Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- Vasiyyetler Bâbı

Ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: "Kişinin vasiyyeti yanında yazılmış (bullunmalı)dır" sözü. Ve Yüce Allah'ın şu kavli:

"Sizden birinize ölüm gelip çattığı vakit -eğer mal bırakacaksa- ana, babaya, yakın akrabaya meşru bir surette vasiyyette bulunmak takva sâhibleri üzerine bir hakk olarak farz edildi. Artık kim bunu (ölünün bu vasiyyetini) işittikten sonra onu tebdil ederse, herhalde vebali onu değiştirenlerin üzerinedir. Şübhesiz ki Allah hakkıyla işitici, kemâliyle bilicidir. Bununla beraber, kim vasiyyet edenin haksızlığa meylinden yahut günâha gireceğinden endîşe edip de (alâkalıların) aralarını bulursa, ona da hiçbir günâh yoktur. Şübhesiz ki Allah çok mağfiret edici, çok merhamet eyleyicidir" (el-Bakara: 180-183).

“Cenefen = Meylen”, “Mütecânif = Meyledici” dir.

2776 Bize Mâlik, Nâfi'den; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Vasiyyet edecek bir şeyi bulunan herhangi müsiümân bir kimseye vasiyyeti yanında yazılı bulunmadıkça iki gece geçirmesi asla caiz olmaz".

Bu hadîsin aslını Amr ibn Dinar'dan; o da İbn Omer'den; o da Peygamber'den rivayet etmekte İmâm Mâlik'e, Muhammed ibn Müslim mutâbaat etmiştir.

2777  Rasûlüllah'ın kayın biraderi ve mü'minlerin anası Cuveyriye bintu'l-Hâris'in erkek kardeşi olan Amr ibnu'l-Hâris şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), vefatı zamanında ne dirhem, ne dînâr, ne (âzâdlanmamış) erkek ve dişi köle, ne de bir şey (veya koyun) bıraktı. Yalnız beyaz dişi bir katırla harb silâhını, bir de sadaka (yani vakıf) yaptığı arazîyi bıraktı .

2778 Bize Talha ibnu Musarrıf tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdullah ibn Ebî Evfâ (radıyallahü anh)'ya:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vasiyyet etti mi? diye sordum. O:

— Hayır (vasiyyet etmedi), dedi. Bunun üzerine ben:

— Öyleyse insanlar üzerine vasiyyet etmek nasıl farz yazıldı, yahut insanlar nasıl vasiyyet etmekle emrolundular? dedim.

Abdullah ibn Ebî Evfâ:

Rasûlüllah, Allah'ın Kitâbı'na tutunmak ve onunla amel etmeyi vasiyyet etti, dedi.

2779 el-Esved en-Nahâî şöyle demiştir: Bir kerre Âişe'nin yanında Alî'nin Peygamber'in vasisi olduğunu (Peygamber'in ölüm hastalığında Alî'yi vasî ta'yîn ettiğini) zikrettiler. Bunun üzerine Âişe:

Rasûlüllah, Alî'ye ne zaman vasiyyet etmiş? Ben Rasûlüllah'ı hayâtının son deminde göğsüme veya elbiseme dayamıştım. Bu sırada bir tas istedi. Akabinde kucağımda bütün azası sarkıverdi. (Meğer vefat etmişti.) Fakat ben O'nun öldüğünü hissetmedim, anlamadım.

Şu hâlde Rasûlüllah, Alî'ye ne zaman vasiyyet etmiştir? diye onları reddetti.