Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Yeni Pencere

Geri

 

SAYFA :

56

 

003 - ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ

 

CÜZ :

3

 

İleri

Sayfayı Yeni Pencerede Aç

 

 

 

 

 

 

 

 

 

53

Rabbimîz, senin indirdiğine iman ettik ve Peygamberlere uyduk. Bizi, şahitlerle beraber yaz".

Havariler sözlerine devam ederek dediler ki: "Ey rabbimiz, Peygamberin İsaya indirdiğin kitaba iman ettik ve Peygamberin İsaya tabi olup hak yolda ona yardımcı olduk. Sen, bizi de hakka şahitlik eden, Peygamberlerini tasdik eden ve senin birliğine iman eden kişilerle beraber yaz."

54

Kâfirler gizlice tuzak kurdular. Allah da onları kurduğu tuzağa düşürdü. Allah, tuzak kuranların cezasını en iyi verendir.

İsrailoğullarının kâfirleri, İsayı öldürmek için gizlice tuzak kurdular. Allah da İsayı göğe kaldırıp onlardan birisini İsaya benzeterek İsrailoğullarını, kurdukları tuzağa düşürdü. Şüphesiz ki Allah, tuzak kuranların cezasını en iyi veren, Peygamberlerini şerli insanların hiylelerinden en iyi koruyandır.

Bu hususta şu âyet-i kerimelerde de buyuruluyor ki: "İnkâr edip Meryeme büyük bir iftira attıkları ve "Meryemoğlu, Allah'ın Resulü Mesih İsayı biz öldürdük." dedikleri için Allah onlara lanet etmiştir. Onlar İsayı ne öldürdüler ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse onlara İsa gibi göründü. İhtilafa düştükleri bu hususta gerçekten şüphe içindedirler. Onların "Zann"a uymaktan başka bir bilgileri yoktur. Kesin olarak İsayı öldürmediler. Bilakis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah, herşeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir. Nisa sûresi, 4/ 56,58

Bu âyet-i kerimelerde belirtildiği gibi Allahü teâlâ Hazret-i İsayı göğe kaldırmış, onunla birlikte orada bulunanlardan birisini Hazret-i İsanın şekline sokmuştur. Böylece kâfirlerin tuzaklarını tersine çevirmiştir.

55

Hani Allah İsaya şöyle demişti: "Ey İsa seni vefat ettirecek benim. Seni katıma yükseltecek, kafirlerden seni tertemiz olarak ayıracak, sana tabi olanları kıyamet gününe kadar kafirlerden üstün kılacak ta benim. Sonra dönüşünüz yine banadır. İhtilaf ettiğiniz konularda aranızda hükmümü vereceğim .

Bir zaman Allah İsaya şöyle demişti: "Ey İsa, ben seni, diri olarak yeryüzünden alacağım ve katıma yükselteceğim. Seni, Peygamberliğini inkâr edenlerden kurtarıp arındıracağım. Senin şeriatın üzere yürüyerek sana tabi olanları, kıyamet gününe kadar Peygamberliğini inkâr edenlerden üstün kılacağım.

Ey, İsa hakkında ihtilaf edenler, kıyamet gününde dönüşünüz banadır. O tabi olup olmama hususunda ki ihtilaflarınızda aranızda hükmümü vereceğim."

Âyet-i kerime’de geçen ve "seni vefat ettirecek benim." şeklinde tercüme edilen ifadesi, müfessirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir.

a- Rebi' b. Enes ve Hasan-ı Basriye göre bu ifadeden maksat, "Ben seni uyutup, uyku halindeyken kaldırıp katıma yükselteceğim." demektir. Bu hususta Hasan-ı Basri, Resûlüllah'ın Yahudilere "Şüphesiz ki İsa ölmedi. O, kıyamet kopmadan önce tekrar size dönecektir." buyurduğunu Rivâyet etmiştir.

b- Matarül Verrak, Hasan-ı Basri, İbn-i Cüreyc, Kâ'bul Ahbar, Muhammed b. Cafer ve İbn-i Zeyde göre ise burada zikredilen "Vefat ettirme"den maksat, yeryüzünden alıp yukarı kaldırmaktır. Bu hususta Kâ'bul Ahbar diyor ki: "Aziz ve Celil olan Allah, Meryemoğlu İsayı, insanları kendi yoluna davet eden, onları müjdeleyen bir Peygamber olarak gönderdiği halde elbette ki onu (bu görevini yerine getirmeden) Öldürecek değildi. İsa, kendisine uyanların azlığını ve kendisini yalanlayanların çokluğunu görünce bu durumu Aziz ve Celil olan Allah’a şikâyet etmiş. Allah da ona "Ben seni vefat ittireceğim ve kaldırıp kendime alacağım." diye vahyetmiştir. Allah, "Benim nezdime yükselttiğim kimse ölü olmaz. Ben seni, bir gözü kör olan Deccala karşı göndereceğim. Sen onu öldüreceksin ve ondan sora yirmi dört sene yaşayacaksın. Onda sonra ise seni gerçek ölümle öldüreceğim." demiştir. Kâ'bul Ahbar diyor ki: "Resûlüllah’ın şu hadisi, bu zikredileni doğrulamaktadır. "Benim, başında, İsanın da sonunda bulunduğu bir ümmet nasıl helak olabilir?"

c- Vehb b. Münebbih ve Abdullah b. Abbastan nakledilen diğer bir görüşe göre buradaki "Vefaf'dan maksat, gerçekten öldürmedir. Bu hususta Vehb diyor ki: "Allahü teâlâ, Meryemoğlu İsayı gündüzleyin üç saat öldürdü. Sonra onu çekip kendine aldı.

d- Diğer bir kısım âlimlere göre ise buradaki âyet-i celilerin cümlelerinin dizisinde takdim tehir vardır. Âyetin mânâsı şöyledir: "Hatırla o zamanı ki, Allah, İsaya "Ben seni kendime yükselteceğim. Seni kâfirlerin iftiralarından arındıracağım ve seni tekrar yeryüzüne indirdikten sonra vefat ettireceğim,"

Taberi diyor ki: "Bu görüşlerden tercihe şayan olanı, buradaki "Vefat ettireceğim." ifadelerinden maksadın "Seni yeryüzünden kaldınp kendime yükselteceğim." demek olduğunu söyleyen görüştür. Zira, Meryemoğlu İsanın tekrar yeryüzüne ineceğine, Deccalı öldüreceğine, belli bir müddet yaşadıktan sonra öleceğine, ve müslümanların onun cenazesini kılıp defnedeceklerine dair, Resûlüllahtan mütevatir haberler zikredilmiştir. Şu hadis-i şerifler de bunlardandır. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu Rivâyet ediyor:

"Ruhum, kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, adaletli bir hakem olarak Meryemoğlu İsanın içinize inmesi yakındır. O, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizye almayı kaldıracak. (Yani ehl-i kitaptan cizye alarak dinleri üzerinde kalmalarını kabul etmeyecek, mutlaka müslüman olmalarını isteyecektir.) Mal bollaşacak öyle ki kimse ona iltifat etmeyecektir. Buhari, K. el-Enbiya, bab: 49 K. el-Rüyü bab: 102, K. el-Mezalim, bab: 31/ Tirmizi, K. el Fişten bab: 54 Hadis No. 2233 /İbn-i Mace K. el-Fiten bab: 33, Hadis No : 4078

Hadisin devamı Müsnedde şöyledir:

"Meryemoğlu İsa, "Feccir Revha" denen yerden Hac veya Umre yapmak yahut da her ikisini birlikte yapmak için ihrama girecektir. Ahmed b. Hanbel, Müsned C.2 S. 240, 272

Diğer bir Rivâyette, Ebû Hureyre, Resûlüllah’ın şöyle buyurduğunu zikretmiştir.

"Peygamberler baba bir kardeşlerdir. Dinleri bir, anneleri ise farklıdır. Ben, insanların, Meryemoğlu İsaya en layık ve en yakın olanıyım. Çünkü benimle onun arasında herhangi bir Peygamber yoktur. O, mutlaka yeryüzüne inecektir. Siz onu gördüğünüz zaman tanıyın. O, orta boylu, beyaz ve kmnızı tenli, saçları düz olan biridir. Başına herhangi bir ıslaklık dokunmasa dahi, sanki başından su damlar gibidir. O, iki sarımtırak elbisenin içinde olacaktır. O, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak ve diğer dinleri ortadan kaldıracaktır. Onun zamanında Allah, İslamın dışındaki bütün dinleri helak edecektir. Yine Allah, onun zamanında, yalancı Deccal Mesihi helak edecek, yeryüzünde güvenlik hakim olacaktır. Öyle ki develer arslanlarla, sığırlar kaplanlarla, koyunlar kurtlarla birlikte otlayacaklar, çocuklar gençler, yılanlarla oynayacaklar ve bunlar, birbirlerine zarar vermeyeceklerdir. İsa yeryüzünde Allah'ın dilediği kadar kalacak (Ebû Davudun Rivâyetinde kırk yıl kalacak şeklindedir) Sonra vefat edecek, Müslümanlar onun cenazesini kılıp defnedeceklerdir. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.2 S.437,405 / Ebû Dpvud K. el-Melahim, bab: 14 HN. 4324

Taberi diyor ki: "Şâyet Allahü teâlâ, Hazret-i İsayı öldürmüş olsaydı, artık onu bir daha öldürmesi söz konusu olmazdı. Zira Allahü teâlâ, herhangi bir kulunu iki kere öldürmez. O bize, kullarını yaratacağını sonra öldüreceğini sonra da tekrar dirilteceğini belirtmiştir. Bu husus şu âyet-i kerime’de açıkça zikredilmiştir. "Sizi yaratan sonra rızıklandıran, sonra öldüren ve sonra diriltecek olan Allah’tır... Rum sûresi, 30/40

Taberi sözlerine devamla diyor ki: "Her ne kadar bu âyet-i kerime Hazret-i İsaya ait haberleri zikrediyor ise de aslında bu, Resûlüllah ile İsa hakkında tartışmaya girişen Hristiyan Necran heyetine karşı, Resûlüllah’a bir delildir. İsanm, öldürülmediğini ve aşılmadığını ortaya koymaktadır."

Allahü teâlâ, âyet-i kerime’de, Hazret-i İsaya tabi olanları, kıyamet gününe ka-da, kâfirlerden üstün kılacağını beyan etmiştir. "Hazret-i isaya tabi olanlar"dan maksat, Katade, Reb' b. Enes, ibnh-i Cüreyc, Süddi ve Hasan-ı Basriye göre Müslümanlardır. Bu görüşe göre Âyetin mânâsı şöyledir. "Ey İsa, senin yolunda ve dinin olan İslamda sana uyan müslümanları, senin Peygamberliğini yalanlayan ve senin getirdiklerini reddeden kâfirlerden kıyamet gününe kadar üstün kılacağım."

İbn-i Zeyde göre ise, Hazret-i İsaya tabi olanlardan maksat, Hristiyanlar, kâfirlerden maksat ise Yahudilerdir. Buna göre âyetin mânâsı "Ey İsa, sana tabi olan Hristiyanlan, kıyamet gününe kadar, seni inkâr eden Yahudilerden üstün kılacağım." şeklindedir.

56

Kâfirleri ise dünya ve âhirette şiddetli bir azaba uğratacağım, Onların yardımcıları da olmayacaktır.

İsanın Peygamberliğini inkâr eden ve onun hakkında asılsız sözleri söyleyen kâfirleri, dünyada öldürme, esir edilme, zelil ve hakir olma gibi cezalara çarptıracağım. Âhirette ise, içinde ebedi olarak kalacaktan cehenneme koyarak şiddetli bir azaba uğratacağım. Onların, Allah’a karşı bir yardımcıları ve kendilerini Allah'ın azabına karşı savunacak bir koruyucuları da bulunmayacaktır.

57

İman edip salih amel işleyenlere gelince, Allah onların mükâfaatlarını tam olarak verecektir. Allah, zalimleri sevmez.

İsaya iman edip, Allah'ın farz kıldığı amelleri işleyenlerin mükâfaatlarını, Allah eksiksiz olarak verecektir. Allah, zalim kimseleri asla sevmez. O halde yarattıklarının mükâfaatlarını eksilterek hiç onlara zulmeder mi?

Bu âyet-i kerime, kâfirler için bir tehdit, mü’minler için de bir müjdedir.

58

Bu sana okuduğumuz, âyetlerden ve hikmet dolu Kur'andandir.

Ey Rasûlüm, Cebrâil vasıtasıyla sana okuduğumuz bu haber ve kıssalar, seni yalanlayan Yahudi ve Hristiyanlara karşı sana verdiğimiz delil ve ibretlerdir. Hakkı batıldan ayıran hikmetlerin kaynağı olan Kur'andandır.

59

Allah katında İsanın durumu da Âdemin durumu gibidir. Allah Âdemi topraktan yarattı. Sonra ona "ol" dedi ve o da oluverdi.

Yaratılış bakımından İsa, Âdeme benzemektedir. İsanın babasız olarak yaratılması, Âdemin hem annesiz hem de babasız olarak yaratılmasından daha garip değildir. Allah, Âdemi kudretiyle annesiz ve babasız olarak topraktan yarattı. Sonra ona "ol" dedi. O da oluverdi. İsanın yaratılışı da böyledir. Allah onu Cebrâil vasıtasıyla Meryeme ilka etti ve ona "ol" dedi. O da hemen oluverdi.

* Hristiyanlar, Hazret-i İsa sadece babasız olarak yaratıldığı için ona "Allah'ın oğlu" demişlerdir. Fakat hem annesiz hem de babasız olarak yaratılan Âdem için acaba ne derler? Ve onun yaratılışını nasıl izah ederler?

Âmir eş-Şa'bi, Abdullah b. Abbas, Katade, Süddi, İkrime, Muhammed b. Cafer ve İbn-i Zeyd bu âyet-i kerime’nin, Resûlüllah ile, Hazret-i İsa hakkında tartışmaya giren Necran Hristiyanları heyetine bir cevap olarak Resûlüllah’a indirildiğini söylemişlerdir.

Bu âyet hakkında, Abdullah b. Abbasın şöyle söylediği rivâyet edilmiştir: Necran halkından bir heyet, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) e geldi. İçlerinde "Seyyid" ve "Âkıb" diye vasıflandırdıkları iki kişi de bulunuyordu. Onlar, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) e "Sen niçin bizim arkadaşımızı sana yakışmayacak şekilde anıyorun?" dediler. Resûlüllah "Arkadaşınız kimdir?" diye sordu. Onlar da "O, İsadır, sen onun, Allah'ın kulu olduğunu iddia ediyorsun." dediler. Resûlüllah da: "Evet, o Allah'ın kuludur." diye cevap verdi. Onlar da "Sen, hiç babasız doğan İsanın bir benzerini gördün mü? Veya böyle birisi sana bildirildi mi?" diye sorup sonra Resûlüllah'ın yanından çıktılar. Bunun üzerine Cebrâil Resûlüllah’a, her şeyi işiten ve bilen Allah'ın emrini getirdi ve Resûlüllah’a dedi ki: "Onlar sana geldikleri zaman onlara de ki: "Allah katında İsanın durumu da Âdemin durumu gibidir. Allah Âdemi topraktan yarattı. Sonra ona "Ol" dedi ve o da oluverdi."

Süddi ise bu âyetin nüzul sebebinin Resûlüllah’a gelen Hristiyan Necran heyeti olduğunu, özetle şu şekilde izah etmiştir. "Gelen heyet Resûlüllah’a "Sen İsa hakkında ne dersin?" diye sordu. Resûlüllah da onlara "O, Allah'ın kulu, ruhu ve sözüdür." dedi. Onlar da "Hayır, o böyle değildir. O, Allah’tır, Mülkünün başından inip gelmiş ve Meryemin içine girmiş sonra da ondan çıkmıştır. Böylece bizlere kudretini ve durumunu göstemıiştir. Sen, babasız olarak yaratılmış olan herhangi bir insan gördün mü?" dediler. İşte bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allah, bu âyeti indirdi...

60

Ey Rasûlüm, bu, rabbîn tarafından bir gerçektir. O halde şüphe edenlerden olma.

Ey Rasûlüm, İsa hakkında sana bildirilen malumat, rabbinin katından gelen bir gerçektir. O halde sen bu hususta şüphe edenlerden olma.

61

Kim, sana ilim geldikten sonra seninle, onun hakkında mücadele ederse, ona şöyle de: "Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım sonra yalvaralım da yalancıların üzerine Allah'ın lanetini dileyelim.

Ey Muhammed sana, İsa hakkında bilgi gelip onun, Allah'ın kulu olduğu bildirildikten sonra kim seninle onun hakkında tartışmaya girişirse ona de ki: "Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, bizzat kendimizi ve kendinizi çağıralım da hep birlikte dualarımızı kabul etmesi için Allah’a yalvaralım ve yalancıları Allah'ın lanetiyle lanetleyelim."

Hazret-i İsa ile ilgili bu âyetlerin, Hristiyan olan Necranlıların, Resûlüllah’a gelen ve Hazret-i İsa hakkında onunla tartışmak isteyen heyeti hakkında nazil oldukları Rivâyet edilmiştir.

Necranlılar Resûlüllah’a gelip onunla İsa hakkında tartışarak, o zamanın âdetinden olan "Lanetieşme"yi teklif ettiler. İşte bunun üziren bu âyetler nazil oldu.

Huzeyfe el-Yeman diyor ki: "Necranın reislerinden, Âkıb ve Seyyid unvanı verilen kişiler Resûlüllah’a geldiler. Onunla mübahele yapmak istediler. Fakat bunlardan biri diğer arkadaşına "Bunu yapma, Allah’a yemin olsun ki eğer o gerçekten Peygamber ise ve biz de onunla mübahele edersek bundan sonra ne biz kurtuluruz ne de soyumuz." dedi. Bunun üzerine o iki kişi Resûlüllah’a dediler ki: "Biz sana istediğini vereceğiz sen bizimle birlikte güvenilen bir kişi gönder. Bizimle güvenilmeyen bir kişi gönderme." Bunun üzerine Resûlüllah: "Ben sizinle beraber, gerçekten güvenilir olan bir kişi göndereceğim." dedi. Sahabiler bu şerefe nail olmaya hazırlandılar. Resûlüllah buyurdu ki "Kalk ey Ebû Ubeyde b. el-Cerrah." Ebû Ubeyde ayağa kalkınca: "İşte ümmetin emin kişisi budür." buyurdu Buhari, K. el-Mağa2İ, bab: 72/Ahmed b. Hanhel, Müsned C. 1 S. 414

Sa'd b. Ebi Vakkas diyor ki:

"Bu âyet-i kerime nazil olunca, Resûlüllah Aliyi, Fatimayı, Hasan ve Hü-seyini çağırdı ve dedi ki: "Ey Allah’ım, işte benim ehlim bunlardır." Tirmizi, K. Tefsir el-Kur'an Sûre 3, Hadis No. 2999

Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki: Şâyet Resûlüllahı mübahaleye çağıran insanlar mübahaleye çıkmış olsalardı, geri döndüklerinde ne ailelerini ne de malların bulabilirlerdi.

MÜBAHALE: Bu işe "Lanetleşme" derler ve bunu şöyle yaparlardı. Her iki taraf, kadınları ve çocuklarıyla birlikte bir yerde toplanıp kendi inanç ve iddialarının doğruluğunu savunur ve sonunda "Allah'ın laneti yalancının üzerine olsun." derlerdi. İşte Necranlılar bu âdete uyarak Resûlüllah’a da bu şekilde mü-bahale yapmayı teklif etmişlerdi. Fakat bunun sonucundan korkarak kendi tekliflerinden vaz geçmişlerdir.

 

 

 

 

Ana Sayfa (Kur'an-ı Kerim) Aynı Pencere

Geri

 

(T :  M : 922  H : 310)

 

TABERİ TEFSÎR-İ - (TÜRKÇE)

 

-

 

İleri

Sayfayı Büyüterek Aynı Pencerede Aç