38 - Allahü teâlâya İmanın, Amellesin En Faziletlisi Olduğunu Beyan Bâbı 258- Bize Mansur,b. Ebî Müzâhim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbrahim b. Sard rivâyet etti. H. Bana Muhammed b. Ca'fer b. Ziyad da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbrahim yani İbn Sa'd, İbn Şihâb'dan, o da Said b. el-Müseyyeb'den o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Ebû Hüreyre şunları söylemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e amellerin hangisinin daha faziletli olduğu soruldu. «Allaha imandır.» buyurdular. Soran zat: Sonra nedir? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allah yolunda cihaddır.» buyurdular. Soran: Ondan sonra nedir? dedi. Resûlüllah «Hacc-ı mebrurdur.» buyurdular. Muhammed b. Ca'fer'in rivâyetinde ise: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Allaha ve Resûlüne İmandır.» buyurdu; denilmektedir , 259- Bana bu hadisi Muhammed b. Râfi' ile Abd. b. Humeyd de Abdurrâzzâk'dan rivâyet ettiler. (Dedi ki): Bize Ma’mer, Zühri’den bu isnâdla bu hadisin mislini haber verdi. 260- Bana Ebû'r-Rabi'ez-Zehrâni rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammâd b. Zeyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişâm b. Urve rivâyet eyledi, H. Bize Halef b. Hişâm dahi rivâyet etti. Bu lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Hammâd b. Zeyd Hişâm b. Urve'den o da babasından, o da Ebû Murâvihu’l-Leysî'den, o da Ebû Zerr'den naklen rivâyet etti. Ebû Zerr şöyle emiş: — Ya Resûlüllah, amellerin hangisi daha faziletlidir? dedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allaha îmanla Onun yolunda cihâddır.» buyurdu. Köle ve câriyelerin hangisi (ni âzad etmek) daha faziletlidir? dedim. «Sahiplerince en nefis sayılanlar ile fiyatı en yüksek olanlarıdır.» buyurdu. Ya (bunu) yapamazsam? dedim. «Yapan bir kimseye yardım edersin, yahud yapamayan namına sen yaparsın.» buyurdu. Ben: — Ya Resûlallah! Bu işin bir kısmını yapmakdan âciz kalırsam ne buyurursun? dedim. «Şerrini insanlardan men' edersin; zira bu, senden sana bir sadakadır.» uyurdular. 261- Bize Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Abd «bize haber verdi» sığasını kullandı. İbn Râü' ise: Bize Abdurrazzâk rivâyet etti, dedi. (Abdurrazzâk Dedi ki): Bize Ma'mer Zühri'den, o da Utvetü'bnü'z-Zübeyr'in âzadlısı Habıb'den, o da Urvetü'bnü'z-Zübeyr'den, o da Ebû Murâ\'ih'den, o da Ebû Zerrden, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadisin mislini haber verdi. Şu kadar var ki o: (burada sânı'lâfzını ma'rife yaparak) «şu halde ya yapana yardım edersin yahud yapamayan namına sen yaparsın» dedi. 262- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Aliy b. Müshir, Şeybâni'den, o da el-Velid b. el-Ayzar'dan o da Sa'd b. İyâs Ebû Amr Şeybânî'den, o da Abdullah b. Mes’uddan naklen rivâyet etti. İbn Mes'ud Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, amelin hangisi daha faziletlidir diye sordum. «Vaktinde (kılınan) namazdır.» buyurdu. — Ondan sonra hangisidir? dedim. «Anneye babaya itaattir.» dedi. — Sonra hangisidir? dedim. «Allah yolunda cihâddır.» buyurdular. Daha fazlasını sormayı ancak ona acıdığım kin bıraktım. 263- Bize Muhammed b. Ebî Ömer el-Mekki rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mervân el-Fezân rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Ya'fur, cl-Velid b. el-Ayzâr'dan, o da Ebû Amr Şeybânî'den, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: — «Ya Nebiyyaîlah, amellerin hangisi cennete daha yakındır? dedim» Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Namazları vaktinde kılmakdır.» buyurdu. — (Bundan sonra) nedir ya' Nebiyyallâh? dedim. «Anneye babaya itaattir.» dedi. — (Sonra) nedir yâ Nebiyyallâh? dedim. «Allah yolunda cihaddır.» buyurdular. 264- Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anbari rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, El-Velid b. el-Ayzâr'dan rivâyet etti ki, el-Velid, Ebû Amr Eş-Şeybânîden dinlemiş. Ebû Amr: Bana şu evin sahibi rivâyet etti; (diyerek Abdullahın hanesine işaret etmiş') Abdullah Şöyle dedi: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e amellerin hangisi Allaha daha makbuldür? diye sordum. «Vaktinde (kılınan) namazdır.» dedi. — Ondan sonra hangisidir? dedim. «Anne babaya itaattir.» buyurdu. — Sonra hangisidir? dedim. «Allah yolunda cihaddır.» buyurdular. Abdullah Dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunları bana anlattı. Daha fazlasını sorsa idim mutlaka söylerdi.» 265- Bize Muhammed b. Beşşâr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet eyledi. (Dedi ki): Bize Şu'be bu isnadla bu hadisin mislini rivâyet etti; ve «Abdullahın evine işaret etti amma onun adını bize söylemedi.» cümlesini ziyade eyledi. 266- Bize Osman b. Ebû Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerir, el-Hasen b. Ubeydillâh'dan, o da Ebû Amr eş-Şeybânî'den, o da Ab-dullah'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen onun: «Amellerin -yahud amelin- en faziletlisi, vaktinde kılınan namazla babaya itaattir.» buyurduğunu rivâyet eyledi. Bu Bâbın hadisleri Ebû Hüreyre, Ebû Zerr-i Gıfarî ve İbn Mes'ud (Radıyallahu Anhunif hazerâtından rivâyet olunmuştur. Birinci hadisde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e suali soran zât Ebû Zerr (radıyallahü anh)’dir. Sormakdan maksadı da o ameli yapmaktır. Nitekim bütün Ashâb-ı kirâmın âdetleri, hayırlı bir iş gördükleri vakit hemen onu yapmak idi. Buradaki hadislerde hacc-ı mebrur, birr-i vâlideyn gibi tabirler göze çarpmaktadır. Hacc-ı mebrur: Bazılarına göre içine günah karışmayan haccdır; Bazı ulemaya göre ise; hacc-ı mebrur: makbul hacc demektir. Zira mebrur kelimesi me'cur ma'nasına gelir. Bu kelimenin aslı birr olup iyilik ve güzel iş demektir. Birr-i vâlideyn ta'biri de bundan alınmıştır. Kâdi Iyâz'a göre mebrur. Sâdık ve sırf Allah için mânasına gedebilir. Nevevî diyor ki: «Mebruru makbul ma'nasına almak müşkil sayılabilir. Çünkü bir amelin kabul edilip edilmediği bilinmez. Bunun cevabı şudur: bir ibâdeti yaptıkdan sonra o kimsenin hayrının artması o ibâdetin kabulüne alâmettir; denilmiştir. Birr-i Vâlideyn: ana ve babaya itaat ve iyilik etmekdir. Hatta onların dostlarına iyilik ve ikramda bulunmak dahi bu hükme dâhildir. İkinci hadisde peçen «sâni'» tabiri bazı rivâyetlerde «zayi'» şeklinde zaptedilmiştir. Ma'na i'tibariyle bu da doğru ise de; burada kelimenin sahih rivâyeti «sâni'» dir. Sânı': san'at sahibi, iş adamı demek olduğuna göre onun mukaabilinde san'atçı olmayan ma'nasına gelen «ahrâk»în zikredilmesi de bunu gösterir. Kelimeyi Hişam’ın tashif ederek «zayi1» okuduğu rivâyet olunur. Bâbımız hadislerinin ma'nalarına gelince: Görülüyor ki; Hazret-i . Ebû Hüreyre hadisinde âmellerin en faziletlisi Allaha imân ondan sonra cihad. sonra haccdır. Ebû Zerr (radıyallahü anh) hadisinde en faziletli amel imân ondan sonra cihaddır. İbn Mes'ud (radıyallahü anh) hadisinde ise amellerin en faziletlisi namaz, ondan sonra anne ve babaya itaat, ondan sonra cihad gelmektedir. «Tefadulü'l-İslâm» Bâbında geçen Abdullah b. Amr hadisinde: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e İslâmın hangi ameli daha hayırlıdır? diye sorulduğunu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in buna cevaben: «Yemeği yedirir; selâmı tanıdığın ve tanımadığın herkese verirsin...»buyurduğunu; ve yine ayni bâbdaki Ebû Mûsa hadisinde: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e müslümanların hangisi daha hayırlıdır? diye soruldukda Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Müslümanların en hayırlısı elinden ve dilinden müsi umanlar sn esen kaldığı kimsedir.» şeklinde cevap verdiğini görmüştük, Bunların emsali çok-^un jj^l böyle olunca mezkûr hadislerin aralarını bulmak da bir hayli müskil olmuş; bu bâbda ulema ihtilâf etmişlerdir. Ezcümle Şâfiiyye ulemasından Ebû Abdillâh El-Huleymi, üstadı Ebû Bekir el-Kaffâl eş-Şâşî'nin bu hadislerin aralarım iki vecihle bulduğunu söylemiştir. Birinci veçhe göre: Bu muhtelif cevaplar muhtelif hâl ve şahıslara göre verilmiştir. Zira bazen: eşyanın en hayırlısı denilir. Ama bundan o eşyanın bütün vecihlerden hayırlı olduğu kasdedilmez. Maksad bazı hallerde en hayırlı olduğunu anlatmaktır. Kaffâl bu hususda bir çok haberlerle ve bilhassa İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyet edilen bir hadisle istişhad etmiştir. Mezkûr hadisde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Haccetmemin bir kimse İçin bir hacc kırk gazadan daha faziletlidir. Amma hacc etmiş olan bir kimse İçin bir gaza kırk haccdan daha faziletlidir.» buyurmuş. İkinci veçhe göre: Hadislerin ibarelerinden edatı hazf edilmiştir. Fakat niyette mevcuddur. Binaenaleyh, amellerin en hayırlısı filân şeydir; sözünden murad: o şey amellerin en hayırlılarından biridir demektir. Nitekim: «falan kimse insanların en akıllısıdır.» derler. Bundan maksad: akıllılarından biridir; demektir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «sizin en hayırlınız ailesi için en hayırlı olanınızdır.» hadis-i şerifi de bu ma'nayadır. Çünkü bir insanın ailesine hayırlı olması, mutlak surette bütün insanların en hayırlısı olmasını icabetmez. Bu ikinci veehe göre imân bütün amellerin efdalidir. Çünkü sıfatın şerefi müteallakının şerefine bağlıdır. İmanın rnüteallakı ise; Allah ve Resûlüdür. Fakat diğer faziletli ameller birbirlerine müsavidirler. Bunların birbirinden üstün olması delillerile anlaşılır. Mezkûr ameller şahıslara ve hâllere göre değişirler. Vâkıâ bu ameller bâzı rivâyetlerde birbirleri üzerine « f » edatile atfedilmişlerdir. «Ondan sonra» ma'nasına gelen bu edat tertib ifade ederse de buradaki tertib yalnız zikirde yani sözdedir. Nitekim Teâlâ hazretlerinin: «Bu sarp yokuşun ne olduğunu bildin mi? Esir olanîbir başı çözmekdir. Yahud ümûrnî bir açlık gününde yakınlığı olan bir yetime veya toprak döşenen bir fakire yemek yedirmektir. Sonra imân edenlerden olmadı » âyet-i kerîmesi ve emsalindeki atıflar da bu kabildendir. Hadislerin aralarını bulmak için Kâdi Iyâz dahi iki vecih göstermiştir. Bunlardan biri Kaffâl'in dediği gibi muhtelif cevapların muhtelif hallere göre olmasıdır. İkincisine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cihâdı haccın üzerine geçirmesi, sual İslâmiyetin ilk zamanlarına tesadüf ettiğindendir. Zira o günler harb darb günleri idi. Müslim sarihlerinden Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail et-Temîmî bu ikinci vecihle birlikde ayrı bir vecih olmak üzere (sümme) edatının tertib ifâde etmediğini söylemişse de; bu kavil Usul-i Fıkıh ulemasile lisan âlimlerince şâzz sayılmıştır. Temimi şöyle diyor; «Sahih olan şudur ki, cihadın efdal olması umumî ve mecburî seferberlik zamanına hamledilir. Çünkü o zaman cihâd herkese farz olur. Hal böyle olunca da cihâd ön plâna alınmaya ve Leşvika daha lâyık olur. Zira cihadda müslümanların âmme maslahatı vardır. Hem böyle zamanlarda cihad aletta'yin farzıayn olur. Hacc öyle değildir.» Muhammed b. Ca'fer'in rivâyetinde amellerin en faziletlisi sorulunca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Allah ve Resûlüne imandır.» buyurmasını Nevevî imana amel denileceğine sarih delil saymaktadır. Nevevî diyor ki: «Bundan murad —Allahu a'lem — kendisile İslâm dinine girilen imandır, ki o da kalb ile tasdik ve iki şehâdeti getirmekle olur. Tasdik kalbin, ikrar da dilin amelidir. Burada oruç, namaz, hacc, cihad ve saire gibi azanın amelleri imanda dâhil değildirler. Zira bunlar cihadla hacem kısımlarından sayılmışlardır. Bir de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buradaki suâle: «Allah ve Resûlüne imandır.» cevabını vermiştir ki, ameller hakkında böyle denilemez. Amma bu mezkûr amellere imân denilmesine mâni’ değildir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in köle ve cariyeler hakkında: «Sahiplerince en nefis sayılanlar ile fiyatı en yüksek olanlarıdır.» buyurmasını Nevevî şöyle izah ediyor: «Allahu a'-lem bundan murad: bir kişi âzâd etmek istemesidir. Fakat azâd edecek kimsenin bin lira parası olur da bununla ya iki kıymetsiz köle veya câriye yahud bir tane kıymetli ve pahalısını almak isterse iki tane kıymetsizi alması efdaîdır. Bu mesele kurbana benzemez. Çünkü Kurbanda semiz bir koyun kesmek iki tane zaiftan evlâdır. Bizim ashabımızdan Bağavî rahimehullah «et-Tehzib» nâm eserinde bu iki meseleyi benim zikrettiğim gibi anlattıkdan sonra şöyle deditir: Şafiî (rahimehüllah) kurban hakkında: Kıymetin çok, adedin az olması bence adedin çok, kıymetin az olmasından daha iyidir. Köle azadında ise adedin çok, kıymetin az olması bence kıymetin çok, adedin az olmasından daha makbuldür. Çünkü kurbandan maksad ettir. Semiz hayvanın eti ise hem daha çok, hem daha nefisdir. Köle azadından maksad: o şahsın hâlini mükemmelleştirmek ve onu kölelik mezelletinden kurtarmaktır. Bir cemaatı kurtarmak ise bir kişiyi kurtarmakdan evlâdır, demiştir. |