| 
                                                         
                                                        
                                                        22 - 
                                                        
                                                        UKÛBÂT (Cezâlar) 
                                                        
                                                        
                                                        5 - YOL KESMEK: 
                                                        Kadın, erkek, müslimân 
                                                        veyâ zimmî, bir veyâ çok 
                                                        kimse, gece veyâ gündüz, 
                                                        Dâr-ül-islâmda silâh 
                                                        kuvveti ile şehrde veyâ 
                                                        şehrler arası yollarda 
                                                        müslimân veyâ zimmîlere 
                                                        saldırırsa, bunlara 
                                                        kâtı’ı tarîk veyâ yol 
                                                        kesici veyâ eşkıyâ 
                                                        denir. Mal soymadan ve 
                                                        cân gaybı yapmadan ele 
                                                        geçerlerse, dövülür ve 
                                                        tevbe hâli görülünciye 
                                                        veyâ ölünciye kadar habs 
                                                        olunurlar. 
                                                        
                                                        
                                                        Eğer mal soymuş ve 
                                                        herbirine, sirkat nisâbı 
                                                        kadar düşmüş ise, had 
                                                        cezâsı olarak sağ eli 
                                                        ile sol ayağı veyâ 
                                                        tersleri kesilir. 
                                                        
                                                        
                                                        Eğer mal almayıp, insan 
                                                        öldürdüler ise, had 
                                                        cezâsı olarak 
                                                        öldürülürler. Meyyitin 
                                                        velîsi afv edemez. Çünki, 
                                                        had cezâsını kimse afv 
                                                        edemez. Afv etmek, 
                                                        Allahü teâlâya ısyân 
                                                        etmek olur. 
                                                        
                                                        
                                                        Hem nisâb mikdârı mal 
                                                        almış, hem de adam 
                                                        öldürmüş iseler, hükûmet 
                                                        reîsi, altı cezâdan 
                                                        dilediğini verebilir: 
                                                        
                                                        
                                                        1 - Bir eli ile bir 
                                                        ayağını keser, sonra 
                                                        öldürür. 
                                                        
                                                        
                                                        2 - Elini ayağını keser, 
                                                        sonra asar. 
                                                        
                                                        
                                                        3 - Elini ayağını 
                                                        kesmeden öldürür. 
                                                        
                                                        
                                                        4 - Öldürür, sonra asar. 
                                                        
                                                        
                                                        5 - Eli, ayağı 
                                                        kesilmeden asılır. 
                                                        
                                                        
                                                        6 - Yere bir direk 
                                                        diker. Buna, 
                                                        birbirlerine paralel, 
                                                        yatay iki direk takar. 
                                                        İki elini yukarıdaki, 
                                                        iki ayağını aşağıdaki 
                                                        yatay direğe bağlar. 
                                                        Karnına süngü sokup 
                                                        öldürülür. Öldükden üç 
                                                        gün sonra çıkarılıp, 
                                                        akrabâsına teslîm 
                                                        edilir. Kadın asılmaz. 
                                                        Mallar ele geçerse 
                                                        sâhiblerine geri 
                                                        verilir. Helâk olanları 
                                                        tazmîn etmezler. 
                                                        
                                                        
                                                        Eğer nisâb mikdârı mal 
                                                        almış ve yaralamış 
                                                        iseler, el ve ayak 
                                                        kesilir. Yaralama 
                                                        cezâsız kalır. Zîrâ 
                                                        kesmek ile tazmîn 
                                                        birlikde olmaz. 
                                                        
                                                        
                                                        Eğer nisâb mikdârı mal 
                                                        almamış ve 
                                                        öldürmemişler, yalnız 
                                                        yaralamışlar ise, hiç 
                                                        had yapılmaz. Nisâbdan 
                                                        az mal aldıkları zemân 
                                                        öldürseler bile, yine 
                                                        hiç had yapılmıyacağını 
                                                        imâm-ı Zeyla’î 
                                                        “rahmetullahi teâlâ 
                                                        aleyh” bildirmekdedir. 
                                                        Çünki, yol kesicilerin 
                                                        maksadı korkutarak mal 
                                                        almakdır. Mal almakla 
                                                        berâber öldürmek de 
                                                        olursa, mal almak için 
                                                        öldürmek zorunda 
                                                        kaldıkları anlaşılır. 
                                                        Hiç mal almadan 
                                                        öldürürlerse, 
                                                        maksadlarının, mal 
                                                        almayıp öldürmek olduğu 
                                                        anlaşılır ve ölüm haddi 
                                                        yapılır. Aldıkları mal 
                                                        nisâbdan az olup, 
                                                        öldürmek de bulunduğu 
                                                        zemân, maksadlarının 
                                                        öldürmek olmadığı 
                                                        anlaşılarak, hiç had 
                                                        yapılmaz ise de, 
                                                        öldürdükleri için kısâs 
                                                        veyâ diyet cezâsı 
                                                        verilmesi ve aldıkları 
                                                        malları tazmîn etmeleri 
                                                        lâzım gelir. 
                                                        
                                                        
                                                        Yol kesenler, döğüşürken 
                                                        öldürülürse, yıkanmaz ve 
                                                        nemâzları kılınmaz. 
                                                        Sonradan had ve kısâs 
                                                        cezâları ile 
                                                        öldürülünce, yıkanır ve 
                                                        nemâzları kılınır. 
                                                        
                                                        
                                                        Eğer mal almış ve 
                                                        öldürmüşler, fekat 
                                                        yakalanmadan önce tevbe 
                                                        etmişler ise, veyâ âkıl 
                                                        bâlig değilse veyâ 
                                                        yolculardan birinin zî-rahm-i 
                                                        mahremi ise veyâ 
                                                        yolculardan birkaçı, 
                                                        ötekileri soyarsa veyâ 
                                                        şehrde yol keserse had 
                                                        yapılmaz. Yapdıkları 
                                                        zararı tazmîn ederler, 
                                                        öderler. Ya’nî, katl ve 
                                                        yaralama varsa, velî 
                                                        kısâs isteyebilir. Mal 
                                                        zâyı’ olmamış ise geri 
                                                        verir, helâk olmuş ise, 
                                                        kıymetini öder. 
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        [(Mecelle)nin 
                                                        yetmişaltıncı 
                                                        maddesinde, (Mahkemede 
                                                        da’vâ açandan şâhid 
                                                        istenir. Da’vâlı inkâr 
                                                        ederse, yemîn etdirilir) 
                                                        diyor. Önce, da’vâcıya 
                                                        şikâyeti sorulur. Sonra, 
                                                        da’vâlının vereceği 
                                                        cevâb sorulur. Da’vâ 
                                                        olunan, suçunu ikrâr 
                                                        ederse, hâkim da’vâcıya 
                                                        hak verir. Da’vâ olunan, 
                                                        suçu inkâr ederse, hâkim 
                                                        da’vâcıdan iki şâhid 
                                                        ister. Şâhidlerle isbât 
                                                        ederse, hâkim da’vâ 
                                                        olunana, şâhidler için 
                                                        ne dersin, der. Kabûl 
                                                        ederse, da’vâcının haklı 
                                                        olduğuna karâr verilir. 
                                                        Şâhidler yalan söyliyor 
                                                        derse, hâkim, şâhidleri, 
                                                        güvendiği iki kişiden, 
                                                        önce mektûbla, sonra 
                                                        mahkemede sözlü olarak 
                                                        sorar. Şâhidlerin âdil 
                                                        oldukları anlaşılırsa, 
                                                        da’vâcı mahkemeyi 
                                                        kazanır. Âdil oldukları 
                                                        anlaşılmazsa, da’vâcıdan 
                                                        yeniden şâhid istenir. 
                                                        Da’vâcı şâhid bulamazsa, 
                                                        kendisine da’vâ 
                                                        olunandan yemîn ister 
                                                        misin denir. İsterse, 
                                                        hâkim da’vâ olunana 
                                                        yemîn etdirir. Yemîn 
                                                        istemezse veyâ da’vâcı 
                                                        yemîn ederse, hâkim 
                                                        da’vâyı red eder. Yemîn 
                                                        etmezse, da’vâcı 
                                                        mahkemeyi kazanır. Kâfir 
                                                        ve mürted ve münâfık, 
                                                        müslimâna karşı şâhid ve 
                                                        hâkim olamaz. Böyle 
                                                        hâkimin hükmü sahîh 
                                                        olmaz. 
                                                        
                                                        
                                                        Yetmişyedinci 
                                                        maddesinde, (Birşeyin 
                                                        değişdiğini söyliyenden 
                                                        şâhid istenir. Değişmedi 
                                                        diyene yemîn etdirilir) 
                                                        diyor. Mal gasb eden, 
                                                        malın telef olduğunu 
                                                        söyleyip, değerini 
                                                        vermek isteyince, mal 
                                                        sâhibi, telef olmadı, 
                                                        malımı isterim dese, 
                                                        gasb eden kimse, iki 
                                                        şâhid getirirse 
                                                        mahkemeyi kazanır. 
                                                        
                                                        
                                                        Yetmişdokuzuncu maddede, 
                                                        (Suçunu ikrâr eden, 
                                                        söyliyen kimse, cezâsını 
                                                        çeker. Sözümden 
                                                        vazgeçdim demesi 
                                                        dinlenmez). 
                                                        Binaltıyüzyetmişaltı 
                                                        [1676]. cı ve sonraki 
                                                        maddelerde diyor ki, (Beyyine, 
                                                        kuvvetli delîl, huccet 
                                                        demekdir. Tevâtür, yalan 
                                                        üzerinde birleşmeleri 
                                                        akla uymıyan cemâ’atin 
                                                        verdikleri haberdir. 
                                                        Tevâtürde adâlet 
                                                        aranmaz. Tevâtür ilm-i 
                                                        yakîn ifâde eder. 
                                                        Tahlîf, iki hasmdan 
                                                        birine yemîn etdirmekdir. 
                                                        
                                                        
                                                        Şehâdet, birinin 
                                                        başkasında hakkı 
                                                        bulunduğunu bildirmek 
                                                        için, hâkim karşısında 
                                                        ve iki hasmın yanında, 
                                                        şehâdet ederim diyerek 
                                                        haber vermekdir. Kul 
                                                        hakları için iki erkek 
                                                        veyâ bir erkekle iki 
                                                        kadın şehâdet eder. 
                                                        Şâhidlerin çok olmasının 
                                                        kıymeti yokdur. Muhâkeme 
                                                        dışında yapılan şehâdet 
                                                        mu’teber değildir. 
                                                        Şâhidlerin gördüklerini 
                                                        haber vermeleri 
                                                        lâzımdır. İşitdim 
                                                        diyerek, şâhid olmak 
                                                        câiz değildir. 
                                                        
                                                        
                                                        Kul haklarında şâhidlik 
                                                        yapabilmek için önce 
                                                        da’vâ açılmış olması 
                                                        şartdır. Tevâtür ile 
                                                        bilinene uymıyan beyyine 
                                                        kabûl olunmaz. Beyyine 
                                                        şâhid mevcûd olması 
                                                        demekdir. Beyyine, bir 
                                                        hakkı bildirmek içindir. 
                                                        İnkâr olunan şey için 
                                                        şâhidlik yapılmaz. Şâhid 
                                                        ile da’vâlı arasında 
                                                        düşmanlık bulunmamak 
                                                        lâzımdır. Şâhidin âdil 
                                                        olması şartdır. Âdil, 
                                                        hasenâtı, seyyiâtına 
                                                        gâlib olan kimsedir. 
                                                        Şâhidlerin sözleri 
                                                        birbirine uymazsa, 
                                                        şehâdetleri makbûl 
                                                        olmaz. Şehâdet etdikden 
                                                        sonra vaz geçen şâhid 
                                                        ta’zîr olunur ve hükm 
                                                        olunan malı tazmîn 
                                                        eder.)]  |