| 
                                                         
                                                        
                                                        22 - 
                                                        
                                                        UKÛBÂT (Cezâlar) 
                                                        
                                                        
                                                        Fıkh ilmi dört büyük 
                                                        kısma ayrılır: (İbâdât), 
                                                        (Münâkehât), (Mu’âmelât), 
                                                        (Ukûbât). 
                                                        Kitâbımızda ilk üçünü, 
                                                        lüzûmu kadar yazdık. 
                                                        Aşağıda, ukûbâtı da 
                                                        kısaca bildireceğim. 
                                                        (Dürr-ül-muhtâr) 
                                                        üçüncü cüz’de buyuruyor 
                                                        ki: 
                                                        
                                                        
                                                        Döğerek, kolu keserek, 
                                                        recm ederek, ya’nî 
                                                        öldürünceye kadar taş 
                                                        atarak veyâ öldürerek 
                                                        yapılan cezâlara (Ukûbât) 
                                                        denir. Ukûbât, arkadan 
                                                        gelenler demekdir. Günâh 
                                                        işledikden sonra 
                                                        yapıldıkları için, bu 
                                                        ism verilmişdir. Ukûbât,
                                                        (Had) ve (Ta’zîr)
                                                        ve (Kısâs) 
                                                        olarak üçe ayrılır: 
                                                        (Had) mikdârı, 
                                                        islâmiyyetde kesin 
                                                        olarak bildirilmiş olan 
                                                        cezâdır. (Ta’zîr) 
                                                        cezâsı çeşidli olup, 
                                                        hâkimin dilediği kadar 
                                                        verilir. Had, şübhe ile 
                                                        afv olur. Ta’zîr ise, 
                                                        şübhe ile lâzım olur. 
                                                        Çocuğa had cezâsı 
                                                        verilmez. Ta’zîr cezâsı 
                                                        verilir. Had cezâsını 
                                                        yalnız hâkim verir. 
                                                        Ta’zîr cezâsını zevc ve 
                                                        günâh işleyeni gören her 
                                                        müslimân yapabilir. Had 
                                                        için kadın şâhid 
                                                        dinlenilmez. Had zanlısı 
                                                        habs olunur. Ta’zîr 
                                                        zanlısı habs olunmaz. 
                                                        Had cezâsı mahkemeye 
                                                        düşdükden sonra şefâ’at 
                                                        ve afv olunamaz. Ta’zîr 
                                                        cezâsı tevbe ile sâkıt 
                                                        olur. Hâkimin duymadığı 
                                                        günâhın had cezâsı da 
                                                        tevbe ile sâkıt olur. 
                                                        
                                                        
                                                        
                                                        Beş günâh için had 
                                                        cezâsı vardır: 
                                                        
                                                        
                                                        Zinâ, şerâb içmek ve 
                                                        alkollü içki ile serhoş 
                                                        olmak, kazf, sirkat, yol 
                                                        kesicilik. Had cezâları, 
                                                        suç işleyince değil, 
                                                        hâkim karâr verince 
                                                        vâcib olur. Had, günâhın 
                                                        temizlenmesine sebeb 
                                                        olmaz. Günâhdan 
                                                        kurtulmak için tevbe 
                                                        etmesi de lâzımdır. Had, 
                                                        lügatde men’ demekdir. 
                                                        Kapıcıya haddâd denir. 
                                                        Çünki, herkesin içeri 
                                                        girmesine mâni’ olur.  |