Geri

   

 

 

 

İleri

 

3- Kur'ân'ın Sahîfeler İçinde Toplanması Bâbı

5037 Zeyd ibn Sabit şöyle demiştir: Ebû Bekr Yemâme'de şehîd olanların ölümünü müteâkib haber yollayıp beni çağırdı. Yanında Omer ibn Hattâb da bulunuyordu. Ebû Bekr bana şu sözleri söyledi: Omer bana geldi ve:

— Yemâme gününün şiddetli harbinde Kur'ân hafızlarından birçoğu şehîd oldu. Ben diğer harb sahalarında da harbin şiddetli olup Kur'ân hafızlarının şehîd edilmelerinden, bu sebeble de Kur'ân'dan büyükçe bir kısmın zayi' olup gitmesinden endîşe ediyorum. Binâenaleyh ben senin, Kur'ân'ın kitâb hâlinde toplanmasını emretmeni düşünüyorum, dedi.

Ben Omer'e:

Rasûlüllah'ın yapmadığı bir işi nasıl yaparsın? Dedim. Omer:

— Vallahi bu hayırdır, dedi ve bana müracaatta devam etti. Nihayet Allah benim göğsümü bu işi için açtı ve ben de Omer'in düşündüğü bu işte onun gibi düşündüm.

Zeyd dedi ki: Bu sözlerden sonra Ebû Bekr, bana hitaben şunları söyledi:

— Sen genç ve akıllı bir erkeksin, biz seni hiçbir kusurla ittihâm etmiyoruz. Sen Rasûlüllah için vahyi yazıyordun. Binâenaleyh sen Kur'ân'ı tetebbu' et ve onu bir araya topla!

Zeyd buna karşı: Vallahi eğer bana dağlardan bir dağın nakledilmesini teklîf etmiş olsalardı, o iş benim üzerime, bana emrettiği bu Kur'ân'ı toplama işinden daha ağır olmazdı, dedi.

Zeyd dedi ki: Ben:

— Sizler, Rasûlüllah'ın yapmadığı bir işi nasıl yapıyorsunuz? Dedim.

Ebû Bekr:

— Allah'a yemîn ederim ki, bu hayırlı bir iştir, dedi.

Ve Ebû Bekr bana müracaatta devam etti. Nihayet Allah, Ebû Bekr'le Omer'in akıllarını yatırdığı ve göğüslerini ferahlandırdığı bu işe, benim de aklımı açtı ve gönlümü ferahlandırdı. Bunun üzerine ben de Kur'ân'ın ardına düşüp gereği gibi araştırdım ve onu yazılı bulunduğu hurma dallarından, ince taş levhalardan ve hafızların ezberlerinden topladım. Nihayet et-Tevbe Sûresi'nin sonunu Ebû Huzeyme el-Ensârî'nin yanında buldum. O âyeti ondan başka kimsenin yanında bulmadım. Bu âyet, "Le kad câekum rasûlun min enfusi-kum azîzun aleyhi mâ anutum.,." sözlerinden Berâe Sûresi'nin sonuna kadar devam eden âyetti

Neticede toplanan bu sahîfeler, tâ Allah kendisini vefat ettirinceye kadar Ebû Bekr'in yanında bulundu. Sonra hayâtı müddetince Omer'in yanında kaldı. Bundan sonra Omer'in kızı Hafsa'nın yanında kaldı

5038 İbn Şihâb şöyle tahdîs etti: Ona da Enes ibn Mâlik şöyle tahdîs etmiştir: Ermenistan fethinde Suriyeliler'le, Azrebîcân fethinde de Iraklılar'la birlikte harb eden Huzeyfetu'bnu'l-Yemân, bunların Kur'ân'ı çeşitli şekillerde okumalarının kendisine verdiği endîşe üzerine Usmân'ın yanına geldi ve ona:

— Ey Mü'minlerin Emîri, sen, Kur'ân'ı okumakta Yahûdîler'le Hrıstiyanlar'ın kendi kitâblarını okumakta uğradıkları ayrılığa benzer bir ihtilâfa düşmeden evvel bu ümmete yetiş, bu işin icâbına bak, dedi.

Bunun üzerine Usmân, Hafsa'ya haber gönderip:

— Bize Kur'ân'ın yazılı olduğu sahîfeleri gönder de, biz sûreleri Mushaflara nakledelim, sonra da o sahîfeleri tekrar sana iade edelim, dedi.

Bunun üzerine Hafsa muhafaza ettiği Kur'ân'ı Usmân'a gönderdi. Usmân da Zeyd ibn Sabit, Abdullah ibnu'z-Zubeyr, Saîd ibnu'l-Âs ve Abdurrahmân ibnu'l-Hâris ibn Hişâm'dan kurulu istinsah hey'etine emir verdi. Onlar da bu asıl nüshadaki sûreleri Mushaflara istinsah edip naklettiler. Usmân bu istinsah işinin başında, Zeyd'in Medîneli olması yüzünden Kureyşli olan üç kişiye hitaben:

— Sizler Zeyd ibn Sabit ile Kur'ân'dan herhangi birşeyde ihtilâf ettiğiniz zaman, Kur'ân'ı Kureyş lisânı ile yazınız. Çünkü Kur'ân, Kureyş lisânı ile nazil olmuştur, dedi

Onlar da işte böyle yaptılar, nihayet sahîfeleri Mushaflara istinsah edip naklettikleri zaman, Usmân asıl sahîfeleri tekrar Hafsa'ya iade etti.

Hey'et ferdlerinin istinsah ettikleri Mushaflar'dan birer Mushaf'ı da her tarafa gönderdi. Bu gönderdiği (resmî) Mushaflar'ın dışında kalan ve içinde Kur'ân yazılı bulunan her sahîfenin yahut mushafın da yakılmasını emretti

5039- İbn Şihâb şöyle dedi: Bana Zeyd ibn Sâbit'in oğlu Harîce haber verdi: O, Babası Zeyd ibn Sâbit'ten şöyle dediğini işitmiştir: Mushaf'ı istinsah ettiğimiz sırada ben el-Ahzâb Sûresi'nden bir âyeti kaybettim. Halbuki ben Rasûlüllah'ın o âyeti okumakta olduğunu işitir dururdum. (Böyle iken ben o âyeti yazılı olarak bulamamıştım.) O âyeti şiddetle araştırdık. Nihayet onu Huzeymetu'bnu Sabit el-Ensârî’nin yanında (yazılı) bulduk. En sonu onu da (hey'etin kararıyle) Mushaf'taki kendi sûresine kattık. O âyet şudur:

"Mü 'minlerin içinde Allah 'a verdikleri sözde sadâkat gösteren nice erler var. İşte onlardan kimi adadığını ödedi, kimi de (bunu) bekliyor. Onlar hiçbir suretle (ahidlerini) değiştirmediler" (el-Ahzâb. 23)