur.» diyor.

Ulemâdan bâzılarına göre Habbâb hadisinde ashâb-ı kirâm Öğlenin serinlik zamanından daha sonraya bırakılmasını istemişlerdir. Çünkü serinlik duvarların, altında yürüyecek kadar gölge saldığı zaman hâsıl olur.

Bir takımları Habbâb hadîsinin Mekke'ce, İbrâd hadîsinin ise Medine'de vârid olduklarını söylerler.

Nevevî diyor ki: «Sahîh kavil, îbrâd'ın müstehab olmasıdır. Cum-hûr-u ulemânın kavli de budur. İmâm Şafiî'den nassan rivâyet edilen kavil ve cumhûr-u sahabenin mezhepleri de budur. İbrâd hususundaki sahîh hadîsler, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir çok yerlerde fi'len ve kavlen sabit olmuşdur...»

Enes hadîsini Buhârî «Namaz» bahsinin müteaddid yerlerinde tahrîc ettiği gibi; Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce dahi ayni bahisde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.