Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- en-Nahl Sûresi

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

1. Bâb

Rûhu'l-Kudüs, Cibril'dir Bâbı

"Onu Rabb’in tarafından hakk olarak Rûhû’l-Kudüs indirmiştir" (Âyet: 102)

"Onların kurmakta oldukları tuzaklardan dolayı hiçbir darlıkta olma, sıkıntıya düşme" (Âyet: 127), (Dar yer, sıkıntılı bir iş ma'nâsına şeddesiz ve şeddeli olarak) "Emrun daykun" ve "Dayyıkun" denilir; "Heynun ve Heyyinun"; "Leynun ve Leyyinun"; "Meytun ve Meyyitun" kelimeleri de onun gibi hem şeddesiz, hem de şeddeli olarak kullanılır.

Ve İbn Abbâs: "fî takallubihim" (Âyet: 46), "Dönüp dolaşmalarında, gidip gelmelerinde" ma'nâsınadır, dedi.

Mucâhid de: "O, sizi sallayıp çalkalar diye yeryüzüne sabit ve muhkem dağlar, ırmaklar, yollar koydu" (Âyet: 15); buradaki "Temîdu","Tekeffeu" (yani: Hareket ettirir, meylettirir) ma'nâsınadır.

Mufratûn-Onlar cehennemin öncüleri yapılmışlardır" (Âyet: 62), "Onlar orada unutulmuş olanlardır" ma'nâsınadır, dedi.

Ve Mucâhid'den başkası, "Kur'ân okuduğun zaman o kovulmuş şeytândan Allah'a sığın" (Âyet: 98) kavli hakkında: Bu öne geçirilmiş ve geriye bırakılmıştır. Bunun sebebi şudur: Çünkü Eûzu billahi mine'ş- şeytâni'r-racîm demek, Kur'ân okumanın önünde olur. İstiâzenin manâsı Allah'a sığınmaktır. (Bâzıları bunu "Kur'ân okumak istediğin zaman" şeklinde takdir etmişlerdir.)

"Ve alellâhi kasdu’s-sebîl = Doğru yolu açıkça bildirmek Allah'a âiddir" (Âyet: 9); buradaki "Kasdu's- Sebîl” "Yolu beyân" ma'nâsınadır.

"ed-Dif'u" (Âyet: 5), "Kendisiyle ısınıp korunduğun şey";

"Akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken" (Âyet: 6), "Akşamleyin sürüleri mer'adan geri döndürürken, sabahleyin de onları otlağa çıkarırken, onlarda sizin için güzel bir zînet ve zevk vardır";

"Onlar sizin ağırlıklarınızı yüklenirler, yarı canınız tükenmeden varamayacağınız memleketlere kadar götürürler" (Âyet: 7), buradaki "Bi-şıkkı’l-enfüsi", "Nefislerin yarısı külfet ve meşakkat" ma'nâsınadır.

"Yoksa onlar Allah'ın kendilerini yavaş yavaş azaltmak suretiyle cezalandıracağından emniyete mi girdiler?" (Âyet: 47), buradaki "Alâ tahavvufın", "Yavaş yavaş eksiltmek, azaltmak" ma'nâsınadır.

"Sağmal hayvanlarda da sizin için elbette bir ibret vardır" (Âyet: 66), "el-En'âm" lafzı, hem müennes, hem de müzekker kılınır; tekili olan "en-Naam" lafzı da böyledir, "el-En'âm", "en-Naam"ın cemâatidir.

"Allah yarattıklarından sizin için gölgeler yaydı. Dağlardan size yuvalar, siperler yaptı. Sıcaktan sizi koruyacak giyecekler, harbde sizi koruyacak giyecekler yaptı" (Âyet: 81); burada sıcaktan koruyacak giyimler, gömleklerdir. Amma harbden koruyacak giyimlere gelince, şübhesiz onlar demirden yapılmış zırhlardır.

"Bir ümmet diğer ümmetten (malca ve sayıca) daha çoktur diye, yeminlerinizi aranızda bir hile ve fesâd konusu edinerek, ipliğini sağlamca büktükten sonra söküp bozan kadın gibi olmayın" (Âyet: 92); buradaki "Dahalen beynekum = Aranızda bir dahal" ta'bîri, (bir şeye giren hıyanet, aldatma gibi) sahîh olmayan herşey'dir.

İbn Abbâs: "Hafede" (Âyet: 72), kişinin çocuğunun çocuğudur; "Hurma ağacının meyvesinden ve üzümden bir içki ve güzel bir rızk edinirsiniz" (Âyet: 67); buradaki "es-Seker", (ağaçların meyvelerinden yapılıp) haram kılınmış olan içki'dir, "Güzel rızk" ise, Allah'ın halâl kıldıklarıdır, demiştir.

Sufyân ibn Uyeyne de Sadaka Ebû'l-Huzeyl'den "Eskâl" kavli hakkında: O Mekke'de ismi Harka olan bir kadındı, ipliğini sağlam sağlam büktüğü zaman, onu söküp bozardı, demiştir. İbn Mes'ûd da: "Hakîkaten İbrâhîm bir ümmetti" (Âyet: 120) kavlindeki "Ümmet", "Hayır öğretmenidir, demiştir.

2. Bâb

"İçinizden Kimi En Aşağı Ömre Kadar Geri Götürülür" (Âyet: 70) Kavli Bâbı

4754 Enes ibn MâIik (radıyallahü anh)'ten (o şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle duâ ederdi: " (Yâ Allah) Cimrilikten, tenbellikten, fazla ihtiyarlıktan, kabir azabından, Deccâl fitnesinden, hayât ve ölüm fitnelerinden Sana sığınırım"