10 - Cünüplükten Yıkanırken Müstahab Olan Su Miktarı ve Aynı Haldeki Erkekle Kadının Bir Kaptan Yıkanması, Birbirlerinden Artan Su ile Yıkanmaları Bâbı 752 - Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. Dedi ki: Mâlike İbn Şihâbdan dinlediğim onun da Urvetü'bnü Zübeyr'den, onun da Âişe'den naklen rivâyet ettiği şu hadisi okudum: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüblükten dolayı farak denilen bir kabtan yıkanırdı.» 753 - Bize Kuteybetü’bnü Said rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Bize İbn Rumh da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys haber verdi. H. Bize Kuteybetü'bnü Saîd ile Ebû Bekr b. Şeybe, Amrü'n-Nâkıd ve Züheyr b. Harb dahi rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyan rivâyet etti. Bunların ikisi de Zührî'den, o da Urve'den o da Âişe'den naklen rivâyet etmişlerdir. Âişe şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadeh denilen bir kabta yıkanırdı ki o da farak demektir. Bir kaptan hem ben hem o yıkanırdık.» Süfyân'ın hadisinde «Bir kaptan» denilmiştir. Kuteybe şöyle deditir: «Süfyân: Farak üç sâ'dır, dedi» Bu hadîsi Buhârî ile Nesâî dahi tahrîc etmişlerdir. Farak: On altı rıtıl su alan kabtır. Hadîs ulemâsı bu kelimeyi «fark» şeklinde okurlar. İbn Esîr'in beyânına göre farak on altı, fark ise yüz yirmi rıtıl su alan kablardır. Müslim'in buradaki rivâyetine göre Süfyan b. Uyeyne farakı üç sâ' alan kaptır, diye tarif etmiştir. Nevevî cumhûr-u ulemânın bu kavli tercih ettiğini söyler. Bazıları: «Farak: İki sa' alan kaptır» demişlerdir. Üç sa’ takriben dokuz litre eder. Rıtl: Takriben dört yüz altmış gramlık bir ölçüdür. Müdd: İki rıtl alan ölçüdür. Hadîsin bir rivâyetinde «Kabdan», diğer rivâyetinde «Kabda» yıkanıyordu, denilmişse de ikisinden de maksat bir kaptan yıkanmasıdır. Zaten «Kabdan» mânâsını ifâde eder «min» edatı burada cinsi beyân eder. Yani o kabdaki sudan yıkanıyordu, demektir. Kabdaki suyun hepsini sarfediyordu mânâsına değildir. 754 - Bana Ubeydullah b. Muâz el - Anberî rivâyet etti. Dedi ki Bize babam rivâyet etti. Dedi ki: Bize Şu'be Ebû Bekr b. Hafs'dan, o da Ebû Selemete'bni Abdirrahman'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Âişe'nin süt kardeşi ile birlikte, onun yanına girdim. Süt kardeşi ona Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cünüblükten nasıl yıkandığını sordu. Bunun üzerine Âişe bir sâ' kadar (su alan) bir kab isteyerek yıkandı. Onunla aramızda bir perde vardı. Ve başının üzerine üç defa su dökündü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevceleri saçlarını kısaltırlar perçem gibi olurdu. Bu hadîsi Buhârî «Kitabû'l Gusl» de tahrîc etmiştir. Bazıları Hazret-i Âişe’nin yanına giren zâtın kardeşi Abdurrahman, diğer bazıları anne bir kardeşi Tufeyl olduğunu söylemişlerse de doğru değildir. Buradaki rivâyet o iddiaların fâsid olduğunu gösteriyor. Hakikatte onun yanına giren zat süt kardeşidir. Bazıları onun Abdullah b. Yezîd olduğunu söylerler ve bu hususta Müslim'in Cenaze bahsinde rivâyet ettiği bir hadisle istidlal ederlerse de bu da doğru değildir. Çünkü o hadîs bu hâdiseye ait değildir. Gerçi onda süt kardeşi Abdullah b. Yezid zikredilmiştir. Fakat orada zikredildi diye buradakinin de aynı zat olması icâb etmez. Çünkü; Âişe (radıyallahü anhâ)'nın Kesir isminde bir süt kardeşi daha vardır. Bu sebeple buradakinin hangisi olduğunu ta'yine imkân yoktur. Âişe (radıyallahü anha) nın süt kardeşi ile birlikte yanına gelen Ebû Seleme onun kız kardeşi Ümmü Külsüm'ün süt oğludur. Yani Âişe (radıyallahü anha) onun teyzesidir. Kâdi Iyâz diyor ki: «Anlaşılan bu iki zat Hazret-i Âişe'nin başını ve vücudunun mahrem zevata haram olmayan üst kısmını yıkarken görmüşlerdir. Çünkü görmeyecek olsalar su isteyerek onların huzurunda temizlik yapmasının mânâsı kalmazdı. Onların görmeyeceği bir yerde olsa bu sefer de: «Bize şöyle anlattı» diye hikâye ederlerdi. Demek ki mahrem zevatın görmesi helâl olmayan yerlerini örtmek için araya bir perde koymuştur. Vefre: Kulakları geçmeyen salınmış saç demektir. Bazıları vefre limme'den daha çok olan saçtır, demiş. Bir takımları bilâkis, vefrenin, limme’den daha az olduğunu söylemişlerdir. Limme omuz başlarına kadar sarkan örülmedik saçtır. Kâdî Iyâz (rahimehüllah)’ın beyânına göre; arap kadınlarının âdeti saçlarını pelik yaparak örmekti. İhtimal Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevceleri onun vefatından sonra ziyneti terk ettikleri için pelik uzatmaktan vaz geçmişlerdir. Kâdî'nin bu kavli başkalarından da rivâyet olunmuştur. Ümmehât-ı mü'minin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hayatında böyle bir şey yaptıkları nakledilmediği gibi vuku'u tahmin dahi olunmamıştır. 755 - Bize Harun b. Saîd el-Eylî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Mahremetü'bnü Bükeyr, babasından, o da Ebû Selemte'bni Abdirrahman'dan naklen haber verdi. Ebû Seleme şöyle dedi: Âişe dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yıkanmak istediği vakit sağından başlar sağ eline su dökerek onu yıkardı. Sonra vücudundaki pisliğin üzerine sağ eliyle su döker; onu sol eliyle yıkardı. Bu işleri görünce başına su dökünürdü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ben cünüb iken bir kabtan yıkanırdık.» 756 - Bana Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şebâbe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, Yezîd den o da Irak'dan, o da Hafsa binti Abdirahman b. Ebî Bekr'den — bu kadın Münzirü'bnü Zübeyr'in zevcesidir — naklen rivâyet etti. onada Âişe haber vermiş ki: Kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile üç müdd yahut ona yakın (su) alacak bir kabtan yıkanırlarmış. 757 - Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. Dedi ki: Bize Eflâh b. Humeyd , Kâsım b. Muhammed'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ben cünüblükten dolayı bir kabdan yıkanıyorduk. Ellerimiz o kabın içine girip çıkıyordu.» 758 - Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Haysem'e, Âsım-ı Ahvelden, o da Muâze den, o da Âişe'den naklen haber verdi: Âişe şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ben aramızdaki bir kabdan yıkanırdık. O benden evvel davranır; ben kendisine bana bırak; bana bırak derdim. Âişe her ikisinin cünüb olduklarını söylemiştir. 759 - Bize Kuteybetü'bnü Saîd ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe hep beraber İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Kuteybe dedi ki: Bize Süfyan Amr'dan, o da Ebû'ş-Şâ’sâdan, o da İbn Abbâs'tan naklen rivâyet etti İbn Abbâs şöyle dedi: «Bana Meymûne haber verdi ki kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bir kabdan yıkanırlarmış. 760 - Bize İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Hatim rivâyet ettiler. İshâk: Bize haber verdi tâbirini kullandı. İbn Hâtim ise: Bize Muhammed b. Bekr rivâyet etti, dedi. Muhammed Dedi ki; Bize İbn Cüreyc haber verdi. (Dedi ki): Bana Amr b. Dinar haber verdi. Dedi ki: Galiba bildiğime ve hatırımda kaldığına göre bana Ebû'ş - Şa'sâ haber verdi. Ona da İbn Abbâs haber vermiş ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Meymune'den artan su ile yıkanırmış: 761 - Bize Muhammed b. el - Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Muâz b. Hışam rivâyet etti. Dedi ki: Bana babam, Yahya b. Ebî Kesır'den nvâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Selemete'bni Abdirrahman rivâyet etti ona da Zeyneb binti ümmü Seleme rivâyet etmiş. Ona da ümmü Seleme anlatmış ki: Kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile cünüblükten dolayı bir kabtan yıkanırlarmış. Bütün bu rivâyetler erkekle kadının bir kabtan beraberce veya biri diğerinden artan suyla yıkanmalarının caiz olduğunu göstermektedir. Ulemânın bu husustaki kavillerini yukarıda gördük. Ebû Ömer Bu Hususta Beş Mezheb Olduğunu Söylüyor. Şöyle ki: 1- Kadın cünüb veya hayızlı değilse; ondan artan suyla erkeğin yıkanmasında beis yoktur. 2- Erkek ve kadının birbirlerinden artan suyla yıkanmaları mekruhtur. 3- Kadından artan suyla erkeğin yıkanması mekruh ise de erkekten artan suyla kadının yıkanmasında kerahet yoktur. 4- Erkekle kadının beraberce başlayarak abdest almalarında beis yoktur. Kadından artan su da zararsızdır. İmâm Ahmed b: Hambel'in mezhebi budur. 5- Erkekle kadının birbirlerinden artan suyla yıkanmalarında beis yoktur. Bu hususta beraberce yahut ayrı ayrı aynı kaptan yıkanmaları hükmen müsavidir. Cumhûr-u Fukahânın kavli budur. Erkekle kadının bir kabdan yıkanabileceği hususunda Tahâvî, Kurtubî ve Nevevî ulemânın müttefik olduklarını nakletmişlerdir. Bu mes'ele Ashâb-ı Kiramdan Ali b. Ebi Tâlib, İbn Abbâs, Câbir, Enes, Ebû Hüreyre, Âişe, Ümmü Seleme, Ümmü Hâni ve Meymûne (radıyallahü anh'ûm) hazerâtından rivâyet olunmuştur. Hazret-i Ali hadisini İmâm Ahmed b. Hanbel, İbn Abbâs hadisini «El' Kebir» inde Tabarânî, Cabîr hadisini «Mûsannef» inde İbn Ebî Şeybe, Enes hadisini Buhârî, Ebû Hüreyre hadisini « Müsned» inde Bezzâr, Âişe hadisini Tahâvî ile Beyhakî, Ümmü Seleme hadisini İbn Mâce ile Tâhavî, Ümmû Hâni hadisini Nesâî, Meymûne hadisini Tirmizî tahrîc etmişlerdir. Mezkûr hadislerin hepsi sahih olup «erkekle kadın birbirlerinden artan su ile yıkanamaz» diyenlerin aleyhine delildirler. Erkekle kadının ayni kaptan hangisinin evvel başlayacağı meselesine gelince bir hadiste peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerinden birinin cünüblükten yıkandığı ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ondan artan su ile abdest almak ve yıkanmak istediği zevcesinin: «Ya Resûlüllah Ben cünübtüm» dediği Fahr-i kâinat efendimizin ona: «Su cünüb olmaz» buyurduğu rivâyet edilmiştir. İbn Mâce ile Tahâvî de abdest hakkında buna benzer hadisler rivâyet etmişlerdir. Hattâ Tâhavî, hadîsi rivâyet ettikten sonra: «Bu gösteriyor ki suyu biri diğerinden sonra alırmış» demektedir. Vâkıâ Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in erkekle kadının birbirinden artan suyla yıkanmalarını men ettiğini bildiren rivâyetler de vardır. Fakat bu rivâyetler itirazdan salim değildirler. Hattâ Bazıları hakkında hadîs ulemâsı «Sahih değildir» demişlerdir. İbn Tîn bazı ulemâdan naklen eskiden erkeklerle kadınların bir kaptan ayrı ayrı abdest aldıklarını rivâyet ederse de mezkûr zevat her halde ecnebi erkeklerle ecnebi kadınları kasdetmiş olsalar gerektir. Çünkü bir adamın kendi ailesiyle bir kabdan beraberce yıkanabileceğini Bâbımız hadîsleri göstermektedir. 762 - Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. el- Müsennâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahman yanî İbn Mehdî rivâyet etti. İkisi de demişler ki: Bize Şu'be Abdullah b. Abdillâh b. Cebr'den rivâyet etti. Dedi ki: Enes'i şöyle derken işittim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beş mekkûk ile yıkanır bir mekkûk (su) ile de abdest alırdı. İbn'l- Müsenna: «Beş Mekâkî dedi. İbn Muâz da: «Abdullah b. Abdillâh'dan naklen dedi. İbn Cebr'i zikretmedi. Görülüyor ki rivâyetlerin birinde İbn Cebr lâfzı zikredilmiş diğerinde edilmemiştir. Nevevî bunların ikisinin de sahih olduğunu söylüyor. Ulemâdan bazıları İbn Cebr'in yanlışlıkla zikredildiğini, doğrusunun İbn Cabîr olacağını söylemişse de buradaki hatâ itiraz edendedir. Çünkü Abdullah b. Abdillâh'a hem İbn Cebr hemde İbn Câbir denilir. Bu iki vechi İmâm Buhârî beyân etmiş; ona Mis'ar b. Kidânı, Şu'be ve Abdullah b. İsâ gibi zevatın İbn Cebr dediklerini söylemiştir. Mekkûkün cem'i Mekâkîk ve Mekâkiy gelir. Nevevî burada ondan «Müdd» kastedilmiş olmasını muhtemel görüyor. Übbî: «Mekkûk Iraklıların kullandığı bir ölçektir. Medine sâ'i ile bir buçuk sâ' alır» diyor. 763 - Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vekî', Mis'ar'dan o da İbn Cebir'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir müd (su) ile abdest alır. Bir sa'dan beş müdde kadar (su ile) yıkanırdı. 764 - Bize Ebû Kâmil el- Cahderî ile Amir b. Alî ikisi birden Bişr b. Mufaddal'den rivâyet ettiler. Ebû Kâmil dedi ki: Bize Bişr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Reyhâne, Sefine'den rivâyet etti. Dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i cünüblükten bir sâ' su yıkar bir müdd (su) da abdestine yeterdi. 765 - Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki) ; Bize İbn Uleyye rivâyet etti. H. Bana Ali b. Hucr dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İsmail, Ebû Reyhâne den, o da Sefine den naklen rivâyet etti. - Ebû Bekr bu Sefîne için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sahabisi olan Sefine dedi - Sefine şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sâ' (su) ile yıkanır bir müdd (su) ile de abdest alırdı.» İbn Hucr hadisinde: «Yahut onu bir müdd su temizlerdi» dedi, İbaresi vardır. Ebû Reyhâne: «Ama Sefine ihtiyarlamıştı. Ben onun hadisine (pek) güvenemiyordum» demiş. Bu hadisi Buhârî «kitabu'l Vudû» da tahric etmiştir. |