Geri

   

 

 

İleri

 

5 Kur'an Çeşitli Arap Lehçeleri Üzerine İnmiştir

Taberi, Kur'an-ı kerimin bütün kelimeleriyle Arap dilinde indiğini ispat­ladıktan sonra Arap dilinin, bir çok lehçeleri kapsadığını, Kur'an-ı Kerim inerken bu lehçelerden sadece yedi lehçe üzerine indiğini Resulullahın, bir hadis-i şerifinde bunu beyan ettiğini, ancak Kur'an-ı Kerim tek bir mushaf haline getiri­lirken bu lehçelerden sadece Kureyş lehçesinin esas alınarak Kur'anın toplanıp yazıldığını, bu itibarla elimizde bulunan Kur'anın tek lehçe üzere tesbit edildiği­ni zikretmiştir.

Taberİ bu hususta da Özetle şunları zikretmiştir: "Söylediklerimizi anla­maya muvaffak kılınan insanlara daha önce açıkladık ki Aziz ve Celil ulan Al­lah, Kur'anın tamamını Arapça indirmiştir. "Kuranda Arapça olmayan bölümler vardır." şeklinde iddiada bulunanların iddiaları fasittir. Şimdi ise diyoruz ki "Kur'an tümüyle Arapça indirilmişse o, çeşitli kabilelerden bir araya gelen Arapların bütününün lehçesiyle mi inmiştir yoksa sadece bir kısmının lehçesiyle mi inmiştir? Vakıa şudur ki: "Şüphesiz ki biz bu kitabı, okuyup anlamanız için Arapça bir Kur'an olarak indirdik." âyet-i kerimesi ve benzeri âyetler, Kur'an-ı Kerimin Arapça indirildiğini beyan etmişlerdir. Bu ifadelerden, Kur'anın Arap şivelerinden özel belli şivelerle indiğini anlamak ta. bütün şive­lerle indiğini anlamak ta mümkündür. Bizim bu hususta kesin bir bilgiye ulaş­mamız için Kur'an-i Kerimi açıklama yetkisi kentlisine verilen Rasulullah'ın açıklamasına müracaat etmekten başka çaremiz yoktur. Bu hususta Resulullah'tan, birbirini dektekieyen bir çok hadis rivayet edilmiştir. Bunları şöylece zikretmek mümkündür.

a- Ebu Hureyreden. Resulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Kur'an yedi [19][35] (lehçe) üzere indirilmiştir. Kur'an hakkında tartışmaya girmek kâfirliktir." Pesuluilah bun» üç kere tekrar ettikten sonra şöyle buyurdu: "Siz Kur'anılan bildiğinizle amel edin. Ondan bilmediğinizi ise bilenine so run. [20][36] Diğer bir rivayette de yine Ebu Hureyreden Resulullah'ın şöyle buyur­duğu rivayet edilmiştir:

"Kur'an yedi harf (lehçe) üzere indirilmiştir. kelimeleri bunlardandır.'[21][37]

b- Abdullah b. Mes'udun da ResuluUah'm şöyle buyurduğunu rivayet etti­ği nakledilmiştir. "Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir. Her harfin zahiri ve bâtını vardır. Yine her harfin bir sınırı vardır. Ve her sınırın da bir denetleme yeri vardır. [22][38] Hadis-i Şerifte geçen "Her harfin bir sının vardır." ifadesinden maksat şudur: Kur'anm indirildiği yedi yönden her yönünün bir sının vardır ki bu sının Allahü teâlâ koymuştur ve hiçbir kimsenin bu sınırı aşması caiz değil­dir? Mesela haramlann bir sının vardır, kimse bu sının geçemez. Hadiste geçen "Her harfin zahiri ve bâtını vardır." ifadesinden maksat da şudur: "Kur'anda zik­redilen yönlerden her bir yönün, okunan bir zahiri vardır. Bir de ihtiva ettiği te'vili vardır."

Yine hadis-i şerifte zikredilen "Her sınırın da bir denetleme yeri vardır." ifadesinden maksat ise şudur. "Allahü teâlânm, Kur'anda sınırlarını çizdiği helal­lerinin, haramlarının ve diğer hükümlerinin belli miktarlarda sevap ve cezalan vardır. Allahü teâlâ âhirette bunlara bakacak ve kıyamette onlan kontrol edecek­tir. Nitekim Hazret-i Ömer bu mânâyı ifade eden bir sözünde şöyle demiştir: "Yer­yüzünde bulunan bütün san (altın) ve beyazlar (gümüşler) benim olsaydı elbette ki ben onları âhirette denetleme ve hesaba çekilme yerinin dehşetinden dolayı feda ederdim."

Hadis-i şerifte geçen "Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir" ifadesi, müfes-sirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir: Taberi, daha sonra da temas edileceği "gibi, bu görüşlerden sadece biri olan "Yed harften maksat, yedi lehçe­dir." görüşünü almış ve  Kur'anın yedi lehçe üzere indiğini ve günümüzde bu lehçelerden sadece birinin geçerli olduğunu söylemiştir ki o da Zeyd b. Sabitin kıraati olan lehçedir. Ancak Übey b. Kâ'b, Enes b. Mdik, Huzeyfetül Yeman, Zeyd b. Erkam, Semüre b. Cündeb, Süleyman b. Suret, Abdullah b. Abbas, Ab­dullah b. Mes'ud, Abdurrahman b.  Avf, O-sman b, Affuı, Ömer b. el-Hattab, Amr b. Ebu Seleme, Amr b. el-Ass, Muaz b. Cebel, Hişam b. Hâkim, Ebu Bek-re, Ebu Celim, Ebu Said el-Hudri, Ebu Talha, Ebu Hureyre ve Ebu Eyyub e!-Ensari gibi sahabilerden  rivayet edilen ve mütevatir olduğu söylenen bu hadis-i şerifin izahında Suyutinin de zikrettiği gibi, kırk kadar görüş zikredilmiştir. [23][39]Bu görüşlerden bir kısmını şu şekilde özetlemek mümkündür.

Bir kısım âlimler, bu hadis-i şerifin, mânâsı anlaşılamayan müşkil hadislerden olduğunu söylemişlerdir. Çünkü bu hadiste zikredilen "Harf" kelimesi Arapçada alfabe harfi, bir şeyin kenan, yön, kelime, dil ve şive anlamlarına gel­mektedir. İbn-i Sem'an en-Nehavi bu görüştedir.

Diğer bir kısım âlimler "Buradaki yedi harften maksat, yedi yön demek­tir. Yani, Kur1 anın yedi yönü vardır. Bunlarda da emirler, yasaklar, helaller, ha­ramlar, muhkemler, müteşabihler ve kıssalardır." demişlerdir.

Başka bir kısım âlimlere göre buradaki yedi harften maksat, kelimenin sonundaki irabdır. Diğer bazılanna göre, âyetlerin sonundaki hatimelerdir. Baş­ka bir kısmına göre bir mânânın yedi şekilde ifade edilebilmesi demektir. Ba­zılanna göre, kıraatlarda imale, fetih, terkik, tefhim, tehmiz, teshü, idgam ve iz­har demektir. Daha birçok izahlar vardır. Taberi ise konuyla ilgli olarak şu ha­dis-i şerifleri rivayet etmiş ve yer yer izahlarda bulunmuştur.

I-Abdullah b. Mes'ud diyor ki:

Resuiullah bana Ahkaf suresini okuttu. Onu başka birine de okutmuştu. O kimse Ahkaf suresinin bir âyetinde bana muhalefet etti. Dedim ki: "Bunu sana kim okuttu?" Dedi ki: Resuilah okuttu." Ben de ona dedim ki: "Resuiullah onu bana da şöyle şöyle okuttu." Bunun üzerine Resuluîlaha vardım. Onun yanında bir adam bulunuyordu. Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü, sen bana, şöyle ve şöyle okutmamış miydin? "Resuiullah: "Evet." dedi Diğer adam da: "Sen bana da şöy­le ve şöyle okutmamış miydin?" dedi Resuiullah ona da evet dedi ve yüzünün rengi değişti. Bunun üzerine Resulullah'm yanında bulunan kişi (Hazret-i Ali) "Her-biriniz işittiği gibi okusun. Sizden önceki ümmetler,  (Peygamberlerine karşı) ihtilafa düşmeleri'yüzünden helak olmuşlardır." dedi. Bilemiyorum ki o kişi (Hazret-i Ali) bu sözü Resulullah ona emretti de mi bize söyledi? Yoksa kendi tara­fından mı söyledi? [24][40]

2- Yine Abdullah b. Mes'ud diyor ki:

"Kur'an-ı Kerimin surelerinden birinin hakkında tartıştık. Ayetlerin otuz beş veya oîuz altı oldğunu söyledik. Sonra Resulullah'a gittik. Ali'nin ona gizli bir şeyler söylediğini gördük. Dedik ki: "Bizkıraaîîa ihtilaf ettik." Bunun üzeri­ne Resulullah'm yüzü kızardı ve Ali dedi ki: "Resulullah. bildiğniz gibi okuma­nızı emrediyor. [25][41]

3- Zeyd b. Erkam diyor ki: "Bir adam Resulullah'a geldi ve ona: "Abdul­lah b. Mes'uü bana, Zeydin ve Übey b. Kâ'bın daha önce okutmuş oldukları bir sureyi okuttu. Onların kıraatlan birbirinden farklı. Ben hangisinin kıraatini ala­yım?" dedi. Resulullah cevap vermeyip sustu. Yanında da Alt bulunuyordu. Ali: "Herkes öğrendiği gibi okusun. Hepsi de güzeldir, hoştur." detli. [26][42]

4-  Ömer b. el-Hattab diyor ki:

"Resulullah hayattayken Hişam b. Hâkimin, Furkan suresini okuduğunu işittim. Onun okumasına iyice kulak verdim. Bir de baktım ki o, ResuluTlah'm bana okutmadığı bir çok lehçe üzere okuyor. Ben nerdeyse namazda olduğu halde üzerine atılacaktım. Fakat selam verinceye kadar1 sabrettim. Selam verince yakasından tutup çektim ve dedim ki: "Okuduğunu işittim. Bu sureyi sana kim okuttu?" Dedi ki: "Onu bana Resulullah okuttu." Dedim ki: "Yalan söylüyorsun. Resulullah onu bana, senin okuduğundan farklı bir şekilde okuttu. Ben onu tu­tup Resulullah'a götürdüm ve dedim ki: "Ben bunun, Furkan suresini senin ba­na okutmadığın bir çok harfler üzere (lehçeler) üzere okuduğunu işittim." Resu-İullah: "Onu bırak," dedi ve devamla buyurdu ki: "Oku ey Hişam." O da kendi­sinden işittiğim kıraat şekliyle okudu. Resulullah buyurdu ki:"Bu sure bu şekil­de indirildi." Sonra bana: "Ey Ömer sen de oku." dedi. Ben de Resulullah'm ba­na okutmuş olduğu şekliyle okudum. Resulullah buyurdu ki: "Bu sure bu şekil­de indirildi. Şüphesiz ki bu Kuran yedi harf üzere indirildi. Siz, ondan kolayını­za geleni okuyun[27][43] Diğer bir rivayette şunlar zikredilmektedir: Bir kişi, Ömer b. el-Hattab'ın yanında Kur'an okumuş. Hazret-i Ömer'de onun okuyuşunu düzeltmek istemiştir. Bunun üzerine Kur'an okuyan kişi, "Ben bunu Resulul­lah'a okudum. O, bir değişiklik yapmadı." demiştir. Resulullah'm yanma varıp, ihtilaflarını ona bildirmişler ve Kur'an okuyan kişi "Ey Allah'ın Resulü, şu ve şu âyetleri sen bana okumadın mı?" diye sormuş Resulullah'da "Evet." demiştir. Bunun üzerine Hazret-i Ömer'in kalbine bir şeyler gelmiş Resulullah da Ömer'in yü­zünden bunu anlamış ve onun göğsüne vurarak şöyle buyurmuştur: "Şeytanı kendinden uzaklaştır. Şeytanı kendinden uzaklaştır. Şeytanı kendinden uzaklaş­tır. Ey Ömer, Kur'amn hepsi doğrudur? Yeter ki rahmet âyetini azap âyeti yeri­ne azap âyetini de rahmet âyeti yerine koyma. [28][44] Başka bir rivayette de Resu lullah Ömere şöyle demiştir: "Kur'an yedi harf üzere indirilmiştir. Hepsi de Şâfi (Şifa verici) ve kâfi (yeterli)dir[29][45]

5-  Alkame en Nehai diyor ki: "Abdullah b. Mes'ud, Küfeden ayrılırken onu uğurlamak için arkadaşları yanına toplanmışlardı. Abdullah b. Mes'ud on­larla vedalaşırken şunları söyledi: "Sakın Kur'an hakkında tartışmayın. Çünkü Kur'an, birbiriyle çelişmeyen, yok olmayan ve çokça tekrar edilmekten dolayı değişikliğe uğramayan bir kitaptır. Şüphesiz ki İslamın şer'î hükümleri, cezalan ve farzları onda aynıdır, değişmez. Şayet Kur'anın kıraat şekillerinden biri, di­ğerinin emrettiğini yasaklar mahiyette olsaydı işte o zaman Kur'anda ihtilaf olurdu. Fakat durum böyle değildir. Kur'an bütün kıraati an içermektedir. Bu­nunla birlikte cezalarda, frazlarda ve İslam'ın diğer hükümlerinde herhangi bir farklılık yoktur. Öyle zamanlar olmuştur ki, biz Kur'anın okunması hususunda Resulullah'm yanında tartışıyorduk. O da bize okumamızı emrediyor biz de okuyorduk. Dinledikten sonra hepimizin güzel okuduğunu söylüyordu. Eğer ben, Allah'ın, Peygamberine indirdiği bu Kur'am benden daha iyi bilen birini bilmiş olsam mutlaka onu arar bulur ve onun bilgileriyle kendi bilgilerimi artın-rım. Ben, Resulullah'm lisanından yetmiş sure okudum. Ben, her yıl Ramazan ayında Kur'anın, ResuhıHah'a okutulup dinlendiğini, nihayet vefat ettiği yılda bunun iki kere yapıldığını biliyordum. Resulullah, Kur'an'ın, kendisine okutulup dinlenmesinden sonra ben onu okuyordum. O da bana, güzel okuduğumu söylü­yordu. Kim benim kıraatim üzere okuyacak olursa sakın ondan yüzçevirerek bırakmasın. Yine kim de Kur'am, bu kıraatlardan biri üzere okuyorsa ondan yüzçevirerek bırakmış olmasın. Zira Kur'andan bir âyet inkâr eden kimse onun tümünü inkâr etmiş olur. [30][46]

6- Abdullah b. Abbas diyor ki:

"Resulullah (sallalahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Cebrail bana Kur'anı bir harf üzere okut­tu. Ben Cebraile bir talepte bulundum. Ben ondan, kıraati arı artırmasını işitiyor­dum. O da artırıyordu. Nihayet yedi harf üzere okunmasına kadar ulaştı. [31][47] İbn-i Şihab ez-Zühri bu hadisin izahında şöyle demiştir: "Bana ulaştığına göre buradaki yedi harften maksat, tek bir mesele hususunda yedi lehçedir. Bu kıraatlar helal ve haramı değiştirmeyen kiraatlardır.

7- Ümmi Eyyub, Resulullah'm şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

"Kuran yedi harf üzere inmiştir hangisini okursan senin için yeterli-dir; [32][48]

8-Übeyb. Kâ'b diyor ki:

"Ben, bir adamın Kur'an okuduğunu işittim. Dedim ki "Bunu sana kim okuttu?" Dedi ki: "Resulullah okuttu." Dedim ki: "Haydi ResuluUah'a gidelim." ResuIuİlah'a gittim ve dedim ki: "Sen şunun okumasını iste," Bunun üzerine Re­sulullah "Oku" dedi. Adam okudu. Resulullah: "Güzel okudun." dedi. Ben de dedim ki: "Sen bana şöyle şöyle okutmamış rmydın?" Resulullah: "Evet, sen de gjzel okuyorsun." dedi. Ben de elimle işaret ederek: "İkimize de "İyi okudun." diyorsun." dedim. Bunun üzerine Rusuluilah, eliyle göğsüme vurdu sonra buyurdu ki: "Ey Allah'ım, sen, Übey'den şüpheyi gider." Bunun üzerine benden bir ter boşandı içim korkuyla doldu ve Rasulullah buyurdu ki: "Ey Übey, bana iki melek gelmişti. Biri bana "Sen Kur'anı bir harf (lehçe) üzere oku." dedi. Diğeri ise "Artırmasını iste." dedi. Dedim ki: "Artır." bunun üzerine o melek dedi ki: "İki harf (lehçe) üzere oku." diğer melek dedi ki: "Artırmasını iste." Dedim ki: "Artır" yine o melek dedi ki: "Üç harf (lehçe) üzere oku." Diğer melek te dedi ki: "Yine artırmasını iste." dedim ki: Artır." O melek: "Dört harf (lehçe) üzere oku." dedi. Diğer melek: "Artırmasını iste." dedi. Dedim ki: "Artır." O melek dedi ki: "Beş harf (lehçe) üzere oku. "Diğer melek dedi ki: "Artırmasını iste. "Ben de "Artır." dedim. O melek te "Altı harf (lehçe) üzere oku." dedi. Diğer melek "Artırmasını iste." dedi. O melek te "Yedi harf (lehçe) üzere oku. Kitfan yedi harf (lehçe) üzere inmiştir." dedi. [33][49]

9- Übey b. Kâ'b yine diyor ki:

Benim Müslüman olmamdan itibaren şu hadise dışında, göğsümü hiçbir şey tırmalamamış!!. Hadise şöyle olmuştu: "Ben bir âyet okudum, başka biri de o âyeti benim okuduğum kıraatin dışında bir kıraatla okudu. Ben ona dedim ki: "Bu âyeti bana Resulullah (s.a.v) okuttu." O adam da: "Bu âyeti bana da Resıı-İuilah okuttu." dedi. Bunun üzerine Resulullaha vardım ve ona: "Ey Allah'ın Peygamberi, şu ve şu âyeti sen bana şöyle ve .şöyle okutmadın mı?" dedim. "Re­sulullah "Evet." dedi. O adam da Resulullah'a: "Sen bana da şöyle ve şöyb okutmadın mı?" dedi. Resulullah: "Evet." dedi ve devamla şöyle buyurc'u: "Cebrail ve Mikâil (a.s.) bana geldiler. Cebrail sağ tarafıma Mikâil de sol ta afıma oturdular. Cebrail (a.s.) dedi ki: "Sen, Kur'anı bir harf üzere oku. "Mikâil de bana dedi ki: "Cebrailin artırmasını iste. Cebraüin artırmasını iste... Nihayet Cebrail yedi harfe (kiraata) kadar ulaştı. Her kıraat safi (şifa veren) ve Kâfidir (yeterlidir) [34][50]Bu hadis-i şerifin son bölümü, diğer bir rivayette şöyledir:

"Bukiraptlardan hiçbiri yoktur ki, onlar, şâfı ve kâfi olmasın. Senin demen bu kıraatlardandır. Yeter ki azap âyetini rahmet âyetiyle rahmet âyetini de azap fıyetiyle bitirme. [35][51]

10- Übey b. Kâ'b başka bir rivayette diyor ki:

"Resulullah, Merv taşları yanında Cebrail ile karşılaştı ve ona: Ey Cebra­il, ben, okur yazarlığı olmayan bir ümmete Peygamber olarak gönderildim. On­ların içinde yaşlı kadın., yaşlı erkek, genç erkek, çocuk, kız çocuğu ve hiçbir şey okumamış erkekler bulunmaktadır." Cebrail de dedi ki: "Ey Muhammed, şüphesiz ki Kur'an, yedi harf (kıraat) üzere indirilmiştir. [36][52]

11- Übeyb. Kâ'b diyor ki:

"Bir gün ben Mescide gitmiştim. Bir adam gelip namaz kılmaya başladı. Namazda, okuduğu kıraatini yadırgadım. Sonra başka bir adam geldi. O da baş­ka bir kıraatla okudu. Biz, namazı bitirince hep birlikte Resuluîlah'ın yanına vardık. Resuhıllah'a dedim ki: "Bu adam, benim,yadırgadığım bir kiraatla Kur'an okudu. Diğeri sonra gelip o da daha başka br kıraatla okudu. "Bunun üzerine Resulullah; onlara okumalarını emretti. İkisi de okudu. Resulullah ikisi­nin de okuma şeklini güzel buldu. Bunun üzerine, içime öyle bir yalanlama duygusu düştü ki ben, cahiliye döneminde bile böyle bir duyguya kapılmamıştım. Resulullah (sallalahü aleyhi ve sellem) beni kaplayan bu hali görünce göğsüme vardu. Benden öyle bir ter boşandı ki, sanki ben, korkumdan Allah'ı gözümün önünde görüyormuşum gibi oldum. Resulullah bana, "Ey Übey, Kuranı bir harf (kıraat) üzere oku­mam için emir gönderildi. Ben bu emir üzerine rabbime baş vurarak "Ümmeti­me Kuranı okumayı kolaylaştır." dedim. Bana, iki harf (kıraat) üzere okumam emri geri gönderildi. Tekrar ben, rabbime baş vurdum ve "Ümmetime Kur'an okumayı kolaylaştır." dedim. Daha sonra bana yedi harf (kıraat) üzere okumam için emir geri gönderildi ve bana denildi ki: "Bana her müracaat etmene karşılık sana, isteyeceğin bir dileğin verilecektir." Ben de dedim ki: "Ey Allah'ım, sen ümmetimi affet, ey Allah'ım sen ümmetimi affet." Üçüncü isteğimi ise, bütün yaratıkların ve hatta İbrahim (a.s.)'m Bana başvuracakları (benim şefaat etmemi isteyecekleri) güne bıraktım." [37][53]

12- Übey diyor ki:

"Resulullah Gifar oğullarına ait bir gölün kenarında bulunuyordu. Ona, Cebrail (a.s.) geldi ve ona dedi ki: "Allah sana emrediyor ki "Ümmetin Kur'anı bir harf (lehçe) üzere okusun." Resulullah dedi ki: "Ben, Allah'tan afiyet ve mağfiret dilerim. Şüphesiz ki ümmetimin buna gücü yetmez..." Cebrail Resulul-lah'a ikinci defa geldi ve dedi ki: "Allah sana emrediyor ki, ümmetin Kur'anı iki harf (lehçe) üzere okusun." Resulullah dedi ki: "Ben, Allah'tan afiyet ve mağfi­ret dilerim. Şüphesiz ki ümmetimin buna gücü yetmez." Sonra Cebrail üçüncü defa ona geldi ve dedi ki: "Allah sana emrediyor ki" Ümmetin Kur'anı.üç harf (lehçe) üzere okusun." Resulullah dedi ki: "Ben Allah'tan afiyet ve mağfiret diterim. Şüphesiz ki ümmetim buna güç yetiremez." Sonra Cebrail Resulullah'a dördüncü defa geldi ve ona dedi ki: "Allah sana emrediyor ki, ümmetin Kur'anı yedi harf (lehçe) üzere okusun. Onlar hangi harf (îehçe) üzere okuyacak olurlar­sa isabet etmiş olurlar." [38][54]

13- Ebu Bekre, diyor ki:

Cebrail Resulullah'a goidi ve ona: dedi ki: "Ey Muhammed, sen Kur'am bir harf üzere oku." Mikfüi dedi ki: "Artırılmasını iste." Resululiah da artırılma­sını istedi. Cebrail dedi ki: "Sen onu iki harf üzere oku." Mikâil dedi ki: "Artırıl­masını iste. Resulullah'da artırılmasını istedi. Cebrail de onu yedi harfe (lehçe­ye) ulaşıncaya kadar artırdı ve dedi ki: "Hepsi de şâfi ve kâfidir. Yeter ki azap âyetini rahmet âyetiyle, rahmet âyetini de azap âyetiyle bitirmiş olma. Bu kıra­ati ar senin  = Gel,=Yönel, Haydi, deme» veya Git, = Koş, = Acele et demen gibi ifadelerdir. [39][55]

14- Ebu Cüheym diyor ki:

"İki adam, Kur'an-ı Kerimin bir âyeti hakkında ihtilaf etti. Birincisi dedi ki: "Ben bunu Resulullah'tan öğrenip aldım." Diğeri de "Ben de bunu Resuluİ-lah'tan öğrenip alüım." dedi. İkisi de Resuİullah (sallalahü aleyhi ve sellem)den sordular. O da bu­yurdu ki: "Kuran yedi harf üzere okunur. Kur'anda tartışmaya girmeyin. Çünkü Kur'anda tartışmaya girmek inkâra düşmektir[40][56]

15-  Abdullah b. Mes'ud diyor ki: "Resululiah (sallalahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Bana Kur'anı yedi harf (lehçe) üzere okumam emredildi. Hepsi de kâfi ve Safidir."

16- Ebu Hureyre diyor ki: Resululiah (sallalahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki bu Kur'an yedi harf (lehçe) üzere indirilmiştir. Siz onu okuyun. Bunda size bir zorluk yoktur. Fakat, rahmetin arkasından azabı anarak ve azabın arkasından da rahmeti anarak âyeti tamamlayın.