32- Bâb''İsrail oğullarını denizden geçirdik. Şimdi putlarının önünde tapagelen bir kavme rastgeldiler: Yâ Mûsâ, onların nasıl tanrıları varsa, sen de bize öyle bir tanrı yap, dediler. Mûsâ: Siz cidden ne cahillik eder bir kavimsiniz. Şübhe yok ki bunların içinde bulundukları din helâke mahkûmdur. (İbâdet diye) yapmakta oldukları nesne de boşunadır', dedi" (el-Â'râf: 138-139). 'Mutebberun'', "Husrân’dır. "Biz Kitâb'da İsrâîl oğullarına şu haberi verdik:... İyilik ederseniz o iyiliği kendinize etmiş olursunuz. Kötülük de ederseniz o kötülüğü yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer va'de gelince, yüzlerinizi kötülesinler, mescide birinci defa girdikleri gibi girsinler, galebe ve isti'lâ ettiklerini mahvettikçe etsinler diye (başınıza yine düşmanlar musallat ettik)" (el-İsrâ: 7). “Veli-yutebbirû", "Yudemmirû"; "Mâ alev", "Mâ galebû" demektir. 3442 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah'ın beraberinde misvak ağacının olgun yemişlerini topluyorduk. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — "Bundan siyah olanını alınız. Çünkü böylesi en hoş olanıdır" buyurdu. Sahâbîler: — Sen koyun güder miydin? diye sordular. Rasûlüllah: — "Her peygamber muhakkak koyun çobanlığı yapmıştır" buyurdu. |