105Onlara şöyle denilecektir“Benim Kur’ân âyetlerim size okunurken onlarla korkutulurken, onları yalanlayanlar siz değil miydiniz? “ 106“ ey Rabbimiz! Bedbahtlığımız bize galebe etmişti. Ve bizler hidâyetten sapanlar güruhu idik “ Âyet-i kerîme’de geçen “ Şikvetuna” kelimesi “ Şekavetuna “şeklinde de okunmuştur. Her ikisi de aynı manada olan İkimasdardırlar(kötüâkıbet). 107Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar! Eğer yine muhalefet yapmaya dönersek, o takdirde zâlimler biziz!“ derler. 108Allahü teâlâ (aradan) dünya sûresinin iki katı kadar geçtikten sonra (cehennem bekçisi) Malik'in lisanı ile onlara “sinin orada, cehennemin içinde zelil ve hakir olduğunuz hâlde (benden) uzak olun! Azabın sizden kaldırılması hususunda Benimle konuşmayın! Bunun üzerine ümitleri kesilir. 109Çünkü kullarımdan bir fırka vardır ki, -ki, onlar da muhacirlerdi- ”ey Rabbimiz! Biz îman ettik; bizi bağışla, bizi esirge. Sen esirgeyenlerin en hayırlısısın“ derlerken 110Siz onları eğlenceye aldınız -Bilal, Suheyb, Ammar ve Selman bunlardan bir kısmıydı- Hatta bu, beni hatırlamayı size unutturdu. Nihayet onlarla meşgul olup alay etmeniz sebebiyle beni anmayı terk ettiniz.Unutturma sebebi fakir muhacirler olduğundan unutturma işi bunlara isnad edilmiştir. Siz onlara gülüyordunuz. 492 Âyet-i kerîme’de geçen “ înne “istinaf cümlesidir. Fetha okunduğunda “ ceza “ fiilinin ikinci mef’ûlü olur. 111Ben sizin onlarla alay edip, eziyet etmenize karşı sabretmelerine mukabil bugün onları devamlı nimetlerle mükâfatlandırdım. Şüphesiz ki, onlar muradlarınaerenlerin ta kendileridir. “ Buyurdu. 112Allahü teâlâ Malik'in lisanı ile yine şöyle buyurur: “yerde dünyada ve kabirlerinizde kaç yıl kaldınız? “ 113Onlar: “Bir gün yahut bir günden daha az kaldık içinde bulundukları azâbın büyüklüğünden dolayı bu sureyi küçük görüp bu konuda şüpheye düşmüşlerdir. Sayanlara halkın amellerini sayan meleklere soruver!“ derler. 114Allahü teâlâ Malik'in lisanı ile buyurur: “sizancak pek az kaldınız. Şayet kaldığınız sürenin uzunluğunu bilseydiniz. Cehennemde kalmanıza nisbetle bu süre pek az olurdu. 115Âyet-i kerîme’de geçen ”lâ terci'un” kelimesi meçhûl sigasıyla da okunmuştur. 116 (Kayıtsız şartsız) Hâkim ve Hak olan Allah abes ve buna benzer zatına yakışmayacak şeylerden çok yücedir. O'ndan başka ilah yoktur. Kerim olan arş ve kürsünsâhibidir. Arş, çok güzel taht demektir. 117Her kim Allah ile beraber hakkında hiçbir delili bulunmayan başka bir ilaha taparsa onun hesabı, cezası ancak Rabbinin nezdindedir. Durum şu ki, kâfirler felâha saadete kavuşamazlar. 118De ki: “ eyRabbim! Mü'minleribağışla! Ve merhamet et! Rahmette mağfiret üzerinde ziyadelik vardır. Sen merhametlilerin en hayırlısısın. Sen en güzel acıyansın. |