22 -
UKÛBÂT (Cezâlar)
ŞÂHİDLİK: (Tercemet-ül-muhtasar)
adındaki (Nikâye)nin
fârisî şerhınde diyor
ki: Birinin başkasında
bulunan hakkını haber
verene (Şâhid)
denir. Şâhid, üzerinde
hak bulunandan öğrendiği
veyâ başkasından
işitdiği hakkı,
mahkemede şehâdet eder.
İhbar üç dürlü olur: a)
Yukarıda bildirdiğimiz
şâhidlikdir. b) Kendinin
başkasında bulunan
hakkını haber vermekdir.
Buna (Da’vâ açmak)
denir. c) Başkasının
kendinde olan hakkını,
ihbâr etmekdir. Buna
(İkrâr) etmek denir.
Şâhidlik söz ile olur,
yazı ile olmaz. [Vakf
sonu.]
Da’vâcının istediği
zemân şâhid olmak
vâcibdir. Bildiğini
kâdîdan [ya’nî hâkimden]
gizlemek câiz değildir.
Had cezâlarında ise,
bildiğini gizlemek
efdaldir. Zinâ için dört
erkek şâhid, kısâs için
ve diğer had cezâları
için iki erkek şâhid
lâzımdır. Had ve kısâsda
kadınların şâhidliği
kabûl edilmez. Bekâret
ve velâdet ve kadın
aybları için bir kadın,
başka haklar için iki
erkek yâhud bir erkek
ile iki kadın şâhid
lâzımdır. Şâhidin âdil
olması ve şehâdet ederim
demesi lâzımdır. Büyük
günâh işlemiyen ve küçük
günâha devâm etmeyen ve
hasenesi seyyiesinden
çok olan müslimâna
(Âdil) denir. Raks
ile, söz ile [şarkı,
çalgı ile] başkalarını
eğlendirenin şâhid
olamıyacağı,
(Mecelle)nin 1705.
ci maddesinde yazılıdır.
Müslimânı seb’ etmek,
kötülemek büyük günâhdır.
Adâleti giderir. Bunun
için, vehhâbîlerin ve
şî’îlerin şâhidlikleri
kabûl olmaz. Had ve
kısâsdan başka şeylerde,
başkasından işitmekle de
şâhidlik yapılır. Böyle,
şâhid sayısı iki kat
olmak lâzımdır. Yalancı
şâhidlik, büyük günâhdır.
(Mecelle)nin
1660. cı maddesinde
diyor ki, (Ödünc
vermekden veyâ satışdan
ve kirâdan, vedî’a,
âriyet, vergi, mülk,
akar ve mîrâsdan olan
şahsî alacakları için,
onbeş hicrî sene özrsüz
terk edilmiş da’vâlar,
borclu inkâr ederse,
dinlenmez. Ya’nî mürûr-i
zemâna uğrarlar. Fekat,
alacaklıların hakkı zâyı’
olmaz. Ya’nî, borclu
ikrâr edince, borcunu
ödemesi her zemân lâzım
olur).
İki kimsenin, aralarında
uyuşamadıkları kul hakkı
için, bir veyâ birkaç
müslimânı hâkim ta’yîn
etmeleri câizdir. Buna,
(Tahkîm) denir. Hâkimin
âdil ve fıkh bilgisi
olması şartdır. [Rûh-ul
Mecelle 1793.] Bu
hâkimin vereceği hükme
itâat etmeleri lâzımdır.
Ta’yîn etdikleri
kimsenin kâdîlık
şartlarına mâlik olması
lâzımdır. Kâfir ve fâsık
tahkîm edilmez. Kısâs ve
hudûdda tahkîm câiz
değildir. Bunun hükmü
bir üçüncü şahsa şâmil
olmaz. Meselâ, ayblı
olan malın satıcıya
reddine karâr verirse,
bu satıcı da, kendine
satana red edemez.
İkisinden birinin ikrâr
etmesi veyâ nükûl
etmesi, ya’nî vazgeçmesi
ile veyâ şâhidleri
dinlemek ile karâr
verir. Kardeş, ana,
baba, evlâd ve zevcesi
için hâkim olmak câiz
değildir. Hükm vermeden
evvel, herbiri hâkimi
azl edebilir. Verdikden
sonra azl edemez, meşrû’
ve fitneye sebeb olmıyan
hükmünü red edemezler.
[Mecelle 1841.] |