Geri

   

 

 

 

İleri

 

17- Halen Yemek İstediği Yiyecek Hazırlanmışken Birde Büyük ve Küçük Abdesti Sıkıştırırken Namaz Kılmanın Keraheti Bâbı

1269- Bana Amrü'n - Nâkıd ve Züheyr b. Harb ye b. Ebî Şeybe haber verdiler. Dediler ki: Bize Sûfyân b. Uyeyne (o da Enes b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Efendimiz şöyle buyurmuşlar:

«Akşam yemeği hazır olur da namaza da ikaamet getirilirse eyvelâ yemeği yiyiniz!»

1270- Bize Hârûn b. Saîd El-Eylî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana: Amr, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi

Dedi ki: Bana Enes b. Mâlik rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Akşam yemeği takdim edilir de namaz vakti de gelirse aksam namazını kılmazdan önce (işe) o yemekden başlayın. Aöjle edip yemeğinizi terketmeyin!» buyurmuşlar.

1271- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Nûmeyr ile Hafs ve Vekî', Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den İbn Uyeyne'nin, Zührî’den, onun da Enes'den rivâyet ettiği hadis gibi de rivâyette bulundu.

1272- Bize İbn Nümeyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Babam rivâyet etti. H-

Dedi ki: Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe'de rivâyet etti. Lâfız onundur

(Dedi ki): Bize Üsâme rivâyet etti. İkisi de dediler ki: Bize Ubeydu'lab Nafi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Birinizin akşam yemeği konduğu vakit namaza da ikaamet olunursa akşam yemeğinden işe başlayın! Onu bitirmedikçe sakın acele etmesin!» buyurdular.

1273- Bize Muhammed b. İshâk El - Müseyyebî rivâye etti.

(Dedi ki) Bana Enes (yani İbn İyâz), Mûsâ b. Ukbe'den naklen rivâyet etti. H.

Bize Hârûn b. Abdillâh da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hammâd b. Mes'ade, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. H.

Dedi ki: Bize Salt b. Mes'ûd dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân b. Mûsâ Eyyûb'dan rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Nâfi'den o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîs'in benzerini rivâyet etmişlerdir.

1274- Bize Muhammed b. Abbâd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hatim — ki İbn İsmail'dir — Ya'kûb b. Mücâhid'den, o da İbn Ebî Atik'den naklen rivâyet etti. İbn Ebî Atik Şöyle dedi:

— Ben ve Kâsım, Âişe (radıyallahü anha)’nın yanında bir şeyler konuşduk. Kâsım konuşmalarında çok hatâ eden bir kimseydi. Kendisi bir ümmüveled'in çocuğu idi. Âişe ona:

— «Sana ne oluyor ki şu kardeşim oğlu gibi konuşmuyorsun? Ama bu konuşmanın sana nereden geldiğini ben bilirim. Bunu annesi terbiye etti, seni de annen terbiye etti.» dedi. Bunun üzerine Kâsım kızdı ve Âişe'ye kin bağladı. Âişe'nin sofrası getirildiğini görünce ayağa Âişe:

— Nereye? dedi. Kâsım:

— Namaz kılacağım. Cevâbını verdi. Âişe: .

— Otur (Oraya) dedi. Kâsım:

— Ben hakîkaten namaz kılacağım!., dedi. Âişe:

— Otur (Oraya!) serseri! Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: «Yemek hazır oldukda bir de büyük ve küçük abdest bozacağı geldiğinde namaz kılınmaz.» buyururken işitdim; dedi.

1275- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybetü'bnü Saîd ve İbn Hucr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize İsmail —ki İbn Ca'fer'dir— rivâyet etti.

(Dedi ki) Bana Ebû Hazrete'l - Kaass Abdullah b. Ebî Atîk'den, o da Âişe'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu ha-dis'in mislini haber verdi. Yalnız bu hadîsde Kâsım kıssasını zikretmedi.

Bu hadîsin muhtelif rivâyetlerini Buhârî «Et'ime» ve «Ezan» bahsinin muhtelif yerlerinde tahrîc etmişdir.

Hadîs'in bütün rivâyetleri sofra hazır olduğu zaman, birde büyük ve küçük abdest sıkıştırdığında namaz kılmanın mekruh olduğunu göstermektedir.

Rivâyetlerin ekserisinde akşam namazının ve akşam yemeğinin zikredilmiş olması hükmün o namaza ve o yemeğe inhisarını iktizâ etmez. Akşam namazının zikredilmesi oruçlunun iftarı münâsebeti ile olsa gerektir. Yoksa bâzan oruçlu olmayan bir kimse öyle acıkmış bulunur ki oruçludan daha iştihâlı ve daha çok yer. Binaenaleyh maksad Hazret-i Âişe hadîsinde işaret buyurulduğu vecîhle hangi namaz vaktinde olursa olsun aç bir kimsenin önüne sofra getirilirse hemen yemesi lâzım geldiğini, o anda namaz için ikaamet getirilmiş olsa bile kârnını doyurmadıkça namaza kalkmaması gerektiğini anlatmakdır. Bundan murâd namazın huşu' ve huzurunu sağlamakdır. Çünkü karnı aç olan bir kimse sofranın geldiğini de görürse hasbelbeşeriyye aklı fikri yemekde kalır. Bunun böyle olduğu Hazret-i İbn Abbâs'dan dahi rivâyet edilmişdir. Bir de kul muhtâcdir. Allahü Zülcelâl ise bütün âlemlerden müstağnidir. Binaenaleyh muhtacın hâli tercih olunur.

Bazıları: «Namaz için ikaamet getirilirken sofra da gelirse açlığının şiddetini giderecek kadarcık bir veya iki lokma yer; karnını namazı kıl-dıkdan sonra doyurur» demişlerse de hadîsin bâzı rivâyetlerinde yemekte acele edilmemesinin hassaten tenbîh buyurulması bu tevite mahal bı-rakmamışdır.

Ulemâ buradaki yeme emri hususunda ihtilâf etmişlerdir. Cumhûr'a göre buradaki emir nedib içindir. Binaenaleyh karnı aç olan bir kimsenin sofra hazır bulunduğu takdirde evvelâ yemek yemesi mendûpdur. Bâzılan buradaki emrin vücûb ifâde ettiğini söylerler. Nitekim Zahirîler mezhebi de budur. Onlara göre önüne sofra konmuş bir kimse ikaam işiterek yemek yemeden namaz kılarsa namazı bâtıl olur.