Geri

   

 

 

 

İleri

 

2- Kişinin mirasçılarını zengin bırakması, onları insanlara avuç açar hâlde bırakmasından hayırlıdır.

2780 Sa'd ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Mekke'de (Veda haccında yahut fetih sırasında hasta) iken, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana hasta ziyaretine geldi. Sa'd, vaktiyle hicret ettiği bu toprakta ölmeyi istemiyordu. Peygamber:

— "Allah, Sa'd ibn Afrâ'ya merhamet eylesin!" diye duâ etti. Ben de:

— Yâ Rasûlallah! Ben malımın hepsini vasiyyet etmek istiyorum, dim.

O:

"Hayır (öyle yapma)!" buyurdu : Ben:

— Yansım vasiyyet edeyim, dedim. Rasûlüllah yine:

— "Hayır" diye men' etti. Bu defa ben:

— Malımın üçte birini vasiyyet edeyim, dedim Rasûlüllah:

"Evet, üçte bir kâfidir.Üçte bir de (aşağısına nisbetle) çoktur. Çünkü ey Sa'd! Senin, mirasçılarını zengin bırakman, onları insanlara avuç açarak dilenir, fakirler hâlinde bırakmandan hayırlıdır. (Sen inşâallah yaşarsın.) O zaman senin yaptığın her harcama sadakadır. Hattâ (gönlünü hoş etmek için) kadınının ağzının içine kaldırıp yedireceğin bir tek lokma da bir sadakadır. Ey Sa'd, Allah'tan ümtd ederim ki, Allah seni bu hastalıktan kaldırır da, senin (fetihlerin)le birçok insanlar faydalanır ve yine seninle diğer birçokları da zarar görür" buyurdu.

Rasülullah'ın böyle söylediği günlerde Sa'd ibn Ebî Vakkaas'ın mîrâsçı olarak yalnız bir tek kızı vardı.