21Orada kendisine itâat olunan, bir emindir. Yani, göklerde olanlar ona itâat ederler, demektir. Ya da arşın sâhibi huzurunda olanlar ona itâat ederle, demektir. Yani;Allah'ın (celle celâlühü) huzurunda melaike-i Mukarrebin ona itâat ederler. Ondan emir alırlar ve onun görüşüne müracaat ederler. “Bir emindir”vahiy hususunda emindir. 22Sizin arkadaşırıız bir mecnun değildir. “Arkadaşırıız”sözüyleMuhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’i kastediyor. Arkadaşırıız kâfirlerin zannettiği gibi mecnun değildir. Bu da yeminin cevabına atıftır. 23Andolsun ki o (arkadaşırıız) onu apaçık ufukta görmüştür. Muhammed(sallallahü aleyhi ve sellem),Cebrâîl (aleyhisselâm) ı asli suretinde güneşin doğduğu ufukta apaçık görmüştür. 24O gaybden dolayı asla zan altında değildir. Muhammed(sallallahü aleyhi ve sellem) cimri değildir. (.......) kelimesindendir. O da; cimrilik demektir. Yani; o, kâhinlerin bahşiş koparmak için yaptıkları gibi vahiy hususunda cimrilik etmez, demektir. Bilâkis o, onu kendisine bildirdiği gibi bildirir. Ve bildiğinden de hiçbir şeyi gizlemez. Mekke ekolü,Ebû Amr ve Ali'ye göre(.......) şeklindedir. Töhmet manasına gelen(.......) kelimesindendir. Yani; O, gayb hususunda töhmetli değildir ki kendisine vahyedilen şeyden bir kısmım azaltsın ya da ona bazı şeyler ilave etsin. 25O (Kur'ân) da taşlanmış(kovulmuş) bir şeytanın sözü değil. O, Kur'ân, tardedilmiş, kovulmuş şeytanın sözü değildir. Bu: “O Kur'ân'ı şeytanlar indirmedi.” Şuara, 210. Âyeti gibidir. Yani; o, bazı kulak hırsızlarının sözü ve onların kâhin dostlarına ilham ettikleri ilhamı değildir. 26O hâlde nereye gidiyorsunuz. Yoldan aynlmak ya da ara yollara girmek suretiyle ana caddeyi terk edenlere, “Hangi yola gidiyorsunuz?” denildiği gibi. Bu, onların delalette olduğunu beyandır. Onların hâli, hakkı terk etmeleri ve ondan bâtıla intikalleri hususunda o yoldan çıkanın haline benzetilmiştir.Zeccâc şöyle demiştir: “Bunun manası;'size açıklarıan bu yoldan daha açık hangi yola giriyorsunuz?'şeklindedir.” Cüneyd de şöyle demiştir: “Bizden uzaklaşıp nereye gidiyorsunuz. Hiçbir şey yoktur ki bizim yanımızda olmasın, demektir.” 27-28O, âlemler için (hele) sizden doğruluk isteyenler için bir öğütten başkası değildir. Kur'ân, âlemler için,yani; mahlûkat için ancak bir öğüttür. (.......) den bedeldir. Yani; Kur'ân, doğru hareket etmeyi dileyenler için bir öğüttür. Şunu kastediyor: “İslam'a girmek suretiyle doğru hareket etmeyi dileyenler öğütten istifade ederler, faydalanırlar. Tamamına birden öğüt verilse de sanki onlardan başkalanna onunla öğüt verilmemiştir.” 29(Bununla beraber o doğruluğu) âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz. Alemlerin Rabbi, mahlûkatın sâhibi Allah dilemedikçe siz doğru hareket etmeyi dileyemezsiniz. Allahu a'lem. |