Geri

   

 

 

İleri

 

60 - FEVÂTİHU'S-SUVER (Sûre Başları)

Bu konuda İbn-i Ebî'l-İsba «el-Havatıru's-Sevanih fî Es râri'l-Fevatih» adlı müstakil bir eser yazmıştır. Bu eserden bir kısmını, bazı ilâveler yaparak özetle vermeğe çalışacağım.

Allahü teâlâ, sûrelere şu on çeşit kelamla başlamıştır.

1- Zatı'na sena ile başlamıştır. Sena; Allah'ın medih sıfatlarını kabul, noksan sıfatlardan tenzihi olmak üzere, iki kısma ayrılır.

a- Hamd ile başlayan beş sûre, Tebareke ile başlayan iki sûredir.

b- Tesbih ile başlayan yedi sûredir.

Kirmânî, «Müteşabihu'l-Kur’ân» adlı eserinde şöyle der:

Tes­bih, Allah'ın kendine hâs kıldığı kelimelerdir. İsrâ sûresinin ilk kelimesi olan Subhane, iştikakda asıl olan bu fiilin masdariyle, Hadid ve Haşr sûrelerinin ilk kelimeleri bu fiilin geçmiş zamanı ile, Cumua ve Tegabun sûrelerinin ilk kelimele­ri bu fiilin gelecek zamanı ile, A'lâ sûresinin ilk kelimesi, emir sigası ile gelmiş­tir. Böylece Tesbih kelimesi, bütün sigaları ile başlarında yer almıştır.

2- Yirmi dokuz sûrede, huruf-i mukattaa bulunmaktadır. Huruf-i mukat-taa, Müteşâbih Bölümünde genişçe ele alınmıştır. Bu harflerle ilgili münasebet, Münasebat Bölümünde ele alınacaktır.

3- On sûre, nida ile başlamıştır. Ahzâb, Talak, Tahrim, Müzzemmil, Müd­dessir sûrelerinde Resûl'e nida, Nisa, Mâide, Hacc, Hucurât, ve Mümtehine sû­relerinde ise, ümmetine nida vardır.

4- Haber cümlesi ile başlamıştır. Bu şekilde başlayan ilk âyetler şun­lardır ***** «Mü’minler saadete ermişlerdir.», ***** «İn­sanların hesabı yaklaştı.», ***** «Allah'ın emri geldi..», ***** «Allah'tan ...ihtardır..», ***** «Sana savaş ganimetlerinden sorarlar..», ***** «Rahmân Kur’ân'ı öğretti.», ***** «Saat yaklaştı..», *****

«Bir fetih verdik..», ***** «Onlar ki inkâr ediyorlar..», ***** «kitabı indiriyor..», ***** «İndirdiğimiz bir sûredir..», ***** «Biz Nuh'u gönderdik..», ***** «Bir isteyen istedi..», ***** «Gerçekleşen..», ***** «Allah işitti..», ***** «Yo yemin olsun» (iki sûrede; Kıyame ve Beled sûreleri),

***** «Surat astı ve döndü.», ***** «Övünmek sizi oyaladı..», ***** «Dehşetli hadise.», ***** «Kâfirler ayrılacak değillerdi.», ***** «Biz onu indirdik.», ve ***** «Biz sana Kevseri verdik.» âyetleridir. Bu â-yetler, yirmi üç sûrede yer almıştır.

5- On beş sûre, kasem ile başlamıştır. Bunlar; Sâffât sûresinde me­leklere, Burûc ve Târık sûreleri ile, altı sûrede semadaki varlıklara, felekle ilgili olan Necm sûresinde Süreyya yıldızlarına, Fecr sûresinde günün başlangıcına, Leyl sûresinde zamanın bir kısmına veya tamamına, Zâriât ve Mürselât sûrele­rinde anâsır-ı hamse'den biri olan havaya, Tûr sûresinde gene bunlardan biri olan toprağa, Tin'de bitkilere, Nâziat'ta insanlara, Âdiyatta ise hayvanlara ye­min ile başlamıştır.

6- Yedi sûrede, şart edatı ile başlamıştır. Bunlar; Vâkıa, Munâfikûn, Tekvir, İnfitar, İnşikâk, Zilzal ve Nasr sûreleridir.

7- Altı sûrede, emir sigasıyla, başlamıştır. Bunlar; ***** sûreleridir.

8- Altı sûrede, istifham ile başlamıştır. Bunlar; ***** ve ***** ile başlayan sûrelerdir.

9- Üç sûre de beddua ile başlamıştır. Bunlar; ***** ile başlayan sûrelerdir.

10- Bir sûre de talil ile başlamıştır. Bu da Kurayş sûresidir. Ebû Şame, bunları bir arada toplamış ve şöyle demiştir: Beddua şeklin­de zikrettiğimiz kısımdaki sûreler, haber cümlesiyle başlayan sûreler arasında zikredilmesi gerekir. Aynı şekilde Allah'a sena ile başlayan sûrelerin hepsi, ha­ber cümlesidir. Ancak ***** şeklinde emir sigası ile başlayan sûre, bunun dışın­da kalır. Çünkü bu sigada, kasem vardır. Subhane kelimesiyle başlayan âyetin, dua ve haber cümlesi olma ihtimali mevcuttur. Sonra bunları, şu iki beytte top­lamış, şöyle demiştir:

*****

Beyan uleması şöyle der: Husnu'l-ibtida, belâgatin bir nevidir. Husnu'l-ibtida; söze güzel bir cümle ile başlamaktır. Çünkü, kulağa ilk gelen söz, bu cümledir. Eğer cümlede husnü'l-ibtida mevcutsa, dinleyen bu söze kulak verir, anlamağa çalışır. Eğer değilse, diğer cümleler güzel olsa bile, fazla önem verip dinlemez. Bu bakımdan ilk cümlenin kelimeleri, lafız ve mâna yönüyle ayrı özel­liklerde olmalıdır. Kur’ân'da mevcut Fevatihu's-suver'in hepsi, en güzel, en be­liğ ve en mükemmel şekilde gelmiştir.

Husnu'l-ibtida'nın bir nevi de, daha hususi mânada olan beraatu'l-istihlaldir. Bu sanat, ilk cümlenin ifade ettiği mevzu ile yakın bir münasebeti olduğuna işaret etmektedir. Bunun en bariz misali, Kur’ân'ın ilk sûresi olan Fatiha'da gö­rülür.

Beyhaki, «Şuabu'l-İman» adlı eserinde ifade ettiği gibi bu sûre, Kur’ân'ın gayesini bütünüyle ihtiva etmektedir.

Bu görüşünü, şu senedle nakle­der: Bize, Ebû'l-Kasım b. Habib, o Muhammed b. Salih b. Hâni'den, o Huseyn b. Fadl'dan, o Affan b. Müslim'den, o da Rabi b. Subeyh'den rivâyet ederek, Hasenu'l-Basri'nin şöyle dediğini nakleder:

Allahü teâlâ 104 Kitap indirmiş, bunlarda mevcut olan ilmi; Tevrat, İncil, Zebur ve Furkan gibi dört Kitab'da toplamıştır.

Sonra Furkan'da (Kur’ân'da) mevcut ilimleri mufassal sûrelerde, mufassal sûrelerdekini de Fatiha'da toplamıştır.

Fatiha sûresinin tefsirini bilen, indirilmiş bütün Kitapların tefsirini bilmiş sayılır.

Bu da gösterir ki, Kur’ân'ın ihtiva ettiği ve dinlerin kendisiyle kaim olduğu ilimler, dörttür.

1- Usul ilmi; bu ilmin konusu, Marifetullah ve Sıfatullah'dır. ***** âyeti buna işaret etmektedir. Marifetu'n-nübüvve de bu ilimde­dir. ***** âyeti buna işaret etmektedir. Marifetu'l-mead da bu ilim­dendir. ***** âyeti buna işaret etmektedir.

2- İlmu'l-ibadât; ***** âyeti buna işaret etmektedir.

3- İlmu's-süluk; bu ilim nefsi, dinin adabına ve Allah'a bağlanmaya sevkeder. Buna ***** âyeti işaret etmektedir.

4- İlmu'l-kasas; bu ilim, geçmiş ümmet ve milletlerin haberini öğrenip, Allah'a itaat edenlerin saadetini, isyan edenlerin şekavetini bildirir. ***** âyeti buna işarettir.

Böylece Allahü teâlâ, Kur’ân'ın bütün maksadını Fatiha'da toplamıştır. Fatiha'da en güzel kelimeler, makta ve belâgat nevileri bulunduğundan, bera-atu'l-istihlal'deki gayenin, bunlar olduğu anlaşılır.

Alak sûresi de bu kabildendir. Bu sûre, Fatiha süresindeki ilimlerin ben­zerini ihtiva etmektedir. Alak sûresinde, beraatu'l-istihlal'i gösteren hususlar, nâzil olan ilk sûre olması, kırâat ve Besmele ile başlamayı emretmesi, ilm-i ahkâma işarette bulunması, tevhidi, zat-ı ilahi'nin isbatı, zati ve fiili sıfatlarıyla ilgili bilgiler ihtiva etmesi, bütün bunlarla, usul-i din'e işarette bulunması, ***** «İnsana bilmediklerini öğretti.» âyetiyle, insana lazım olan bilgileri öğretip vermesidir.

Bu bakımdan Fatiha sûresine, Kur’ân'ın başlığı denilmesinin ye­rinde bir ünvan olduğu söylenir. Çünkü bir kitabın başlığı, o kitabın evvelinde veciz ibarelerle maksadının bir arada toplandığını gösterir.