Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- Çizgili Elbise İçinde Namaz Kılmanın Keraheti Bâbı

1266- Bana Amru'n - Nâkıd ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. H.

Dedi ki: Bana Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. Lâfız Züheyr'indir. (Bunların hepsi) dediler ki: Bize Sûfyân b. Uyeyne, Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) çizgili bir elbise içinde namaz kılmış ve:

«Bunun çizgileri beni meşgul etti. Siz bunu Ebû Cehm'e götürün de bana onun enbicânîsini getirin!» buyurmuşlar.

1267- Bize Hanneletü'bnü Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki) Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki) Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi.

Dedi ki: Bana Urvetübnü'z - Zübeyr, Âişe'den naklen haber verdi. Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çizgili bir elbisenin içinde namaz kılmaya kalktı ve onun çizgilerine baktı. Namannı bitirince:

«Bu hamisayı Ebû Cehm b. Huzeyfe'ye götürün de bana onun enbîcâ-nîsini getirin 1 Çünkü bu hamîsa demin beni namazımdan alıkoydu.» buyurdular.

1268- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki) Bize Vekî', Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in çizgili bir hamîsası varmış. Namazda bununla meşgul oluyormuş. Bu sebeple onu Ebû Cehm'e vererek onun bir enbicânî elbisesini almış.

Bu hadîs'i Buhârî «Ezan», «Namaz» ve «Libâs» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce dahi «Libâs bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

Hamîsa: Evvelce de gördüğümüz vecihle dört köşeli ve çizgili kumaş demekdir. îpekden veya yünden yapılabilir. Yalnız bu isim verîlebilmesi için siyah ve çizgili olması şarttır. Bu kumaş yumuşak, ince ve hacmi ufak olduğu için ona hamîsa denilmişdir.

Ebû Cehm (radıyallahü anh)'ın ismi: Âmir b. Huzeyfe'dir. Bazıları isminin Ubeyd olduğunu söylerler. Mekke'nin fet-hedildiği gün müslüman olmuşdur. Ebû Cehm Hazretleri, Ku-reyş kabilesine mensûb olup nesep ilmini bilir ve kabilesi arasında sevilir, sayılır bir zât idi. Kabe'nin iki defâ bina edildiğini görmüş ve Hazret-i Muâviye'nin hilâfeti sonlarında vefat etmişdir. Ashâb-ı Kiramdan bir de Ebû Cüheym vardır. Onu bununla karıştırmamalıdır.

Enbicânî, Enbîcân denilen yerde yapılan kumaşdır. «Bazıları Menbic kumaşıdır. Menbic, Şam'da ma'ruf bir şehirdir. İsmi mensubu (bâ) nın fethile Menbecânî gelir. Hemzesi de mime çevirilir.» demişlerse de birinci ihtimal daha kuvvetlidir. Bu kumaş hamîsadan daha kalındır. Erişi kaim pamuk veya kalın keten, argacı da yünden dokunur. Ekseriyetle battaniye yerine kullanılır. Çizgileri yoktur.

Mezkûr hamîsayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hediyye eden de Ebû Cehra (radıyallahü anh) idi. Hediyem kabul edilmedi diye kalbi kırılır endîşesi ile hamîsayı kendisine iade etmiş, fakat enbîcâ-nîsini istemek sureti ile hatırını yine hoş etmişdir. Zâten Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in muradı onun hediyesini kabul etmemek değil, hamîsanın çizgili bulunması ve bu sebeple huşû' ve huzûuna ma'nî olmasıydı. Fakat nede olsa hasbelbeşerîyye Ebû Cehm (radıyallahü anh) hediyyesinin kabul edilmemesinden dolayı gücenebilirdi. Bu ciheti nazar-ı itibâra alan Fahr-i Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, hediyenin kabul edilmemesi mevzubahis olmadığını, ilk hediyeyi değiştirmesinin başka bir sebebi bulunduğunu göstermek için hamîsayı iade etmiş, yerine onun enbîcânîsini istemiş ve bu suretle Hazret-i Ebû Cehm'in gönlünü almışdır.

Gerçi mezkûr hamîsanın Hazret-i Ebû Cehm'ide meşgul edeceği hatıra gelebilirse de Ebû Cehm (radıyallahü anh)'ın âmâ olduğu söylenir. Olmasa bile Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun hamîsa üzerinde namaz kılmadığını bildiği için iade etmiş olabilir.