Geri

   

 

 

 

İleri

 

14- İbrâhîm Sûresi

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

İbn Abbâs: "Hâdin" (er-Râ’d: 7), "Davet edicidir Mucâhid de: "Sadîd" (Âyet: 16), "Kusmuk ve kan”dır dedi.

Sufyân ibn Uyeyne de: "Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın" (Âyet. 6), "Allah'ın sizin yanınızdaki ellerini (ni'metlerini) ve günlerini (vakıalarını) hatırlayın" demektir, dedi.

Ve Mucâhid: "O size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi" (Âyet: 34), "Kendisine rağbet ettiğiniz şeylerin hepsinden verdi" demektir, dedi.

"Yebğûnehâ ivecen = Onu eğriliğe çevirmek isterler" (Âyet: 3), "Onun için bir eğrilik ararlar" demektir.

 (iz teezzene Rabbukum" (Âyet: 7), "Rabb'iniz size bildirdi, ilân etti" demektir.

"Rasûlleri onlara apaçık burhanlar getirmişti de onlar ellerini ağızlarına itmişlerdi" (Âyet: 9), bu bir meseldir; ma'nâsı "Emrolundukları haktan kendilerini çektiler, ona inanmadılar" demektir.

"Zâlike li-men hâfe makaamî-Bu, benim makaamımdan korkanlaradır" (Âyet: 14), "Allah'ın kıyâmet günü huzurunda dikeceği makaamdan korkanlara" demektir.

"Ve min verâihi" (Âyet:17), "Önünden de" demektir.

"Innâ kunnâ lekum tebean : Biz sizin tebeanız idik" (Ayet: 21); tekili "tâbi"dir, "Gâib"in cem'i "Gayeb" olduğu gibi.

"Ve mâ ene bi-musrihikum ve mâ entüm bi musrıhiyye" (Âyet: 22), "Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz".

"Istesrahanî", "Benden feryâdla yardım istedi"; "Yestesrıhu", "Ondan çığlıkla yardım ister" demektir. Bu, "es-Surâh", "Çığlık koparmak, yardım dilemek" masdarındandır.

"Velâ hılâlun-Ne bir dostluk olmayan" (Âyet: 31) bu, "Onunla samimî dostluk kurdum" fiilinin masdarıdır; bunun yine "Hulletun (- Dost)" ve "Hılâlun ( = Dostluk kurma) "un cem'i olması da caiz olur.

"Uctusset" (Âyet: 26), "Koparılmış".

1. Bâb

Yüce Allah'ın Şu Kavli:

"Görmedin mi Allah sana nasıl bir mesel getirmiştir? Güzel bir kelime, kökü sabit ve dalı semâda olan güzel bir ağaç gibidir ki, o ağaç, Rabb’inin izniyle her zaman yemişini verir durur" (Âyet: 24-25)

4744 Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah'ın yanında bulunuyorduk.

— "Bana müslümâna benzeyen, yahut da: Müslim kimse gibi olan, yaprağı düşmeyen, şöyle olmayan, şöyle olmayan, şöyle olmayan ve meyvesini her zaman verip duran bir ağacı haber veriniz” buyurdu.

İbn Omer dedi ki: Onun hurma ağacı olduğu gönlüme düştü, Ebû Bekr ile Omer'i de konuşmuyorlar görünce, ben konuşmak istemedim. Oradakiler birşey söylemeyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— "O, hurmadır" buyurdu. Oradan kalktığımızda ben Omer'e:

— Ey babacığım! Yemîn olsun onun hurma ağacı olduğu gönlüme düşmüştü, dedim..

Omer:

— Konuşmandan seni men' eden nedir? Dedi. İbn Omer dedi ki: Ben:

— Sizleri konuşur görmedim de, konuşmamı çirkin gördüm yahut birşey söylemeyi çirkin gördüm, dedim.

Omer:

— Gönlüne düşen o ağacı söylemekliğin, bana şundan ve şundan daha sevimli olurdu, dedi.

2. Bâb

 “Allah, îmân edenlere o sabit sözde dâima sebat ihsan eder" (Âyet: 27).

4745 Alkame ibnu Mersed haber verip şöyle demiştir: Ben Sa'd ibn Ubeyde'den işittim; o da el-Berâ ibnu Âzib (radıyallahü anh)'den ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Müslüman, kabrine konulup da suâl melekleri tarafından sorulduğunda Lâ ilahe ille llâhu ve enne Muhammeden rasûluüahi diye (yânı: Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur, Mu-hammed Allah'ın elçisidir diye) şehâdet eder. İşte bu şehâdet, Yüce Allah'ın şu kavlidir: Allah, îmân edenlere dünyâ hayâtında da, âhirette de, o sabit sözünde dâima sebat ihsan eder. Allah zâlimleri şaşırtır. Allah ne dilerse yapar".

3. Bâb "Allah'ın ni'metine bedel küfrü seçenleri, kavimlerini de helak yurduna sokanları görmedin mi?" (Âyet: 28)

Buradaki "Elem tere", "Elem ta'lem (= Bilmedin mi)" ma'nâsınadir. Yüce Allah'ın şu kavilleri gibi: "Görmedin mi Allah sana nasıl bir mesel getirmiştir?" (Âyet: 24); "Sayıları binlerce olduğu hâlde ölüm korkusuyla yurdlarından çıkanları görmedin mi? (el-Bakara: 243).

"el-Bevâr", "el-Helâk"tır. "Bâre, Yebûru, Bevren" masdarındandır. "Kavmen buran" (el-Furkaan: 18), "Helak olucu kavim" demektir.

4746 Sufyân ibn Uyeyne, Amr ibn Dinar'dan tahdîs etti ki, Atâ ibn Ebî Rebâh, ibn Abbâs'tan işitmiştir. İbn Abbâs, "Allah 'in nîmetine bedel küfrü seçenleri görmedin mi?" kavli hakkında: Bunlar Mekke ahâlîsinin kâfirleridir, demiştir.