13- er-Ra'd SûresiRahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle Ve İbnu Abbâs şöyle demiştir: "İki avucunu açan gibidir" (Âyet: 14) kavli, Allah'ın beraberinde başka bir ilâha ibâdet eden müşrikin meselidir. Bu, uzaktan suyun içindeki hayâline bakıp duran şeytânın meseli gibidir. Kendisi suya uzanıp elde etmek ister, fakat buna muktedir olamaz. İbn Abbâs'tan başkası da şöyle demiştir: "Sahhara" (Âyet: 2), "Zelîl kıldı, itaatli kıldı"; "Mutecâviratun" (Âyet: 4), "Birbirine yakın"; "el-Mesulât" (Âyet: 6) "Ukubet misâlleri"; bunun tekili "Mesuletun"dur. "Mesulât", "Şebehler, misâller" demektir. Yüce Allah: "Onlar, kendilerinden evvel gelip geçmiş kavimlerin (o acıklı) günleri gibisinden başkasını mı bekliyorlar?" (Yûnus: 102) buyurdu. "Bi-mikdârın", "Bi-kaderin" demektir: "Onun yanında herşey ölçü iledir" (Âyet: 8). "Lehu muakkıbâtun=Onun önünde ve arkasında kendisini Allah'ın emriyle gözetleyecek ta'kîbciler vardır" (Âyet: 11). Bunlar koruyucu meleklerdir; bunlardan birincilerinin ardından diğerleri gelip gözetlemeye devam ederler. Bu, "Muakkıbât" aslından olmak üzere, birşeyin izinden gelene "el- Akîb" denildi, "İzinde ta'kîb ettim" de denilir "el-Mıhâl" (Ayet: 13), "Ukûbet"tir. "Ke-bâsıtı yedeyhi = Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan adam gibidir ki, o buna asla ulaşıcı değildir” (Âyet: 14). "Zebeden râbiyen", "Yükselen köpük"; "Rabâ, Yerbû" fiilindendir, bu fiil artmak, çoğalmak, yükselmek, şişmek ma'nâsınadır. "Ev metâin", "Yâhud meta"'. Üzerine ateş yakılan ma'den cevherlerinden de bunun gibi bir köpük, posa çıkar. "Metâ" kendisiyle metâ'landığın, faydalandığın şeydir. "Cufâen", "Köpük, çerçöp, bâtıl, asılsız şey". "Ecfeeti'l-kıdru", yânı tencere kaynadığı zaman köpük onun üstüne yükselir, sonra köpük hiç fayda vermeden yok olur gider. İşte hakk, bâtıldan bunun gibi seçilir (Âyet: 17) "el-Mıhâd" (Âyet:18), "Yatak"; "Yedreu bi’l-haseneti’sseyyiete" (âyet: 22), "Onlar kötülüğü iyilikle savarlar"; "Dere'tuhû annî” "Onu kendimden defedip savdım" demektir. "Selâmun aleykum" (Âyet: 24), Yani "Selâmun aleykum" derler. "Ve ileyhi metâbi" (Âyet: 30), "En son dönüşüm de yalnız O'nadır". "Efelem yey'es" (Âyet: 31), "Apaçık bilmedi mi?". "Kaarıatun" (Âyet: 31), "Dâhiye, büyük belâ". "Feemleytu" (Âyet: 32), "Uzun zaman" ma'nâsına olan "Meliyy"den "Mulâve"den alınmış olup "Kâfirler (e azâbı geri bırakmak suretiyle) müddeti uzattım" demektir; "Meliyyen" sözü de bu ma'nâdandır. Arzdan uzun ve geniş sahraya "Meliyy" denilir. “Eşakku" (Âyet: 34), "Meşakkat" masdarından olup "Daha şiddetli ve daha meşakkatli" demektir. "Vallâhu yahkumu, lâ muakkibe li-hükmihî = Allah hükmeder, O'nun hükmünü ta'kîb edip değiştirebilecek yoktur" (Âyet: 41). Ve Mucâhid şöyle dedi: "Mutecâviratun" (Âyet: 4), Arz'ın iyi toprakları, kötü topraklan, ot bitirmeyen çorak yerleri birbirine komşudurlar. "Sınvânun", bir tek kökten çıkmış iki ve daha çok çatallı hurma ağaçlarıdır. "Gayru sınvânın" ise yalnız bir gövdesi olan hurma ağacıdır. Bunların hepsi bir su ile sulanıyor (Âyet: 4), Âdem evlâdlarının iyisi ve kötüleri gibi. Bunların iyi kötü hepsinin babaları da birdir; Âdem’dir. "Ağır bulutlar", içinde su olan bulutlar demektir. (Âyet: 12). "Allah’tan başkalarına dua edenlerin hâli, suya doğru iki avucunu uzatan kimse gibidir, o diliyle suyu çağırır ve eliyle suya işaret eder, fakat su ona ebeden gelmez" (Âyet: 14). "Vâdîler kendi mikdârlarınca (ölçülerince) seyl olmuşlardır, seylin köpüğüdür. Demirin ve zînet yapılan ma'denlerin de pisliği, posası olur" (Âyet: 17) 1. BâbYüce Allah'ın Şu Kavli: “Allah her dişinin neye gebe olacağını, rahimlerin neyi eksik, neyi artık yapacağını bilir. O'nun nezdinde her şey ölçü iledir" (Âyet: 8). "Gîda", "Eksildi" demektir 4743 Mâlik, Abdullah ibn Dinar'dan; o da İbnu Omer (radıyallahü anh) 'den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Gaybın anahtarları beştir ki, onları Allah 'tan başkası bilemez; Yarın ne olacağını Allah'tan başka hiçkimse bilemez- Rahimlerin eksiltmekte oldukları şeyleri Allah'tan başkası bilemez. Allah'tan başka hiçbir kimse yağmurun ne zaman geleceğini bilemez. Hiçbir nefis hangi arzda öleceğini bilemez. Kıyâmetin ne zaman kopacağım da Allah'tan başkası bilemez" |