195
Rableri de onlara
şöyle icabet etti
(dualarını kabul buyurdu): "Şüphesiz ben, sizden erkek olsun veyahut kadın olsun
- ki, hep birbirinizdensiniz - amel edenin amelini zayi etmem. Onlar ki, hicret
ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, savaştılar
ve öldürüldüler, ben de mutlaka onların kötülüklerini örteceğim ve Allah
katından bir sevap olarak onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım.
Sevabın güzeli Allah katındadır.
"Festecabe lehüm rabbühüm": Rivayete göre
Ümmü Seleme:
"Ya Resûlallah, hicret hakkında kadınlarla ilgili bir şey işitmiyorum?” dedi;
bunun üzerine bu âyet indi. 20
20 - Hakim, Müstedrek, 2/300.
Buhârî'nln şartına
göre sahihtir, onu kitaplarına almamışlardır, demiştir.
İstecabe: Ecabe
manasınadır, mana da: Onlar şöyle dedi
şeklindedir: Şüphesiz ben içinizden erkek olsun veyahut kadın olsun hiçbir amel
edenin amelini zayi etmem.
"Birbirinizdensiniz"in manası hakkında
da üç görüş vardır:
Birincisi: Dinde, yardımda ve dostlukta
birbirinizdensiniz.
İkincisi: Hepiniz sevapta birsiniz,
çünkü erkekler kadınlardan, kadınlar da erkeklerdendir.
Üçüncüsü: Hepiniz Âdem
ile Havva’dansınız.
"Hicret edenler": Yani vatanlarını,
ailelerini ve aşiretlerini terk edenler.
"Yurtlarından çıkarılanlar": Yani
Mekke’den müşriklerin eziyeti üzerine çıkarılıp da hicret edenler.
"Katelû": Yani müşriklerle savaşanlar ve
"kutilû":
İbn Kesir ile
İbn Âmir: Katelu ve tenin şeddesiyle kuttilu
okumuşlar; Nâfi,
Ebû Amr ve Âsım ise, şeddesiz olarak:
Ve katelu ve kutilu, okumuşlar; Hamze
ile
Kisâi de: Ve kutilu ve katelu, okumuşlardır.
Ebû Ali: Kuttiluyu takdim etmek câizdir.
Çünkü vav ile atfedilenin, lafzan sonra olsa
da mana bakımından önce olması câizdir, demiştir.
"Sevaben min indillah":
Zeccâc şöyle
demiştir: Bu, makablini tekit eden mastardır, çünkü
Mana şöyledir: Ben onları sevaplandırmak için
cennetlere koyacağım.
196
Kâfirlerin ülkede dolaşmaları seni aldatmasın.
"Kâfirlerin ülkede dolaşmaları seni aldatmasın":
Kimler hakkında indiğinde iki görüş halinde ihtilaf etmişlerdir:
Birincisi: Yahudiler hakkında inmiştir.
Sonra bunda da iki görüş vardır: Yahudiler yeryüzünde dolaşır, mal elde
ederlerdi; bunun üzerine bu âyet indi, bunu İbn
Abbâs, demiştir.
İkincisi:
Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem bir Yahudi’den bir miktar arpa ödünç almak
istedi, o da rehinsiz vermek istemedi; Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem de: Eğer bana verse
idi ona bedelini mutlaka öderdim; çünkü ben göktede eminim, yerde de eminim,
dedi. Bunun üzerine bu âyet indi, bunu da Ebû
Süleyman Dımeşki, demiştir.
İkincisi: Arap müşrikleri hakkında
inmiştir, onlar bolluk içinde idiler, bazı mü’minler: Fakirlik bizi mahvetti,
Allah’ın düşmanlarının ise ne halde olduklarını görüyorsunuz, dediler; bunun
üzerine bu âyet indi. Bu, Mukâtil’in
görüşüdür. Katâde ise, hitap
Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’edir, demiştir. Başkası da: O aldanmazsa da
ona hitap etmesi tedip etmek ve uyarmak içindir, demiştir.
"Dolaşmaları” hususunda da üç görüş
vardır:
Birincisi: Onların ticaret yapmalarıdır,
bunu İbn Abbâs,
Ferrâ’, Kuteybe ve Zeccâc,
demişlerdir.
İkincisi: Onların gece gündüz
dolaşmaları ve nimet içinde yüzmeleridir. Bunu da
İkrime ile
Mukâtil, demişlerdir.
Üçüncüsü: Onların dolaşmaları günahları
dolayısıyla hemen azaba çekilmemeleridir. Bunu da bazı müfessirler, demiştir.
Zeccâc da: O kâr ve kazanç azıcık bir
faydadır, demiştir.
İbn Abbâs da: Dünyada az b. menfaattir,
demiştir.
Mihâd ise yatak manasınadır.
197
Azıcık bir faydadır. Sonra da barınakları yer
cehennemdir. O ne kötü yataktır!
198
Fakat Rablerinden korkanlar için Allah katından bir
bağışlanma olarak altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları
cennetler vardır. Allah katındaki şey, iyiler için daha hayırlıdır.
"Lâ-kinillezine’ttekav":
Ebû Cafer burada ve Zümer’de şedde
ile "lâkinne”
okumuştur.
Mukâtil: ittekav,
Allah'ı birlediler manasınadır, demiştir.
İbn Abbâs da: "Nüzül”
sevaptır, demiştir.
İbn Fâris ise nüzül: Misafire ikram edilen
şeydir, nezil de misafirdir, demiştir.
199
Kitap ehlinden öyleleri vardır ki, Allah'a saygı
göstererek hem size indirilene hem de kendilerine indirilenlere iman ederler.
Allah’ın âyetlerini az bir pahaya satmazlar. İşte onların ecirleri Rableri
katındadır. Şüphesiz Allah’ın hesabı çabuktur.
"Kitap ehlinden öyleleri vardır ki, Allah’a iman
ederler":
Kimler hakkında indiğinde dört görüş halinde ihtilaf etmişlerdir:
Birincisi: Necaşi hakkında inmiştir,
çünkü öldüğü zaman Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem üzerine namaz kıldı.
Biri: Şu Hıristiyan dinsizinin üzerine namaz kılıyor, o ise kendi toprağındadır,
dedi!? Bu âyet bunun üzerine indi. Bu; Cabir b. Abdullah,
İbn Abbâs ve Enes’in görüşleridir.
Hasen ile
Katâde de: Onun ve adamlarının hakkında
inmiştir, demişlerdir.
İkincisi: O Yahudi ve Hıristiyan ehli-
kitabının mü'minleri hakkında inmiştir. Bu manayı
Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet
etmiştir. Mücâhid de böyle demiştir.
Üçüncüsü: Abdullah b. Selam ve
arkadaşları hakkında inmiştir: Bunu da İbn Cüreyc,
İbn Zeyd ve
Mukâtil, demişlerdir.
Dördüncüsü: Necranlı kırk kişi, Habeşli
otuz kişi ve Rum sekiz kişi hakkında inmiştir, bunlar İsa dininden idiler;
Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’e iman ettiler. Bunu da
Atâ’, demiştir.
"Size indirilene", yani Kur’ân’a;
"kendilerine indirilene", yani
kitaplarına iman ederler. Haşi ise hor ve zelil demektir.
"Allah’ın âyetlerini az bir pahaya satmazlar":
Yani Yahudi reislerinin yaptığı gibi dünya metaına satmazlar. Hesabın
çabukluğunun manası da yukarıda geçmiştir.
200
Ey iman edenler, sabredin, sabır yarışı yapın,
nöbet bekleyin ve Allah’tan korkun ki, felah bulasınız.
"Ey iman edenler, sabredin": Ebû Seleme
b. Abdurrahman: Namazdan sonra namazı bekleyenler hakkında inmiştir; o gün için
nöbet beklenen savaş yoktu, demiştir.
Sabretmeleri gereken şey hakkında da beş görüş vardır:
Birincisi: O belâ ve cihattır, bunu
İbn Abbâs, demiştir.
İkincisi: Dindir, bunu da
Hasen, Kurazi ve
Zeccâc, demişlerdir.
Üçüncüsü: Musibetlerdir, bu da
Hasen'den rivayet edilmiştir.
Dördüncüsü: Farzlardır, bunu da
Said b. Cübeyr, demiştir.
Beşincisi: Allah’a itâattir, bunu da
Katâde, demiştir.
Sabır yarışı yapmaları istenen şey hakkında da iki görüş vardır:
Birincisi: Düşmandır, bunu
İbn Abbâs ve
cumhûr, demiştir.
İkincisi: Allah’ın onlara ettiği
vaattir, bunu da Atâ’
ile el - Kurazi, demişlerdir.
Nöbet beklemeleri emredilen hususta da iki görüş vardır:
Birincisi: Düşmanlarla cihattır, bunu
İbn Abbâs, Hasen,
Katâde ve diğerleri, demiştir.
İbn Kuteybe de
şöyle demiştir: Murabata ve
ribat: Onların ve bunların sınırda atlarını
bağlamalarıdır, herkes arkadaşı için hazırlık yapar.
İkincisi: O namazdır, onun üzerine
kalplerini bağlamaları emredilmiştir, bunu Ebû Seleme b. Abdurrahman, demiştir.
Bakara'da "le’alle”
ile "felah"ın manalarını zikretmiştik.
|