Geri

   

 

 

 

İleri

 

90- el-Beled Sûresi

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

"Şu beldeye yemîn ederim, sen bu beldeye halâl iken, babaya da, doğana da (yemîn ederim) ki, biz insanı hakikat meşakkat içinde yarattık" (Âyet: 1-4).

Mucâhid şöyle demiştir: Yemîn edilen bu beled, Mekke'dir; orada insanlar üzerine günâh olan şey, sana günâh değildir.

"Vâlid' (yani baba) Âdem,

"Ve mâ velede", onun zürriyetidir

"O, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? O 'Yığın yığın mal telef ettim' der, O kendisini hiçbir gören olmadığını mı sanıyor? Biz ona vermedik mi iki göz, bir dil, iki dudak? Biz ona iki de yol gösterdik''. (Âyet: 6-10).

Buradaki "Lubeden", "Çok mal" ma'nâsınadır.

"Necdeyn (İki yol)", hayır ve şerr'dir. "Mesğabe", "Yaygın açlık"; "Metrabe", " (Fakirliğinden dolayı evi olmayıp) toprağa düşmüş kimse” demektir. "Fakat insan o yokuşa saldıramadı"; bunun ma'nâsı: İnsan dünyâda o yokuşa (insanlık vazifelerinin meşakkatlerine) saldırıp tırmanamadı, deniliyor. Bundan sonra Yüce Allah o akabeyi, yani sarp yokuşu tefsir edip şöyle buyurdu: "Bu sarp yokuşun ne olduğunu sana hangi şey bildirdi? O, kul azâd etmektir, yahut salgın bir açlık gününde yemek yedirmektir" (Âyet: 11-16).