Geri

   

 

 

İleri

 

14 Yedi Kıraat

ed-Davudî, İbn Ebi Sufra ve onlar gibi birçok ilim adamımız şöyle demek­tedir: Bu Kur'ân kıraatinin yedi imamına nisbet edilen yedi okuyuş, ashab-ı kiramın geniş bir çerçeve içerisinde ele aldığı yedi harf (okuyuş şekli) değil­dir. Çünkü sözünü ettiğimiz bu yedi okuyuş şekli ashab-ı kiramın kullandığı yedi şekilden sadece birisine racidir. Bu bir şekil ise Hazret-i Osman'ın Kur'ân'ı toplatırken esas aldığı şekildir. Bunu İbn en-Nahhas ve başkaları zikretmek­tedir.

Meşhur olan okuma şekilleri ise, Kur'ân okuma imamlarının tercihleridir. Çünkü onların her birisi, kendisince daha güzel ve daha tercihe değer kabul ettiği kendisinin rivayet edip şeklini öğrendiği bir seçime dayalıdır. O, bu ko­nudaki bilgi ve tercihine dayanarak belli bir okuma şekline bağlanıp bu oku­ma şeklini başkalarına öğretmiş ve bu da ondan nakledilerek şöhret kazan­mıştır. Bu kıraat şekli, onun okuyuşu diye bilinip ona nisbet edilir olmuş, o bakımdan "Nafi' harfi ve İbn Kesir harfi (okuyuşu)" gibi ifadeler kullanılma­ya başlanmıştır. Onlardan herhangi birisi, ötekinin tercihini yasaklamadığı gi­bi, ona karşı tepki de göstermiş değildir. Aksine uygun ve caiz görmüştür. Bu yedi imamın her birisinden de iki veya daha fazla bir tercih şekli rivayet edilmiştir. Bunların hepsi sahihtir. Müslümanlar bu çağlarda bu imamlardan sahih olarak gelen ve onlar tarafından rivayet edilen kıraat şekillerine itimad ettiler ve bunu ilgili eserlerde kaydedip yazdılar. Bu doğru şekil üzere icmâ, kesintisiz olarak devam etti ve yüce Allah'ın vadettiği "Kitabının korunma­sı" vadi yerini buldu. Kadı Ebu Bekr b. et-Tayyib, et-Taberi ve bunlara ben­zer mütekaddim imamlar ve faziletli muhakkıklar da bu kanaattedirler.

İbn Atiyye der ki: Yedi kıraat çağlar boyunca ve her yerde kabul görmüş bulunmaktadır. Bu kıraatlerden birisi okunarak namaz kılınır. Çünkü bunlar icma ile sabit olmuştur. Şaz kıraatlerle ise namaz kılınmaz. Çünkü insanlar bu kıraat üzere icma etmiş değildir. Ashab-ı kiramdan ve tabiin alimlerinden ge­len rivayetlere gelince, bu konuda sadece onların bu rivayeti yaptıklarına ina­nılır. Ebu's-Semmal ve benzerlerinden gelen rivayetlere ise güven duyulmaz.

İbn Atiyye'den başkaları da şöyle demiştir: Mütevatir mushaflardan ayrı olan şaz kıraatler, Kur'ân değildir ve bunlar Kur'ân'dandır kabul edilerek on­larla amel edilmez. Bunlara dair yapılacak en güzel açıklama, bu okuma şe­killerinin nisbet edildiği kişinin âyetin te'vilinde izlediği bir yol olarak kabul edilmesidir. Mesela Abdullah b. Mes'ud'un:

"Üç gün oruç tutmak" (el-Bakara, 2/196; el-Maide, 5/89) âyetini "peşpeşe, aralıksız olarak" anlamına ge­len (mevcut) ilavesiyle okuması gibi.

Şayet ravi, bu farklı kıraati Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan işittiğini açıkça ifade ederse, ilim adamları bunun gereğince amel edip etmemek konusunda olumlu ve olumsuz kanaat belirterek farklı görüşler ortaya atmışlardır. Olumsuz kanaat belirtenlerin görüşleri şöyle açıklanır: Ravi bunu, rivayet ve haber vermek sadedinde değil de Kur'ân'dır diye rivayet etmektedir. Bu ise, (Kur'ân'dan olduğu tevatüren) sabit olmadığından kabul edilmez.

İkinci görüşün açıklaması da şöyledir: Bunun Kur'ân'dan olduğu sabit ol­masa bile, sünetten olduğu sabittir. Bu ise, diğer ahad haberlerde olduğu gi­bi gereğince amel etmeyi gerektirir.