Geri

   

 

 

 

İleri

 

21- el-Enbiyâ Sûresi

Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle

1. Bâb

4786  Bize Şu'fae tahdîs etti ki, Ebû İshâk şöyle demiştir:

Ben Abdurrahmân ibnu Yezîd'den işittim. Abdullah ibn Mes'ûd (radıyallahü anh): Benû İsrâîl sûresi, el-Kehf, Meryem, Tâhâ ve el-Enbiyâ sûreleri; bu beş sûre ilk atiklerdendirler (Mekke'de iki inenlerdendirler) ve bunlar benim ilk ezberlediğim kadîm servetimdendirler, demiştir

Katâde: "Derken o bunları parça parça etti” (Âyet:58), buradaki "Cuzâzen", îbrâhîm o putları parça parça etti ma'nâsınadır.

el-Hasen el-Basrî de: "Ve bütün bunlar kendi feleki içinde yüzmektedirler" (Âyet:33), buradaki "Felek", ip bükme âletinin döndüğü boşluğun benzeridir; "Yeshabûn", "Devrederler" ma'nâsınadır, dedi.

İbn Abbâs da: "Hani kavmin davarı geceleyin çobansız olarak ekin içinde yayılmıştı" (Âyet: 78), buradaki "Nefeşet", "Otlamıştı";

''Ve lâ hum minnâ yushâbûn = Bizden ise onlar hiç sabâhat gösterilmezler'' (Âyet:43), buradaki "Yeshabun", "Men' olunmazlar" ma'nâsınadır.

"İnne hâzihi ummetukum ummeten vâhideten = Hakikat şu, bir tek dîn olarak sizin dîninizdir" (Ayet.92), İbn Abbâs: Bu, "Dîniniz, bir tek dîndir" ma'nâsınadır, dedi.

İkrime: "Siz de, Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınız da hiç şübhesiz ki cehennemin odunlarısınız, siz oraya gireceksiniz" (Âyet:58), buradaki "Hasebu", Habeş dilinde "Hatab", yani "Odun" ma'nâsınadır, dedi.

İkrime'den başkası da şöyle dedi: "Fe lemmâ ahassû be’senâ = Onlar azabımızı hissettikleri zaman... " (Âyet: 12), buradaki "Ehassû", "Hissettim" ma'nâsmdan türemiş olup "Onun vukuunu bekledikleri zaman" ma'nâsınadır. "Hâmidîn", "Ocakları sönmüşler"; "Hasîd", "Kökleri kazınmışlar" (Âyet: 15) ma'nâsınadır. Bu "Hasîd" lafzı, tekil, tesniye ve cemi' ma'nâsına gelir. "Onun huzûrundakiler kendisine ibâdet etmekten asla kibirlenmezler ve yorulmazlar" (Âyet: 19), buradaki "Lâyestahsırûn", "Yorulmazlar" ma'nâsınadır. "Hasîr ( = Yorgun)" ve "Hasertu baîri ( = Devemi yordum)" ta'bîrleri bu ma'nâdandır.

"Min kuflifeccin amîk = Her uzak yoldan " (el-Hacc: 27)'deki "Amîk", "Baîd" yani "Uzak" ma'nâsınadır.

"Summenukisû" (Âyet: 65), "Sonra yine kafalarını döndürdüler" ma'nâsınadır.

"Biz Davud'a sizin için muharebenin şiddetinden korumak için giyecek san'atını öğrettik” (Âyet: 80), "Zırhlar örme san'atını öğrettik" demektir.

"Ve takattaû emrahum beynehum = Aralarındaki (dîn) işlerinde fırka fırka, hizib hizib oldular" demektir.

"Lâ yesmeûne hasîsehâ = Bunlar cehennemin gizli sesini bile duymazlar" (Âyet: 102), buradaki "el-Hasîs", "el-Hıss", "el-Cersu", "el-Hemsu"; hepsi de bir ma'nâya olup "Gizli ses" demektir.

"Âzannâke mâ minnâ min şehidin = Sana bildirdik, bizden hiçbir şâhid yoktur" (Fussilet: 47), bunu "Onlar yine yüz çevirirlerse, de ki: Size müsavat üzere bildirdim.." (Âyet: 109)'daki "Âzantukum "un ma'nâsını belirtmek için getirmiştir.

"Âzannâke", "Sana bildirdik", "Âzantukum", "Size bildirdim" demektir. Ona bildirdiğin zaman sen ve o bilgide müsâvî olursun da gadr (yânı zulm) etmezsin.

Mucâhid de şöyle dedi: "Le-allekum tus'elûne = Çünkü sorguya çekileceksiniz" (Âyet: 13), "İçinde bulunduğunuz hâl size anlatılacak" demektir.”

“Bunlar O 'nun rızâsına ermiş olandan başka kimseye şefaat etmezler" (Âyet:28), buradaki "Irtedâ", "Radiye" yani "Razı oldu" demektir.

"O zaman babasına ve kavmine: Sizin tapmakta olduğunuz bu heykeller nedir? Demişti. Onlar: Biz atalarımızı bunların tapıcıları olarak bulduk, dediler. İbrahim: And olsun siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz, dedi" (Âyet: 52-54). Buradaki "Temâsîl", "Tapılan heykeller, putlar" ma'nâsınadır

"es-Sicillu" Âyet: 104) "es-Sahîfe" ma'nâsınadır.

2. Bâb

" (Hatırla o günü ki, biz göğü kitâbların sahîfesini dürüp büker gibi düreceğiz.) İlk yaratışa nasıl başladıksa, üzerimizde hakk bir va'd olarak, yine onu iade edeceğiz- Hakikatte failler bizleriz" (Âyet: 104).

4787 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hutbe yaptı da şöyle buyurdu: "Şübhesiz sizler Allah 'ın huzuruna ayaklarınız çıplak, vücûdlarınız çıplak, erlik yerleriniz sünnetsiz olarak toplanacaksınız.”

“O gün ki, biz göğü kitâbların sahîfesini dürüp büker gibi düreceğiz. İlk yaratışa nasıl başladıksa, üzerimizde hakk bir va'd olarak, yine onu iade edeceğiz. Hakikatte failler bizleriz”.

Ve kıyâmet günü peygamberlerden ilk elbise giydirilen kişi, İbrahim'dir. Gözünüzü açın! Şu muhakkak ki, yine o gün, ümmetimden birtakım adamlar getirilecek de bunlar yakalanıp sol tarafa (ateş tarafına) götürülecekler. Ben hemen: Yâ Rabb! Onlar benim sahâbîlerimdir, derim. Bana: Sen bunların senin ardından ortaya çıkardıkları bid'atleri bilmezsin, denilir. Bunun üzerine ben de, sâlih kul Îsâ'nın dediği gibi (şöyle) derim: “Ben içlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerinde bir kontrolcü idim. Fakat Sen beni içlerinden alınca, üstlerinde gözetleyici yalnız Sen oldun. Zâten Sen herşeye hakkıyle şâhidsin” (el-Mâide: 117). “Bana: Sen onlardan ayrıldığından beri onlar ökçeleri üzerine basarak geri dönen mürtedlerdir, diye cevâb verilecektir"