73 - İsa b. Meryemin Peygamberimiz Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Şeriatile Hükmederek (Yere) İnmesinin Beyanı Bâbı 406- Bize Kuteybetü'bnü Said rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. Rumh dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, İbn Şihâb'dan o da, İbn'l-Müseyyeb'den naklen haber verdi ki, İbn’l-Müseyyeb Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Nefsim Kabza-i Kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem'in oğlu (îsa) (sallallahü aleyhi ve sellem)’in âdil bir hakem olarak aranıza inmesi ve salîbî kırarak domuzu öldürmesi, cizyeyi kaldırması, (bu suretle) mal (kapıdan) taşarak onu hiç bir kimsenin kabul etmemesi pek yakındır.» buyurdular. 407- Bu hadisi bize Abdüla'lâ b. Hammad ile Ebû Bekir b. Ebû Şeybe ve Züheyr b. Harb da rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyan b. Uyeyne rivâyet etti. H. Bu hadisi bana Harmeletü'bnü Yahya dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb habet verdi. Dedi ki: Bana Yunus rivâyet eyledi. H. Bize Hasen el-Hulvanî ile Abd b. Humeyd de, Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. (Dedi ki): Bize Babam, Sâlih'den rivâyet etti. Bunların hepsi bu isnâdla Zühri'den rivâyet etmişler. İbn Uyeynenin rivâyetinde: «Adaletli bir İmâm ve âdil bir hakem olarak.» ifadesi vardır. Yûnus'-«n rivâyetinde: «Âdil bir hakem olarak.» demiş, «adaletli bir İmâm» ta'birini zikret-memiştir. Salih'in hadisinde ise Leysin dediği gibi: «Adaletli bir hakem olarak.» ifâdesi mevcuddur. Onun hadisinde şu ziyade de vardır: «Ve hatta bir secdenin dünya ve mâfiha'dan daha hayırlı olması» (pek yakındır). Bundan sonra Ebû Hüreyre: İsterseniz: "Ehl-i kitabdan hiç biri yoktur ki. Ölümünden evvel behemehal ona iman etmesin!.." Sûre-i Nisa, âyet: 159. âyet-i kerîmesini okuyun! demiş. 408- Bize Kuteybetü'bnü Said rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, Said b. Ebî Said'den, o da Atâ' b. Minâ' dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen onun şöyle dediğini rivâyet eyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Vallahi Meryem'in oğlu âdil bir hakem olarak mutlaka inecek ve behemehal haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, genç dişi develer başı boş bırakılarak onlara rağbet edilmeyecek, bütün düşmanlıklar, küsüşmeler ve hasedlikler muhakkak surette kalkacak, (İsâ Aleyhisselâm insanları) mala da'vet edecek; fakat malı hiç bir kimse kabul etmeyecektir.» buyurdular. 409- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. Dedi ki: Bana Ebû Katâdete’l-Ensârî'nin âzadlısı Nâfi' haber verdi ki, Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İmâmınız sizden olduğu halde Meryem'in oğlu (İsa Aleyhisselâm) aranıza indiği vakit acaba sizin hâliniz nice olur?» buyurdular. 410- Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yâ'kub b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Şihâb'ın kardeşi oğlu amcasından rivâyet etti Dedi ki: Bana Ebû Katâdete'l-Ensârî'nin âzadlısı Nâfi' haber verdiki, kendisi Ebû Hüreyre'yi şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Meryem'in oğlu aranıza inip de size İmâm olduğu zaman aceb hâliniz nice olur?» buyurdular. 411- Bize Züheyr b. Harb de rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Velîd b. Müslim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Ebî Zi'b, İbn Şihâb'dan, o da Ebû Katâde'nin âzadlısı Nâfi'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Meryem'in oğlu aranıza indiği ve sizden biriniz size İmâm olduğu zaman aceb hâliniz nice olur?» buyurmuşlar. Velid Dedi ki: Bunun üzerine ben İbn Ebî Zi'b'e: Evzâî bize Zührİ’den, o da Nîfi'den o da Ebû Hüreyre'den naklen: «İmâmınız kendinizden olduğu halde...» diye rivâyet etti, dedim. İbn Ebî Zi'b: «Sizden biriniz size İmâm olduğu zaman...» ne demektir, bilir misiniz? dedi. Bana sen haber verirsin, dedim: «Size Rabbiniz Tebâreke ve Teâlâ'nın kitabı ve Peygamberiniz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünne-tile İmâm olduğu vakit, demektir.» dedi. 412- Bize Velid b. Şücâ' ile Hârûn b. Abdillâh ve Haccâc b. eş-Şâir rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Haccâc —ki İbn Muhammed'dir—, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ebûfz-Zübeyr haber verdi ki, kendisi Câbir b. Abdillâhi şöyle derken işitmiş: Ben Peygamber (aleyhisselâm) (aleyhisselâm)'i: «Ümmetimden bir taife hakka müzahir olarak (tâ) kıyâmete kadar çarpışmakta devam edecektir. Sonra Meryem'in oğlu İsâ (sallallahü aleyhi ve sellem) inecek; ve müslümanların emîri ona: Gel bize namaz kıldır, diyecek, o da: Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olmak üzere sizler birbirinize emirsiniz, diyecek.» buyururken işittim. Bu hadisi Buhârî «Kitâbu’l-Buyû'» ile «Kitâbu'l-Enbiyâ'» da Tirmizî de «Kitâbu'l-Fiten» de tahric etmiştir. Kıyâmetin büyük alâmetlerinden, biri olmak üzere âhir zamanda Hazret-i İsâ (aleyhisselâm)'ın gökten yere ineceğini bildiren hadisler tevatür derecesindedirler. Hazret-i . İsâ (aleyhisselâm)'ın göğe çekildiği nass-ı Kur'ânla sabittir. Binaenaleyh bu husus ittifâki ise de vefatı meselesi ihtilaflıdır. Buhârî Sarihlerinden İbn Hacer El-Askalânî «Fethu’l-Bârî» namındaki eserinde bu hususda şunları söylemektedir: «Îsâ Aleyhisselâm’ın göğe çekilmezden önce vefat edip etmediği hususunda ihtilâf olunmuştur. Burada asıl olan, Teâlâ Hazretlerinin: "Muhakkak ben seni öldüreceğim ve yanıma kaldıracağım." Âli îmrân sûresi, âyet: 55. âyet-i kerimesidir. Bazıları âyetin zahiri mânası murâd olduğunu söylemişlerdir. Bu takdirde yeryüzüne indiği zaman kendisine mukadder olan müddet geçince tekrar ölecek demektir. Bir takımları: «Âyet-i kerîme; «Ben seni yerden tamamen alacağım.» manâsınadır» demişlerdir. Bu tefsire göre ölmemiş olup âhir zamanda ölecektir. Göğe çekildiği zaman kaç yaşında olduğu da ihtilaflıdır. Bazılarına göre otuz üç yaşında idi. «120 yaşında idi» diyenler de vardır... Ancak âyetten Hazret-i İsâ Aleyhisselâm’ın öldükten sonra göğe çekildiği mânasını çıkaranlara kitâb ve sünnetten deliller göstererek i'tirâz edilmiş; ve şöyle denilmiştir: «Îsâ Aleyhisselâm'ın hâlen sağ olduğuna, âhir zamanda mutlaka yeryüzüne inerek bizim peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şeriatile hükmedeceğine ve Allah yolunda mücahedede bulunacağına inanmak şer'an farzdır. Nitekim Nebî-i sâdık (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizden bu bâbda vârid olan hadisler tevatür derecesini bulmuştur. Böyle inanmanın farz olması, Allahü teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de: "Yahûdiler onu yakınen öldürmediler, bilâkis Allah onu kendi nezdine kaldırdı." Nisa sûresi, âyet: 158. buyurduğu içindir. Hazret-i Îsâ Aleyhisselâm’ın âhir zamanda yeryüzüne ineceğini bildiren mütevâtir hadislere muaraza eden ve onun öldüğünü gösteren tek bir hadis yoktur. Kur'ân-ı Kerîm onun öldürülmeden göğe çekildiğini haber verirken ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kıyâmete yakın yeryüzüne indirileceğini bildirirken onun ölmeyip hâlâ sağ bulunduğuna inanmak elbette her müslümana farz olur. Bunda şüphe eden bilicma' kâfirdir... Îsâ (aleyhisselâm)’in inişini bildiren hadislere göre Hazret-i . Îsâ bir sabah namazı zamanı Şam'a inecektir. Üzerinde açık sarı elbise bulunacak ve kendisini bir bulut getirecektir. Bulutun üzerinde Hazret-i . Îsâ (aleyhisselâm) iki melek arasında ve onların omuzlarından tutunmuş vaziyette bulunacaktır. Onun indiğini duyunca hemen Yahûdilerle hıristiyan-lar peyder pey istikbâle koşarak: «Biz senin ümmetindeniz.» diyeceklersede Hazret-i . Îsâ: «Yalan söylüyorsunuz!» diyerek kendilerini paylayacak ve ashabının ancak muhacirler olduğunu söyleyerek onların halîfesini arayacak, onu namaz kıldırırken görünie geri çekilerek: «Sen namazını kıldır. Allah senden razı olmuştur. Ben emir değil, ancak vezir olarak gönderildim.» diyecek, namazı her zamanki İmâm kıldıracaktır. Bir rivâyete göre Hazret-i . Îsâ bundan sonra imâm olacaktır. Bir rivâyete göre Îsâ (aleyhisselâm)'ın ineceği sıralarda son derece kıtlık ve açlık zuhur edecektir. Îsâ (aleyhisselâm) yeryüzünde bir rivâyete göre yedi sene diğer rivâyete göre kırk yıl kalacaktır. Hatta Ebû Nuaym'ın İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyetine göre Hazret-i Îsâ indikten sonra evlenecek ve on dokuz sene yaşayacaktır. Rivâyetlerin bazısına göre evleneceği kadın Şuayb (aleyhisselâm) kavminden olacak ve çocuğu doğacaktır. Hazret-i Îsâ (aleyhisselâm) bu müddet zarfında hükümdar, emir veya polis gibi bir hükümet adamı olmayacaktır. Bir rivâyete göre Hazret-i Îsâ (aleyhisselâm) kendisinin ilâh olmadığını göstermek için evlenecek ve Ezd kabilesinden bir kadın alacaktır. Yeryüzünde yirmi dört yıl, kırk beş yıl kalacağını bildiren rivâyetler de vardır. O sıralarda ilim kalkmış olacağı için Îsâ (aleyhisselâm) indikten sonra müftü veya hâkim bulunmayacak, o şeriat-ı Muhammediyyeyi Allah'ın emrile semâda iken öğrenecektir. Mü'minler bir araya toplanıp kendisini hâkem seçeceklerdir. Çünkü bu işi yapacak başka kimse kalmamış olacaktır. Hakem: Hâkim demektir, yeryüzünde kaldığı müddet zarfında son derece adaletle hükümler verecektir. Bazıları: «Hazret-i Îsâ (aleyhisselâm) indiği zaman teklif kalkacaktır. Zira kalkmasa o zaman halkına peygamber olması, emir ve nehyet-mesi icâbederdi.» şeklinde mütâleada bulunmuşsa da bu görüş reddedilmiştir. Çünkü Îsâ (aleyhisselâm) yeni bir şeriatla inmeyecek ki, peygamber olarak gelsin. O bizim Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şeriatile amel edecektir. «Haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizyeyi kaldıracaktır...» cümlesi hakkında «Haçı kırmakdan maksad; hıristi yanlığı ihtâl ederek İslâm şeriatile hüküm vermektir.» diyor. «Et-Tavdilh» nâm eserde: haçın kırılması, ona tapanları öldürdükten sonra olacaktır; denilmiştir. Aynî diyor ki: «Burada bana feyz-i ilâhîden bir mâna münkeşif oldu ki, şudur: Haçı kırmaktan murâd hıristiyanların yalanını meydana-çıkarmaktır. Çünkü onlar Yahûdilerin Hazret-i Îsâ (aleyhisselâm)'ı çarmıha gerdiklerini iddia etmişlerdi. İşte Allahü teâlâ Kitab-ı kerîminde: «Onu ne öldürdüler, ne de astılar; lâkin (onların gözünde) benzettirildi.» buyurarak onların bu yalan ve iftiralarını haber vermiştir. Hadise şöyle olmuştur: Yahûdiler Hazret-i . Îsâ'yi çarmıha germek için yere ağaç diktikleri vakit Allahü teâlâ Hazret-i . Îsâ'yi onlara gösteren Yehûza'yı Îsâ (aleyhisselâm) kıyafetine tebdil etti. Yahûdiler Îsâ (aleyhisselâm) zannile onu öldürdüler. Allah Îsâ (aleyhisselâm)'ı göğe çıkardı. Bu hâdiseden sonra Yahûdiler Hazret-i Îsâ'nın ashabına musallat olarak onları asıp kesmeye ve hapsetmeye başladılar. Nihayet bunu Roma İmparatoru duymuş. Kendisinin peygamber olduğunu söyleyen ve ölüleri dirilten, körlerin gözlerini açan baras denilen alaca hastalığım tedâvî eden bir zâtı Yahûdilerin Öldürdüğünü ona söylemişler. İmparator asılanın cesedini kaldırtmış. Sehpâ ağacını da getirterek ona ta'zimde bulunmuş. Ondan haçlar yapmışlar, Hıristiyanlıkda salîb denilen haç o zamandan kaldığı gibi. Romalılar arasına hıristiyanlik da o zaman girmiştir. İşte Îsâ (aleyhisselâm)'ın haçı kırması, kendisinin öldürüldüğünü iddia edenlerin yalan söylediklerine, dinlerinin bâtıl, İslâmiyetin hak olduğuna, kendisinin müslümanlığı meydana çıkarmak ve sair dinlere- mensûb olanları öldürmek, haçı kırmak ve domuzu tepelemek gibi icra'atla o dinleri ibtâl etmek için indiğine işarettir.» Tîbî: «Domuzun öldürülmesinin mânası: onu edinmenin ve yemenin haram, öldürülmesinin helâl kılınmasıdır.» diyor. Taberânî'nin rivâyetinde domuzla birlikde maymunları da öldüreceği zikredilmiştir. Cizye Küf fardan alınan vergidir. Hazret-i . Îsâ (aleyhisselâm) bunu da ve bir rivâyette harbi de kaldıracaktır. Bunun mânası: din bir olacak demektir. Çünkü Îsâ (aleyhisselâm) müslümanlıktan başka din kabul etmeyecektir. İbn Battal diyor ki: «Bizim Hazret-i İsâ inmezden önce cizyeyi kabul etmemiz mala ihtiyacımız olduğundandır. Îsâ (aleyhisselâm) indikten sonra ise buna ihtiyaç kalmayacaktır. Çünkü mal çoğalacak hattâ onu kimse kabul etmez olacaktır.» Malı kimsenin kabul etmemesinin sebebi; onun çok olmasıdır. Hazret-i Îsâ (aleyhisselâm)’in adaleti yüzünden bereket o kadar çoğalacak ki, âdeta mal kapıdan taşacak fakat insanlar kıyâmetin pek yakın olduğunu bildikleri için mâla mülke rağbet gösteren olmayacaktır. Bir tek secdenin dünya ve ma'fihâ'dan daha hayırlı telâkki edilmesi bundandır. Gerçi bir secde daima dünyadan ve dünya varlıklarından hayırlı ise de burada maksad, o zaman mal ile ibâdet edilemeyeceğini anlatmaktır. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'m: «İsterseniz şu âyeti okuyun!» diyerek hadisde zikri geçen âyeti okuması, İbn Cevzî'ye göre bu secde meselesile alâkalıdır. O bununla insanların iyileştiklerine, imanlarının arttığına, hayır hasenata ehemmiyet verdiklerine, bundan dolayı da bir rekât namazı bütün dünyaya tercih ettiklerine İşarette bulunmuştur. Âyet-i kerîmedeki «Ölümünden, evvel» terkibindeki zamirle «ona iman» ifâdesindeki zamirin kime aid olduğu ihtilaflıdır. Birinci terkib-deki zamir ekser-i müfessirine göre Ehl-i kitaba râci'dir. Delilleri: İbn Abbâs (radıyallahü anh)’dan rivâyet olunan şu hadistir: «Hiç bir Yahûdi ve nasrâni Îsâ'ya İman etmeden ölmez... Lâkin Ölüm anındaki imanın faydası yoktur.» Bazıları zamirin Îsâ (aleyhisselâm)'a râcî' olduğuna kaildirler. Bu takdirde mâna şöyle olur: «Ehl-i Kitab'dan hiç biri yoktur ki, Îsâ'nın ölümünden evvel ona İman etmesin.» Yani birinci takdire göre: «ölümünden» tâ'birinden murâd: Ehl-i kitabın ölümü, ikinciye göre ise Hazret-i Îsâ'nın ölümüdür. Keza «ona imân» dan murâd ekseriyete göre Hazret-i Îsâ'ya imândır. Bazıları «Allah'a imândır.» diğerleri: «Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e imandır.» diyerek zanıîri kimi Allaha, kimi Peygamber'e irca etmişlerdir. Hadisin bazı rivâyetlerinde: «İmâmınız sizden olduğu halde Meryem'in oğlu aranıza indiği vakit acaba sizin haliniz nice olur!» denilmiş; diğer bazılarında bunun yerine: « Meryem'in oğlu aranıza inip size İmâm olduğu zaman!... buyurulmuş-tur. Bundan Hazret-i Îsâ'nın bazan namazda İmâm bazan da cemâat olacağı anlaşılır. Nitekim buna kail olanlar vardır. «İmâmınız sizden olduğu halde...» ifâdesini Kirmanı « Îsâ (aleyhisselâm) sizin aranızda, İncil'le değil Kur'ân'la hükmedecektir» şeklinde tefsir etmiş, Tîbî dahi: «Bunun mânası: Îsâ sizin dinînizde olarak size İmâm olur, demektir.» mütâleasın-da bulunmuşsa da Hazret-i . Îsâ'nın İmâm olma teklifini kabul etmeyeceğini tasrih eden rivâyet karşısında bu tefsir makbul olmamıştır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Aceb hâliniz nice olur!» buyurması o zamanki refâh-ı hâle teaccübdür. Îsâ (aleyhisselâm)’ın yeryüzüne indirilmesinin hikmeti Bâbında Aynî şunları kaydetmektedir: «Bu hususta birkaç vecih vardır: 1 - Yahûdilerin «onu öldürdük» iddialarına reddiye olmak üzere indirilecek ve Yahûdiler onu değil, o Yahûdileri öldürecektir. 2 - Îsâ (aleyhisselâm), eceli yaklaştığı için yere indirilecektir, Çünkü topraktan yaratılan bir mahluk topraktan başka bir yerde ölemez. 3 - Hazret-i Îsâ Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ümmetinin sıfatlarına gördüğü vakit bu ümmetten olmayı istemiş; Allah da duasını kabul ederek onu sağ bırakmıştır. Âhır zamanda müslümanlann umurunu yeniden tanzim etmek için yere indirilecek; ve bu hadise Deccalın çıktığı zamana tesadüf ederek Deccalı tepeleyecektir. Îsâ (aleyhisselâm)’ın nereye defnedileceği ihtilaflıdır. Bir çok hadisler onun Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına defnedileceğini bildirmektedir. Kudüsde Beyti Makdise defnedileceğini söyleyenler de vardır. |