39 - Şirkin Günahların En Çirkini Olduğunu ve Ondan Sonraki Günahların En Büyüğünü Beyan Bâbı 267- Bize Osman b. Ebi Şeybe ile İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. İshâk: Bize Cerir haber verdi dedi. Osman ise: Bize Cerir, Mansur'dan , o da Ebû Vâil'den, o da Amr b. Şurahbil' den, o da Abdulfah'dan naklen rivâyet etti, dedi, Abdullah şunları söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e — Allah ındinde en büyük günah nedir? dedim. «Seni yaratmış okluğu hâlde Allaha şirk koşmandır.» buyurdu." — Bu gerçekten pek büyük; bundan sonra nedir? dedim. «Seninle beraber yemek yiyeceğinden korkarak evlâdını öldürmendîr.» dedi. — Ondan sonra nedir? dedim. «Ondan sonra komşunun helâliyle zina etmendir.» buyurdular. 268- Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim Cerirden rivâyet ettiler. Osman: Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû VâiTflen, , o da Amr b. Şurahbil'den naklen rivâyet etti; dedi. Abdullah Şöyle dedi: Bir adam: — Yâ Resûlüllah! Allah ındinde hangi günah en büyüktür? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Seni yaratmış olduğu halde Allah'ın bir naziri bulunduğuna kail olmandır.» buyurdu. O zât: — Sonra hangisidir? diye sordu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Seninle beraber yemesinden korkarak evlâdını öldürmendir.» dedi. — Ondan sonra hangisidir? deyince: «Komşunun helâliyle zina etmendir.» Allah (azze ve celle) bunları tasdik için: "Allahın hâlis kullan o kimselerdir ki, Allah'la beraber başka bir tanrıya duâ etmezler; Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürmezler meğer ki hakla ola! Zina da etmezler. Her kim de bunları yaparsa ağır cezaya çarpar" âyet-i kerimesini indirdi. Bu iki rivâyetin bütün râvilerinin Kûf e'Ü olması garib ve lâtif bir tesadüftür. İbn Mes'ud hazretlerinin buradaki suali hakkında El-Übbi şunları söylemektedir: Amellerin en faziletlisi hususundaki suâlin vechi yukarıda geçti. Günahların en büyüğüne gelince: Bütün günahlardan sakınmayı te'min için bu suali sormamak daha muvafık olurdu... denilemez; çünkü bu suâlin vechi dahi: o günahdan daha çok korunmak için sorulmuş olmasıdır.» Nidd: misil demektir. Ahfeş'den rivâyet edildiğine göre; nidd; zıd ve benzer ma'nâlarına gelir. El-Übtai'ye göre nidd, misilden de ehass'dir. Çünkü; nidd, çağınîan muhalif misildir. Bu takdirde Allaha — haşa— muhalif olmayan misil iddiası yasak değilmiş gibi bir ma'nâ hasıl olursa da El-Übbi buna cevaben: Bu söz: «Senin Rabbın kullarına zulmeden değildir.» âyeti kabilindendir, diyor. Yani sığası mübalağalı ismi fail olsa da âyetten mubeleğa murâd edilmemiştir demek istiyor. «Seni yaratmış olduğu halde...» cümlesinden murâd, Allah ile Ona nazir sayılan şey arasındaki farkı beyân ve bu inancı takbihtir. İmâm Ebû'l-Hasen Eş'ari Allahü teâlâ'nın ehass-ı vasfı kudret olduğuna bununla istidlal etmiştir. «Seninle beraber yemesinden korkarak evlâdını öldürmendir.» cümlesindeki evlâd kaydı, katlin pek çirkin bir şey olduğunu anlatmak içindir. Çünkü; bu fiil babaların tabiatına tevdi' buyurulan şefkat ve merhamete zıddır. Binaenaleyh onu ancak canavar tabiatlı beyinsizler yapar. Bu cümle Teâlâ Hazretlerinin: "Fakirlik korkusu ile evlâdınızı öldürmeyin!" âyet-i kerimesine işarettir. Filhakika arapların en çirkin âdetlerinden biri, fakirlik ve açlık korkusu ile çocuklarını Öldürmeleri idi. Hatta büyürse, bir namussuzluk eder endişesiyle kız çocuklarını doğar doğmaz diri diri mezara gömerlerdi. Böyle diri diriye mezara gömülen kızlara mev'ûde denilir. Bu tüyler ürpertici çirkin âdet Kur'ân-ı Kerim'de: "Diri diriye mezara gömülen kıza, hangi suçundan dolayı öldürüldüğü sorulduğu vakit..." âyet-i kerimesiyle takbih olunmuştur. «Esâm»: günaha girmek ma'nasına ise de âyet-i kerimede ondan murad; günahın cezasıdır. Nitekim lügat ulemasından Halil b. Ahmed'le Sibeveyh'in, Ebû Amr Şey bani, Ferrâ' ve Ebû Aliy'il-Farisî'nin kavilleri de budur. Yunus ile Ebû Ubeyde'ye göre ise «esâm»ın mânası tecziyedir. İbn Abbâs (radıyallahü anh) ile Süddî'ye göre cezadır. Bir çok müfessirler onun cehennemde bir vâdî olduğunu söylemişlerdir. «Komşunun helâli»ndan murad: Karışıdır. Zina mutlak surette haram ye büyük günah olmakla beraber burada komşunun karısı ile diye kayıdlanması, onunla zina etmenin daha da çirkin ve büyük suç olduğunu göstermek içindir. Bir de komşunun karısını hasseten zikretmesi, ekseriyetle zina komşular arasında yapıldığındandır. Zira evlerinin bir birine yakın olması görüşüp buluşmayı kolaylaştırır. Hadis-i şerifde komşunun karısı ile yapılan zinanın büyük günah olarak gösterilmesi komşu kızı, gelini ve nikâhlısı olmayan her hangi bir komşu kadını ile zina etmenin hükümden hâriç kaldığına delâlet etmez. Çünkü buradaki «karisi» tâbiri bir kayd-ı ihtirazı değil, kayd-ı vukûîdir. Yani ekseriyetle komşu kadınları evli oldukları için bu ta'bir kullanılmıştır. Yoksa evli olsun olmasın bütün komşu kadınları hükümde müsavidirler. Fakat «komşu ta'biri bir kayd-ı ihtirazıdır. Binaenaleyh komşu kadınla yapılan zina komşu olmayanla yapılan zinadan daha çirkin ve daha büyük bir suçtur. Evet, komşu komşusundan sadakat bekler. O evde yokken komşusu onun malını ve ailesini koruyacak ona her nevi' zararın gelmesine mâni' olacak onun gözlerini ardında bırakmayacaktır. Zira komşuya ikram ve ihsanda bulunmak hem Allahu Zü'l-celâl'in hem de Resûl-i zişân'ın emirleridir. Bu cihet nazar-ı i'tibara bara alınarak bir de komşunun karısı ile zina meselesi düşünülürse; onun ne derece çirkin bir fiil ve büyük bir günah olduğu kendiliğinden meydana çıkar. Bundan dolayıdır ki Hazret-i: Mikdâd (radıyallahü anh)'ın rivâyet ettiği bir hadisde: «Bir kimsenin on tane kadınla zina etmesi, komşusunun karısı ile zina etmesinden daha ehvendir.» buyurulmuştur. Araplar komşunun harim-i ismetini korumakla öğünürlerdi. Bu babda Arap Şairi Antere'den ve daha başkalarından şiirle nakledilmiştir. |