Geri

   

 

 

İleri

 

29 Kur'ân-ı Kerim'in Sûrelerinin Faziletine Dair Uydurulmuş Hadisler

Kur'ân-ı Kerim sûreleri, sair amellerin faziletlerine dair uydurmacıların uy­durduğu, iftiracıların ortaya koyduğu yalan hadislerle, batıl haberlere iltifat edilmez. Bu gibi hataları pek çok kimse işlemiştir. Bu hataları işleyenlerin bun­da gözettikleri maksatlar, farklı farklıdır. Zındıklardan Kufeli Muğire b. Sa-id, zındıklığı dolayısıyla asılmış bulunan Şamlı Muhammed b. Said ve ben­zeri bazı zındıklar, hadis uydurmuş ve bu hadisleri başkalarına da nakletmiş-lerdir. Maksatları ise, insanların kalplerine şüphe yerleştirmektir. Mesela Mu­hammed b. Said'in Enes b. Mâlik'ten rivayetine göre güya Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş:

"Ben peygamberlerin sonuncusuyum, benden sonra pey­gamber olmayacaktır. Allah'ın dilemesi müstesna." Burada böyle bir istisna­yı eklemesinin sebebi propagandasını yaptığı inkar ve zındıklıktır.

Derim ki: Bunu İbn Abdi'1-Berr "et-Temhid" adlı eserinde zikretmiş ve hak­kında birşey söylememiştir. Bunun yerine buradaki istisnayı rüyaya hamle­derek yorumlamıştır.[189] [143] Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

Kimileri, hadisi insanları davet ettikleri bir heva ve arzularını kabul ettir­mek kasdıyla uydurmuştur. Haricilerin ilim adamlarından birisi, tevbe ettik­ten sonra şunları söylemiş: Bu hadisler bir dindir. O bakımdan dininizi kim­den alıp öğrendiğinize iyi dikkat ediniz. Bizler önceleri (ben tevbe etmeden önce) birşeyi arzu ettik mi, onu hadis diye ileri sürüverirdik.

Bazıları -iddia ettikleri gibi- hadisi hayır umarak, ecir bekleyerek uydur­muşlardır. Bu hadisleriyle onlar, insanları faziletli amellere çağırıyorlardı. Ni­tekim Ebu İsmet Nuh b. Ebî Meryem el-Mervezi ile Muhammed b. Ukaşe el-Kirmani, Ahmed b. Abdullah el-Cüveybarî ve başkalarından bu maksatla ha­dis uydurduklarını belirttikleri rivayet edilmiştir. Ebu İsmet'i: Sen İkrime'den, o İbn Abbas'tan Kur'ân-ı Kerim'in sûre sûre faziletlerine dair rivayetleri ner-den aldın? diye sorulunca, şu cevabı vermiş: İnsanların Kur'ân-ı Kerim'den yüzçevirerek Ebu Hanife'nin fıkhı ile Muhammed İbn İshak'ın Megazisiyle uğ­raştıklarını görünce, hasbeten lillah (Allah'tan ecir almak umuduyla) bu ha­disleri uydurdum.

Ebu Amr Osman b. es-Salah "Ulumu'l-Hadis" adlı eserinde şunları söy­lemektedir: Ubeyy b. Ka'b'dan, o Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)' dan yoluyla, sûre sûre Kur'ân'ın faziletine dair rivayet edilen uzunca hadisin durumu da böyledir. Birisi, bu hadisin nerden çıktığını araştırdı ve nihayette bu hadisi bir toplu­luk ile birlikte uydurduklarını itiraf eden kişiyi tesbit etti. Zaten bu hadisin uydurma olduğunun etkileri açıkça hadisin kendisinden anlaşılmaktadır. Müfessir el-Vahidî ve bunu zikreden müfessirler bu hadisi tefsirlerine almak­la hata etmişlerdir.

Hadis uyduranların bir kısmı da dilenci ve başkalarının eline bakan kim­selerdir. Bunlar çarşı pazarlarda durur, ezberledikleri sahih birtakım senet­lerle, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'a hadis uydururlar. Bu senetlerle uydurdukları hadis­leri zikrederler. Ca'fer b. Muhammed et-Tayalisî anlatıyor: Bir seferinde Ah­med b. Hanbel ile Yahya b. Main, Rusafe mescidinde namaz kıldılar. Önle­rinde kıssacı birisi dikildi ve dedi ki: Bize Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. Ma­in anlatarak dediler ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Katâde'den o Enes'ten rivayetle dedi ki: Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Kim la ilahe il­lallah diyecek olursa, onun her bir kelimesinden gagası altından, tüyleri mer­candan bir kuş yaratılır... Böylece yaklaşık yirmi sahife tutacak kadar bir kıs­sa anlatır. Ahmed, Yahya'ya, Yahya da Ahmed'e bakar durur. Bu adama bu­nu sen mi rivayet ettin? diye birbirlerine sorarlar. Öteki: Allah'a yemin ede­rim, ben bunu şu ana kadar hiç duymamıştım. Her ikisi de kıssacı kıssasını bitirinceye kadar sustular. Daha sonra Yahya, bu kıssacıya: Bu hadisi sana kim rivayet etti, deyince adam: Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. Main dedi. Yahya: İbn Main benim, Ahmed b. Hanbel de budur. Bizler Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın ha­disleri arasında böyle birşey işitmedik. Eğer mutlaka yalan söylemek istiyor isen, bizden başkasına isnad ederek yalan uydur. Kıssacı ona: Gerçekten sen Yahya b. Main misin? diye sorunca: Evet, der. Kıssacı şu cevabı verir. Yah­ya b. Main'in ahmak olduğunu işitir dururdum. Ne derece ahmak olduğunu da şu anda öğrendim. Benim ahmak olduğumu nasıl anladın? diye sorar. Adam şöyle cevap verir: Sanki dünyada senden başka Yahya b. Main ile bun­dan başka Ahmed b. Hanbel yok mu? Ben bu adamdan başka ismi Ahmed b. Hanbel olan onyedi kişiden hadis yazmış bulunuyorum. Bunun üzerine Ah­med b. Hanbel elbisesinin kolu ile yüzünü örttü: Ve bırak adam kalkıp git­sin, dedi. Onlara alaylı bakışlarla kalkıp gitti.

İşte bu kesimler ve onların durumlarında olanlar, Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a iftira yoluyla hadis uyduran kimselerdir.

Anlatıldığına göre Harun er-Reşid, güvercinlerle vakit geçirmekten hoş-lanırmış. Bir gün yanında Kadi Ebu'l-Bahteri'nin de bulunduğu sırada ken­disine güvercin hediye edilir. Ebu'l-Bahteri der ki: Ebu Hureyre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Yarış ya deve yahut at veya ka­nat (lı hayvan) ile yapılır."[190] [144] Ebu'l-Bahteri bu rivayetinde "veya kanat" iba­resini fazladan koyar. O bunu sırf Harun er-Reşid için uydurdu. Harun er-Re­şid de ona oldukça büyük bir mükafat verdi. Yanından çıkınca er-Reşid de­di ki: Allah'a yemin ederim, onun yalan söylediğini biliyorum. Sonra da gü­vercinlerin kesilmesini emretti. Ona: Güvercinin günahı ne, diye sorulunca şu cevabı verdi. Bu güvercinler yüzünden Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a yalan yere ha­dis isnad edildi. İlim adamları da bundan dolayı ve başka sebepler dolayı­sıyla uydurduğu hadisleri terkettikleri hiçbir şekilde ilim adamları ondan ge­len hadisleri hadis diye yazmazlar.

Derim ki: Eğer insanlar sahih kitaplarda, müsnedlerde ve ilim adamları ara­sında kabul görüp fukaha imamların rivayet ettiği tasnif edilmiş kitaplarda sa­hih olan hadislerle yetinmiş olsalardı, gerçekten de başkalarına ihtiyaçları ol­maz ve Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şu âyetlnde yer alan tehdit edici ifadelerin kap­samına girmezlerdi: "Bildiğiniz dışında benden hadis nakletmekten sakınınız. Kim kasten bana yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın."[191] [145]

Hazret-i Peygamber'in yalana karşı ümmetini cehennem ile korkutması, onun kendisine iftira ve yalan yoluyla hadis isnad edileceğini bildiğinin delilidir. Bu din düşmanlarının uydurduğu, müslümanlar arasında yeralan zındıkların amellere teşvik, korkutmak ve buna benzer hususlara dair uydurdukları hadislerden sakındıkça sakınmak gerek. Bu hadis uydurmacıları arasında en büyük zararı olanlar ise, zahidliğe müntesib olan birtakım kimselerdir. Bun­lar, kendilerinin iddia ettiklerine göre, ecir umarak hadis uydurmuşlardır. İnsanlar ise, onlara duydukları güven sebebiyle onlara meylederek uydurduk­ları hadisleri kabul ettiler. Böylelikle bu uydurmacılar, kendileri saptıkları gi­bi başkalarını da saptırdılar.