49- el-Hucurât SûresiRahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle Mucâhid şöyle dedi: "Ey îmân edenler, Allah'ın ve Rasûlü'nün huzurunda öne geçmeyin... " (Âyet: 1); buradaki "Lâ tukaddimû", Allah, O'nun diliyle birşeyi hükmedinceye kadar Allah Rasûlü'nün önünde kendiliğinizden birşey peyda etmeyin ma'nâsınadır "Allah'ın Rasûlü yanında seslerini yavaşlatanlar; onlar Allah'ın takva için kalblerini imtihan ettiği kimselerdir..." (Âyet: 3); buradaki ''İmtihan etti", "Hâlis kıldı" ma'nâsınadır. "Birbirinizi kötü lâkablarla çağırmayın..." (Âyet: 11); buradaki "Tenâbezu", İslâm'a girmesinden sonra kişinin kâfirlikle çağırılmasıdır. "...Eğer Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbirşey eksiltmez.." (Âyet: 14); buradaki "Lâ yelitkum","Lâ yenkuskum" (yani "Sizi eksiltmez") ma'nâsınadır; "Kendilerinin amelinden birşey de eksiltmedik. Herkes kazancı mukaabilinde bir rehindir" (et-Tûr: 21) âyetindeki "Mâ-eletnâ", "Mâ-nakasnâ" (yani "Eksiltmedik") manasınadır 1. Bâb"Ey îmân edenler, seslerinizi Peygamber'in sesinden yüksek çıkarmayın. O'na sözle birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın. Ki siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir" (Âyet: 3). Buradaki "Lâ teş'urûn", "Lâ ta'lemûn", yani “Bilmeyerek" ma'nâsınadır. "eş-Şâir" sözü de bu "Şuur" kökündendir. 4894 Abdullah ibnu Ebî Muleyke şöyle demiştir: Çok hayır işleyici iki kişi hemen hemen helak olacaklardı. Ebû Bekr'le Omer'i kasdediyorum. Bunlar huzuruna Temîm oğulları süvarileri geldiği zaman, Peygamber'in yanında seslerini yükselttiler. Bunların biri (yânı Omer) Peygamber'e Mucâşî' oğulları'nın kardeşi olan el-Akra' ibn Hâbis'i emîr ta'yîn etmesini işaret etti. Diğeri de başka birini işaret etti. Râvî Nâfi' ibn Omer: Ben bu işaret edilen kimsenin ismini ezberimde tutamıyorum, demiştir. Bunun üzerine Ebû Bekr, Omer'e: — Sen mutlak olarak bana muhalefet etmek istiyorsun, dedi. Omer de: — Ben sana muhalefet etmek istemedim, dedi. Böylece bu konuda sesleri yükseldi. Bunun üzerine Allah "Ey îmân edenler, seslerinizi Peygamber'in sesinden yüksek çıkarmayın..." âyetini indirdi Abdullah ibnu'z-Zubeyr: Artık Omer bu âyetten sonra Peygamber'in kendisinden sorup anlamak isteyeceği kadar sesini Rasûlüllah'a işittirmez oldu, dedi. Abdullah bu kısmı büyük babasından, yânı Ebû Bekr'den zikretmedi 4895 Abdullah ibnu Avn şöyle demiştir: Bize (Basra kaadısı) Mûsâ ibn Enes, babası Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)'ten haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Sabit ibn Kays'ı kaybetti (göremedi). Sahâbîlerden bir adam -ki Evsliler'in seyyidi Sa'd ibn Muâz'dır-: — Yâ Rasûlallah! Ben Sâbit'le ilgili bilgiyi Sen'in için öğrenirim, dedi ve Sâbit'e gitti. Onu evinde, başını aşağıya eğmiş olarak oturur hâlde bulmuş ve ona: — Hâlin nedir? diye sormuş. O da: — Hâlim şerrlidir, kötüdür. Sabit, sesini Peygamber'in sesinden fazla yükseltir bir kimsedir. Onun şimdiye kadar işlediği ibâdet ve ameli boşa gitmiştir. Artık Sabit cehennem ehlindendir, diye cevâb vermiş. Bu adam da Peygamber'e gelip, Sabit şöyle şöyle dedi diye haber vermiştir. Râvî Mûsâ dedi ki: O sahâbî ikinci defa Sâbit'in yanına büyük bir müjde ile dönüp gitmiştir. Şöyle ki, Peygamber o sahâbîye: — "Sâbit'e git de ona: Sen cehennemlik kişilerden değilsin. Lâkin sen cennet ehlindensin! de" buyurmuştur. 2. Bâb“Hücrelerin ardından sana ünlüyenler; onların çoğunun akılları ermez" (Âyet. 4). 4896 İbnu Cureyc şöyle demiştir: Bana Abdullah ibnu Ebî Muleyke haber verdi. Onlara da Abdullah ibnu'z-Zubeyr şöyle haber vermiştir: (Dokuzuncu yılda) Temîm oğulları'ndan bir grup suvârî hey'eti Peygamber'in yanına geldiler. (Bunlar İslâm'a girdikten sonra) Ebû Bekr: — (Yâ Rasûlallah!) Bunlara el-Ka'kaa ibne Ma'bed'i emîr ta'yîn et! dedi. Omer de: — Hayır, o olmaz, Akra' ibn Hâbis'i emîr ta'yîn et, dedi. Ebû Bekr: — Sen şuna yahut muhakkak bana muhalefet etmek istiyorsun, dedi. Omer de: — Hayır, ben sana muhalefet etmek istemedim, dedi. Bu suretle Ebû Bekr ile Omer birbirleriyle mücâdele etmişler, hattâ sesleri yükselmişti. İşte bunun hakkında sonuna kadar şu âyetler indi: “ (Ey îmân edenler, Allah'ın ve Rasûlü'nün huzurunda öne geçmeyin. Allah'tan korkun. Çünkü Allah hakkıyle işiten, herşeyi bilendir. Ey îmân edenler, seslerinizi Peygamber'in sesinden yüksek çıkarmayın. O'na sözle, birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın ki siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. Hücrelerin ardından sana ünlüyenler; onların çoğunun akılları ermez”. (Âyet: 1-3). 3. BâbYüce Allah'ın Şu Kavli: "Eğer onlar sen kendilerine çıkıncaya kadar sabretselerdi, kendileri için elbet daha hayırlı olurdu..." (Âyet: 5) |