33- Bâb“Bir zaman da Mûsâ, kavmine: 'Allah size herhalde bir inek boğazlamanızı emrediyor' demişti. Onlar: 'Bizi eğlence mi ediyorsun?' demişlerdi. Mûsâ da: 'Ben câhillerden olmaktan Allah 'a sığınırım' demişti. Yine demişlerdi ki; ‘Bizim için Rabb’ine duâ et de onun ne olduğunu bize iyice açıklasın.’ Mûsâ da; 'Allah diyor ki; 'O, ne çok yaşlı, ne de pek genç değil; ikisi ortası bir dinç inektir. Artık emrolunduğunuz şeyi yapın’ demişti. (Tekrar) şöyle söyledilerdi: 'Bizim için Rabb’ine duâ et de, o nedir, apaçık anlatsın bize. Çünkü bizce birçok inekler birbirine benziyor. Allah dilerse muvaffak oluruz'. Mûsâ şöyle dedi: 'Rabb’im buyuruyor ki: O, ne boyunduruğa koşulup arazî sürecek, ne ekin sulayacak bir inek değildir. Salmadır (yâhûd: Ayıptan salimdir). Hiçbir alacası da yoktur. Onlar: 'İşte şimdi hakikati getirdin (vasfını tastamam bildirdin), dediler. Bunun üzerine o ineği boğazladılar ki, az kaldı bunu yapmayacaklardı. Hani siz bir kimse öldürmüştünüz de onun (kaatili) hakkında birbirinizle atışmıştınız. Halbuki Allah sizin gizleyecek olduğunuz şeyi açığa vurandı. Onun için biz: Ona (öldürülen o adama, kesilen ineğin) bir parçasıyle vurun, demiştik. İşte Allah böylece ölüleri diriltir, size âyetlerini gösterir. Gerek ki aklınızı başınıza alasınız. (el-Bakara: 67-73). Ebû’l-Aliye şöyle demiştir: "el-Avânu", genç ile yaşlı arasıdır; "Fâkiun", alacası yok safî bir renk; "Lâ zelûlun", çalışma onu zelîl kılmamış; "Tusîru’l-arda", "O ne boyunduruğa koşulup arazî sürer, ne de ekin sulamakta çalışır bir zelûl değildir"; "Musellemetun", yani "Ayıplardan salim kılınmış"; "Lâ şiyete", "Onda beyaz ve sarı yok". Ebû Ubeyde: İstersen siyah renk de yok dersin, "Herbiri sanki sarı sarı erkek develerdir" (el-Murselât: 33) kavlinde olduğu gibi "Sufrun" da denilir, "Safrâu" da denilir. "Feddâra'tum" (el-Bakara: 72) "ihtilâf ettiniz" demektir. |