Geri

   

 

 

 

İleri

 

89- el-Fecr Sûresi

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

“And olsun fecre, on geceye, hem çifte hem teke” (Âyet: 1-3)

Mucâhid: , “eş-Şef’ ” "Yaratılmış olan herşey");

“el-Vitr”; "Allah"tır, demiştir

"Görmedin mi Rabb'in nice yaptı Âd'e, (yâni) o direk sahibi İrem 'e? Ki o, şehirler içinde bir benzeri yaratılmayandı. Ve vadilerde kuyuları oyan Semûd'a, o kazıklar sahibi Firavun’a ki bütün bunlar memleketlerde azgınlık edenlerdi. O suretle ki, orada fesadı çoğaltmışlardı. Bundan dolayı Rabb'in de üzerlerine bir azâb kamçısı yağdırıverdi. Çünkü Rabb'in şübhesiz ki rasad yerindedir" (Âyet: 6-14).

Yine Mucâhid dedi ki: Buradaki "İreme zâti’l-İmâd", kadîme olandır (yani ilk Âd'dir). "İmâd", "Direkler sahibi" yani "Çadırlarda oturan, bir yerde ikaamet etmeyenler" ma'nâsınadır. "Azâb kamçısı", onların azâblandırıldıkları şeydir.

"Amma insan ne zaman Rabb'i onu imtihan edip de kendisine kerem eder, ona nimetler verirse: 'Rabb'im beni şerefli kıldı' der. Fakat ne vakit de onu deneyerek üzerine rızkını daraltırsa, şimdi de: 'Rabb 'im beni hor kıldı' der. Hayır, siz bilakis yetime iyilik etmezsiniz, yoksulu yedirmek için birbirinizi kandırmazsınız. Mîrâsı halâl haram demeyip alabildiğine yersiniz, malı pek seversiniz" (Âyet: 15-20).

"Eklen lemmen", "Hırslı, hepsini derip toplayıcı bir yiyişle";

"Cemmen", "Çok yığmacasına, çok toplarcasına" ma'nâsınadır.

Mucâhid "Ve'ş-şef’ ve'l-vetri" kavli hakkında: Allah'ın yarattığı herşey "Şef"dir. "el-Vitru" ise Allah Tebâreke ve Taâlâ'dır, demiştir.

Mucâhid'den başkası da şöyle demiştir: "Savte azâbın (Azâb kamçısı)" ta'bîri, Arab kavminin herbir azâb nev'i için söylemekte olduğu bir kelimedir (yani bir kelâmdır) ki, bunun içine kamçı da girer. "Le-bi’l-mirsâd", "Dönüş ancak O'nadır" ma'nâsınadır.

"Lâ tehâddûne", "Muhafaza etmiyorsunuz"; "Lâ tehuddûne", "Miskini doyurmaya teşvîk etmiyor, emretmiyorsunuz" demektir.

"Ey itmı'nâne ermiş rûh! Dön Rabb'ine, sen O'ndan râzı, O da senden râzı olarak. Haydi, gir kullarımın içine. Gir cennetime!" (Âyet: 27-30), buradaki "en-Nefsu’l-mutmaınne", "Sevâb işlemekle îmânını doğrulaycı nefs" demektir.

el-Hasenu’l-Basrî de şöyle demiştir:

"Yâ eyyetuhâ'n-nefsu! Azîz ve Celîl olan Allah onu kabzetmek isteyince, Allah'a gidişte sükûna kavuşan ve Allah'ın da ona sebat ve istikrar verdiği, Allah'tan râzı olan, Allah'ın da ondan râzı olduğu ve ruhunu kabzedip almakla emrettiği ve Allah'ın onu cennete girdirip de sâlih kullarından kıldığı nefs" tir Ondan başkası da şöyle demiştir: "Câbû", "Kayaları deldiler" demektir. "Ceyb"in aslı "Kesmektir. "Gömleğe yaka kesmek" ma'nâsından "Gömleğe yaka kesildi" ta'bîrinden alınmıştır. "Yecûbu'l-felâte", "Çölü kesip gidiyor" demektir.

"Lemmen", "Hepsini topladım, sonuna geldim, yani hepsini tükettim" ma'nâsınadır.