37 – Namazı Terk Edene Kafir Adı Verilebileceğini Beyan Bâbı 254- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Ebû Muâvîyc, A'meş'den, o la Ebû Salih' den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Âdemoğlu secde ayetini okuyup secde ederse, şeytan ağlıyarak uzaklaşır; ve der ki: Vay haline — Ebû Küreybin rivâyetinde vay halime şeklindedir — Âdemoğlu secde etmeye me'mur oldu ve hemen secde etti. Binaenaleyh cennet onundur. Ben de secde ile emrolundum; ama ben secdeden imtina' ettim. Bu sebeble cehennem de benimdir.» 255- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki' rivâyet eyledi. (Dedi ki): Bize A'meş bu isnadla bu hadisin mislini rivâyet etti. Ancak o (Ben secdeden imtina’ ettim cümlesinin yerine); «Ben isyan ettim. Bu sebeble cehennem de benimdir.» dedi. Bu hadisi Müslimden maada Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce ve İbn Hibbân da rivâyet etmişlerdir. Nevevî'nin beyânına göre; Müslim'in bu hadisle bundan sonrakini burada zikretmesi bâzı fiillerin terki hakikaten, bazılarının terki de ismen küfür olduğunu göstermek içindir. Burada şeytandan muradın İblis olduğu anlaşılıyor. Zira: «ben isyan ettim...» diyor. Secde emrine isyan ederek kâfir olan, İblistir. Nitekim Teâlâ Hazretleri bu bâbda: «Hani Meleklere: Âdem'e secde edin demiştik de melekler derhal secde etmişler, yalnız İblis imtina' etmiş; büyüklenmişti. O zâten kâfirlerdendi...» buyurmuştur. Cumhûr-u müfessirine göre; buradaki küfürden murâd iblisin ilm-i ilahideki küfrüdür. Bazıları: «secde etmediği için kâfir oldu.» demişlerdir. Şeytanın ağlaması pişmanlığından değil hasedindendir. Çünkü, Âdem oğlu onun cehennemlik olmasına sebeb olan şeyle cennete girmektedir. El-Übbî' ve göre; İblisin ağlamasından murâd hakikat olabilir ve bu mümteni' değildir; zira İblis cisimdir. «Vay haline» ma'nasina gelen «yâ veylehu» sözü konuşmanın âdâbındandır. Başkasından, kötü bir şey hikâye ederken mütekellim zamiri kullanmak icâb ederse kötülük kendine izafe edilmesin diye zamiri değiştirmek âdet olmuştur, Sücûd: meyletmek; alnını yere koymak, huzü' ve boyan bükmek ma’nâlanna gelir. Ancak meleklerin Hazret-i Âdem'e secde etmesi namaz secdesi gibi alınlarını yere koymakla değil tehiyye ve selâmlama secdesi idi. Bu secde eğilerek yapılmıştı. Ulemâdan bâzılarına göre; tehiyye secdesi mubahtır. Hanefîler secde-i tilâvetin vâcib olduğuna bu hadisle istidlal etmişlerdir. Diğer mezheplere göre secde-i tilâvet sünnettir. 256- Bize Yahya b. Yahya et-Temîmi ile Osman b. Ebî Şeybe ikisi de Cerir' den rivâyet ettiler. Yahya dedi ki: Bize Cerîr, A'meş’den o da Ebû Sûfyan' dan naklen haber verdi. Dedi ki: Câbîri şöyle derken işittim: Nebiy (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: «Gerçekden kişi ile şirk ve küfrün arasında (yalnız) namazı terk etmek vardır.» buyururken işittim. 257- Bize Ebû Gassan el-Mismaî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Dahhâk b. Mahled, İbn Cüreyc'den naklen rivâyet etti. Dedi ki: Bana Ebû-s'Zübeyr haber verdi ki, Cabir b. Abdillahı, şöyle derken işitmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Kişi ile şirk ve küfrün arasında (yalnız) namazı terk etmek vardır.» buyururken işittim. Müslim'in bütün esas nüshalarında küfür kelimesi şirkin üzerine (vav) ile atfediîmiştir; ve ikisi de Allah'a küfretmek ma'nasında kullanılmıştır. Fakat Ebû Avâne el-Esferâînî ile Ebû Nuaym el-Isbâhânî'nin rivâyetlerinde ayni kelimeler birbiri üzerine, yahud ma'nasına gelen (ev) ile atfolunmuşlardır. Bu takdirde ma'naları da değişiktir. Ve şirk: Allahı i'tiraf etmekle beraber putlara ve sair mahlukaata tapanlara itlak olunur; küfür ise, ondan daha umumi bir ma'nada kullanılmış olur. Filhakika mezkûr kelimelerin bu tarzda kullanıldıkları da vardır. «Kişi ile şirk arasında namazı terk etmek vardır» hadisinin manâsı: «Bir müslünıam küfürden meneden şey, namaz kılmasıdır; namazı bıraktı mı artık o kimse ile şirk arasında mâni' kalmaz; küfre girer.» demektir. Gerçekten namazı terk eden kimse onun farz olduğunu inkâr ediyorsa; bütün ulemanın icmaı ile dinden çıkar. Yalnız yeni müslüman olup da henüz namazın farz olduğunu Öğrenecek kadar bir zaman rnüslümanlar arasında bulunamayan ma'zur sayılır. Farz olduğunu i'tikad etmekle beraber tenbelliğinden kılmıyorsa mesele ulemâ arasında ihtilaflıdır. İmâm Mâlik ile Şafiî ve diğer bir çok ulemâya göre kâfir değil fâsık olur; ve tövbekar olması istenir. Şayet tevbe etmezse hadd-i şer'isi tatbik edilir ki, bu da kılıçla öldürülmektir. Selef den bir cemaata göre; namazı terk eden alelıtlak kâfir olur. Bu kavil Hazret-i Alî (radıyallahü anh)'dan rivâyet edilmiştir İmâm Ahmed b. Hanbel'den gelen iki rivâyetten biri bu olduğu gibi Abdullah b. el-Mübarek ile İshâk b. Râhuye'nin ve diğer bazı zevatın mezhebi de budur. İmâm-ı A'zam ile Küfe'îi âlimlere ve Şâfiiler-den Müzenî'ye göre kâfir olmaz. Cezası da ölüm değil ta'zir ve namaz kılıncaya kadar hapisdir. Namaz kılmayanın küfrüne hükmedenler bu hadisin zâhiri ile ve bu meseleyi kelime-i tevhide kıyasla istidlal ederler. Öldürülmez diyenlerin delili: «Bir müslümanın kanı ancak üç şeyden birile helâl olur...» hadisidir. Mezkûr hadisde namaz zikredilmemiştir. Cumhûr-u ulema namaz kılmayanın dindeki çıkmadığına: «Şüphesiz ki Allah kendisine şirk koşulmasıni affetmez. Amma bundan aşağısını dilediğine afveder...» âyet-i kerimesi ve «Allahdan başka ilâh yoktur diyen cennete girecektir...» hadis-i şerifile istidlal etmişlerdir. Katli lâzım geldiğine delilleri, Teâlâ Hazretlerinin: «Eğer tevbe ederler de namazı kılarlar; zekâtı da verirlerse onları serbest bırakın.» âyet-i kerîmesile: «İnsanlarla tâ Allahdan başka ilâh yoktur diyerek namazı kılıncaya, zekâtı verinceye kadar mukaateleye me'mur oldum...» hadisidir. Cumhûr: «Kul ile küfrün arasında (sadece) namazı terk etmek vardır.» diyen bu hadisi muhtelif şekillerde te'yil etmiş, ezcümle: 1 - Bundan murad: namazı terk eden kâfir gibi cezalandırılmayı hak etmiştir ki, bu ceza katildir; 2 - Hadis, namazı terketmeyi helâl i'tikad eden hakkındadır; 3 - Namaz kılmamak kendisini küfre götürür; 4 - Namaz kılmayanın yaptığı bu iş kâfirlerin işidir; demişlerdir. Namazdan maada zekât, oruç, hacc, abdest ve gusuî gibi farzlardan birini terk eden hakkında ihtilâf vardır. İmâm Malik’e göre; bir kimse «abdest almam; oruç tutmam...» dese kendisinden tevbekâr olması istenir; şayed tevbe etmezse öldürülür. «Zekât vermem» derse elinden zorla alınır. Vermezse mukaatele edilir. Fakat: «haccetmem.» derse buna mecbur edilmez; çünkü hacem samanı geniştir, İbn Habib ise: Bir kimse: bert abdest almam; yıkanmam; oruç tutmam; dese yahud zekâtla haccı terk etse kâfir olur.» demiştir ki, selefden bir cemâatin kavli de budur. Sair ulemâya göre; ibâdetin farzıyetini inkâr etmedikçe küfretmiş olmaz. Zira bu babda ashâb-ı kirâmın icmâı vardır. |