Geri

   

 

 

 

İleri

 

25- Talâkta Ve Diğer Şer'î İşlerde Anlatıcı İşaretin Hükmü Bâbı

Ve İbn Ömer şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah gözyaşı ile (iç üzüntüsü ile) insanı azâb etmez -ve eliyle dilini işaret etti. de- İşte bunun yüzünden azâb eder" buyurdu.

Ka'b ibn Mâlik de: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Abdullah ibn Ebî Hadred el-Eslemî üzerindeki alacağının yarısını al!" der gibi, eliyle işaret etti., demiştir.

Esma bintu Ebî Bekr de şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Güneş tutulması zamanında kusûf namazı kıldı. Ben, Aişe namaz kılarken yanına gittim de: Bu insanlara ne oluyor? dedim. (Güneş tutulması meydana geldiğini anlatmak için) başı ile Güneş'i işaret etti. Ben: Bu bir âyet mi? diye sordum. Aişe cevaben başı ile "Evet" diye işaret etti.

Enes ibn Mâlik de:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle Ebû Bekr'in namazda öne geçmesini işaret etti., demiştir. İbn Abbâs da: Haccda taşları atmadan, kurbân kesmeden sorulunca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle (Öne geçirme, sonraya bırakma hususunda) günâh yoktur diye işaret etti., demiştir.

Ebû Katâde de şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ihrâmlıya hitaben avlanmış av hakkında:

"Sizden (Ebû Katâde'ye bu yaban eşeğini avlamasını) emredip onun üzerine sevkeden yahut bu hayvanı işaret edip gösteren bir kimse var mıdır?" diye sordu. İhrâmlılar:

— Hayır yoktur! diye cevâb verdiler. Peygamber:

"Öyleyse bu av etinden kalanını yiyiniz!” buyurdu.

5349  Bize İbrâhîm ibn Tahmân, Hâlid el-Hazzâ'dan; o da İkrime'den tahdîs etti. ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devesine binmiş olarak tavaf etti. ve el-Haceru'l-Esved'in bulunduğu köşeye her gelişinde, elindeki (mıhcen denilen çengelli) deynekle ona istilâm için işaret etti. ve tekbîr getirdi... demiştir.

5350- Ve Zeyneb ibnetu Cahş (radıyallahü anh) da şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

"Lâ ilahe ille'llâh, vukû'u yaklaşan bir şerrden vay Arab'ın hâline! Bu gün Ye'cûc ve Me'cûc'un seddinden şunun ve şunun gibi bir delik açıldı!" buyurdu. da (baş parmağıyle onu ta'kîb eden şehâdet parmağını) halka şeklinde bağladı.

5351 Bize Seleme ibn Alkame, Muhammed ibn Sîrîn'den tahdîs etti. ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû'l-Kaasım (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Cumuada öyle bir saat vardır ki, bir müslümân kul namazda bulunup ve o saate rast getirip Yüce Allah'tan bir hayır isterse, muhakkak Allah ona dilediğini verir" buyurdu. ve o saatin kısa olduğunu anlatmak için eli ile ve baş parmağını orta ve adsız parmaklarının ortasına (yani iç tarafına) koyarak İşaret etti.

Bizler:

Peygamber bu işaretle onun süresini azaltıyor, dedik. Buhârî bundan sonra Abdulazîz el-Uveysî şöyle dedi. diyerek, gelecek hadîsin isnadına başladı.

5352 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir Yahûdî, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir cariyeye saldırdı da üzerinde bulunan zînet eşyalarını aldı, başını da ezdi. Ailesi o cariyeyi Rasûlüllah'a getirdiler. Câriye hayâtının son nefeslerinde idi, dili de tutulmuş hâldeydi.

Bu hâlde Rasûlüllah ona, kendisini öldürenden başka bir kimse için:

— "Seni Fulân mı öldürdü?" diye sordu. Câriye başıyle "Hayır!" işareti yaptı.

Rasûlüllah yine onu öldürenden başka bir diğer kimse için de sordu. Câriye yine başıyla "Hayır!" işareti yaptı. Rasûlüllah bu defa onun kaatili için:

— "Seni Fulân kimse mi öldürdü?" diye sordu. Bu sefer kadın yine başıyle "Evet!" işareti yaptı.

Bunun üzerine Rasûlüllah emretti de o Yahudi'nin başı iki taş arasında ezildi.

5353 Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den eliyle doğu tarafına işaret ederek "Fitne işte şuradadır" buyururken işittim, demiştir.

5354 Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz bir seferde Rasûlüllah'ın beraberinde idik. Güneş battığı zaman bir kimseye:

— "Haydi bineğinden in de bana sevîk bulamacı yap!" buyurdu.

O zât:

— Yâ Rasûlallah! Akşama girseydin! dedi. Sonra Rasûlüllah yine:

— "în de bana sevîk karıştır!" buyurdu. O zât yine:

— Yâ Rasûlallah! Akşama girseydin, çünkü üzerinde gündüz aydınlığı vardır! dedi.,

Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Haydi in de bana sevîk karıştır!" buyurdu.

Bunun üzerine o zât devesinden indi de üçüncü emirde Rasûlüllah için sevîk karıştırdı, Rasûlüllah da onu içti. Bundan sonra Rasûlüllah eliyle doğu tarafına işaret etti. de:

— "Gecenin işte bu taraftan belirip gelmekte olduğunu gördüğünüzde oruçlu orucunu bozar" buyurdu.

5355 Bize Yezîd ibn Zuray', Süleyman et-Teymî'den; o da Ebû Usmân'dan tahdîs etti. ki, Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "Sakın sizden hiçbir kimseyi Bilâl'ın nidası -yahut Ezânı- sahûr yemeğinden men'etmesin. Çünkü o ancak kaaim olanınız, yani çalışanınızın geri dönmesi için nida eder -yahut Ezan okur- O kimsenin sanki sabahı yahut fecri sâdıkı kasdederek, sabah yahut fecr olmuş demesi olmaz".

Râvî Yezîd ibn Zuray' yalancı fecri işaret için iki elini yukarı kaldırdı, sonra da sâdık fecri işaret için, onlardan birini diğeri üzerine uzatmıştır.

5356- Ve el-Leys şöyle dedi: Bana Ca'fer ibnu Rabîa, Abdurrahmân ibn Hürmüz'den tahdîs etti. O: Ben Ebû Hureyre'den işittim ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

— "Cimri ile infâk eden cömerdin meseli, şu iki kişinin meseli gibidir: Bunların üzerlerinde iki memelerinden köprücük kemiklerine kadar demirden cübbeleri vardır. Cömerd olan infâk eder etmez o demir zırh, onun derisi üzerinde tâ ayak parmaklarını örtünceye ve izlerini silinceye kadar uzar. Cimriye gelince, o her harcama yapmak istedikçe, zırhın herbir halkası kendi yerine yapışıp sıkışır. Artık o cimri, sıkan zırhı genişletmeye çalışır, fakat zırh genişlemez".

Bunu söylerken parmağı ile boğazını işaret ediyordu.