| 
                                                         
                                                        
                                                        22 - 
                                                        
                                                        UKÛBÂT (Cezâlar) 
                                                        
                                                        
                                                        1 - ZİNÂ YAPARKEN 
                                                        YAKALANANIN HADDİ: 
                                                        Mükellef olan ve 
                                                        konuşabilen müslim veyâ 
                                                        gayr-ı müslim kimse, 
                                                        Dâr-ül-islâmda, tehdîd 
                                                        edilmeden arzûsu ile, 
                                                        serhoş iken veyâ ayık 
                                                        iken, zinâ yapar, 
                                                        yakalanırsa, kadın ve 
                                                        erkeğe had cezâsı lâzım 
                                                        olur. Dört erkek şâhidin 
                                                        birlikde ve hâkim 
                                                        huzûrunda zinâ hâlinde 
                                                        gördük demeleri ile veyâ 
                                                        kadın ve erkeğin, dört 
                                                        kerre i’tirâf etmeleri 
                                                        ile anlaşılır. İkisinden 
                                                        biri inkâr ederse, hâd 
                                                        lâzım olmaz. İkrârdan 
                                                        sonra vazgeçerlerse, 
                                                        sâkıt olur. [Ölüm 
                                                        cezâları, habs ve dayak 
                                                        cezâları, mahkeme 
                                                        tarafından emr edilir ve 
                                                        yalnız hükûmetin bu iş 
                                                        için ta’yîn etdiği 
                                                        me’mûrlar tarafından 
                                                        yapılır. Hâkim karârı 
                                                        olmadan, kimse kimseyi 
                                                        öldüremez, döğemez. 
                                                        Malına, canına, ırzına, 
                                                        nâmûsuna, şerefine 
                                                        dokunamaz. Kâfirlere 
                                                        dahî dokunamaz. Harbi, 
                                                        cihâdı hükûmet yapar. 
                                                        Hükûmetin, kumandanın 
                                                        emri olmadan, kimse harb 
                                                        yapamaz. Kâfire bile 
                                                        saldıramaz. Bunların 
                                                        hepsi büyük günâhdır. 
                                                        Hattâ, mü’minin kalbini 
                                                        incitmek, Kâ’beyi birkaç 
                                                        kerre yıkmakdan dahâ 
                                                        büyük günâhdır. Zinâ 
                                                        yapanları, o esnâda dört 
                                                        şâhidin birlikde 
                                                        görmeleri, olacak şey 
                                                        değildir. Ancak, umûmî 
                                                        yerlerde, açıkca 
                                                        yapılınca görebilirler. 
                                                        Bunun içindir ki, 
                                                        Osmânlılarda, altıyüz 
                                                        sene içinde, bir kerre 
                                                        zinâ şâhidliği 
                                                        yapılmamış, bu sebeb ile 
                                                        hiç kimse taşlanarak 
                                                        öldürülmemişdir. Buradan 
                                                        anlaşılıyor ki, gizli 
                                                        yapılan günâhı, 
                                                        başkalarına söylemek de, 
                                                        ayrı bir günâh olur. Bu 
                                                        cezâ, zinâ yapıldığı 
                                                        için değil, bu çirkin 
                                                        işin yayıldığı içindir. 
                                                        Fuhşa mâni’ olmak 
                                                        içindir.] 
                                                        
                                                        
                                                        Muhsan olan, ya’nî evli 
                                                        olan müslimân erkek ve 
                                                        kadının, boşanmış, dul 
                                                        olsalar bile, had 
                                                        cezâları, bir meydânda 
                                                        ölünciye kadar 
                                                        taşlamakdır. Önce 
                                                        şâhidlerin hepsinin taş 
                                                        atmaları şartdır. 
                                                        Şâhidlerden birisi 
                                                        ölerek, gâib olarak veyâ 
                                                        hâzır olup da, herhangi 
                                                        bir sebeble taş atmazsa, 
                                                        had sâkıt olur. Kendi 
                                                        ikrârları ile ise, önce 
                                                        hâkimin taş atması 
                                                        lâzımdır. Sonra ehâlî, 
                                                        herkes atar. Ölünce, 
                                                        yıkanır, kefenlenir, 
                                                        nemâzı kılınır. 
                                                        
                                                        
                                                        Muhsan olmıyan kimsenin 
                                                        had cezâsı, yüz sopa 
                                                        vurmakdır. Sopa, 
                                                        budaksız olmalıdır. 
                                                        Yaralıyacak kadar 
                                                        kuvvetli vurulmaz. 
                                                        Erkek, önce soyulur. Bir 
                                                        peştemâl ile bırakılır. 
                                                        Ayakda iken başından, 
                                                        yüzünden ve 
                                                        kasıklarından başka, her 
                                                        yerine vurulur. Kadının 
                                                        çamaşırları soyulmaz. 
                                                        Palto, manto gibi kalın 
                                                        elbisesi çıkarılır ve 
                                                        oturtularak döğülür. 
                                                        Dayakdan sonra, hâkim 
                                                        dilerse, bir sene 
                                                        şehrden çıkarır. Taşlama 
                                                        ve döğme birlikde 
                                                        yapılmaz. 
                                                        
                                                        
                                                        Zimmîye ukûbât 
                                                        cezâlarının üçü de 
                                                        yapılır. Yalnız içki 
                                                        haddi yapılmaz. Dâr-ül-islâmdaki 
                                                        harbîye ise, yalnız kul 
                                                        hakkı bulunan kazf haddi 
                                                        ve kısâs yapılır. 
                                                        
                                                        
                                                        Zimmî, müslimân kadın 
                                                        ile zinâ etse, recm 
                                                        olunmaz, döğülür. 
                                                        Yatağında bulduğu 
                                                        kadını, zevcesi sanarak 
                                                        zinâ yapana ve harbî ile 
                                                        zinâ eden zimmî kadına 
                                                        ve harbî kadınla zinâ 
                                                        eden zimmî adama had 
                                                        lâzım olur. Bu ikisinde 
                                                        harbîlere lâzım olmaz.
                                                        (Fetâvâ-yi Hindiyye)de 
                                                        diyor ki, (Ücret 
                                                        karşılığı zinâ yapana 
                                                        [meselâ genel evdeki 
                                                        fâhişe ile zinâ yapana], 
                                                        İmâm-ı a’zama göre had 
                                                        vurulmaz. Mehr-i misl 
                                                        vermesi lâzım olur. 
                                                        İkisi de şiddetli ta’zîr 
                                                        olunur ve tevbe edinceye 
                                                        kadar habs olunurlar. 
                                                        İmâmeyne göre, ikisine 
                                                        de had cezâsı yapılır. 
                                                        Şartsız olarak mal 
                                                        vererek zinâ yapana da 
                                                        had yapılır. Şu parayı 
                                                        al! Bunun karşılığı 
                                                        senden fâideleneyim 
                                                        derse, had yapılmaz. 
                                                        Çünki, mut’a nikâhı 
                                                        olur. Bu nikâh şübheli 
                                                        olduğu için had lâzım 
                                                        olmaz. Senin mehrin 
                                                        budur deyip para 
                                                        verirse, had îcâb 
                                                        etmez). Fekat hepsi 
                                                        harâmdır. Büyük günâhdır. 
                                                        Zinânın had cezâsı 
                                                        yapılmıyan kısmlarının 
                                                        da harâm olduğu (Berîka)da 
                                                        yazılıdır. Kadının 
                                                        aldığı ücret harâmdır [Şir’a].
                                                        (Pédèraste) 
                                                        olana, ya’nî livâta 
                                                        yapana had lâzım olmaz, 
                                                        habs ve darb ile ta’zîr 
                                                        olunur. Âdet eden 
                                                        öldürülür. Livâta 
                                                        yapılmak için tehdîd 
                                                        olunan, öldürmekden 
                                                        başka yol ile 
                                                        kurtulamayınca, 
                                                        öldürmesi câiz olacağı
                                                        (Fetâvâ-i Hayriyye)de 
                                                        yazılıdır. Dâr-ül-harbde 
                                                        zinâ haddi yapılmaz. 
                                                        
                                                        
                                                        El ile istimnâ [Masturbation], 
                                                        zevk için olursa 
                                                        harâmdır. Ta’zîr olunur. 
                                                        Sükûnet bulmak için 
                                                        câiz, zinâ tehlükesi 
                                                        olursa, vâcib olur [İbni 
                                                        Âbidîn, orucu bozan 
                                                        şeyler]. Cennetde livâta 
                                                        yokdur. Cennetde habîs 
                                                        iş yokdur. 
                                                        
                                                        
                                                        [Hıristiyan 
                                                        memleketlerinde, 
                                                        kadınlar, kızlar, 
                                                        başları, kolları, 
                                                        bacakları açık 
                                                        geziyorlar. Erkekleri 
                                                        fuhşa, zinâya 
                                                        sürüklüyorlar. Evde, 
                                                        zevcesi yemek 
                                                        pişirirken, çamaşır 
                                                        yıkarken ve evi 
                                                        temizlerken, erkeği 
                                                        sokakda veyâ iş yerinde 
                                                        hoşuna giden çıplak bir 
                                                        kadınla zevk, safâ, 
                                                        hattâ zinâ yapıyor. 
                                                        Akşam evine düşünceli ve 
                                                        yıpranmış olarak 
                                                        geliyor. Kötü hayâllere 
                                                        dalarak, vaktîle 
                                                        beğenmiş, sevmiş, 
                                                        seçerek almış olduğu 
                                                        zevcesinin yüzüne bile 
                                                        bakmaz oluyor. Evdeki 
                                                        yorgunluğunu gidermek 
                                                        için, alâka ve neş’e 
                                                        bekliyen zevcesi, 
                                                        haklarına kavuşamayınca, 
                                                        asabî buhrânlar 
                                                        geçiriyor. Âile yuvası 
                                                        bozuluyor. Sokakdaki 
                                                        kadına bakan erkek, onu 
                                                        kirli çamaşır gibi 
                                                        bırakıyor. Bir başkası 
                                                        ile anlaşıyor. Böylece, 
                                                        her sene, binlerce kadın 
                                                        ve erkek ve çocukları 
                                                        perişân oluyor. Ahlâksız 
                                                        ve anarşist oluyorlar. 
                                                        Cem’iyyet, millet 
                                                        çürümeğe, çökmeğe 
                                                        sürükleniyor. Açık, 
                                                        kokulu, süslü dolaşan 
                                                        kadınların, gençlere, 
                                                        millete ve devlete 
                                                        zararları, alkollü 
                                                        içkilerden ve uyuşdurucu 
                                                        zehrlerden dahâ çok ve 
                                                        dahâ korkunç oluyor. 
                                                        Allahü teâlâ, kullarının 
                                                        dünyâda felâkete, 
                                                        âhıretde de şiddetli 
                                                        azâblara yakalanmamaları 
                                                        için, kadınların, 
                                                        kızların örtünmelerini 
                                                        emr etdi. Ne yazık ki, 
                                                        nefslerinin, 
                                                        şehvetlerinin esîri olan 
                                                        ba’zı kimseler, Allahü 
                                                        teâlânın emrlerine 
                                                        gericilik, kâfirlerin 
                                                        şaşkın, çılgın işlerine 
                                                        ilericilik diyor. Bu 
                                                        ilericilerden ba’zısı, 
                                                        meslekdaşları vâsıtası 
                                                        ile, bir diploma ele 
                                                        geçirmiş. Köşe başlarını 
                                                        paylaşmışlar. Baykuş 
                                                        gibi ötüyorlar. Her 
                                                        fırsatda islâmiyyete 
                                                        saldırıyorlar. Bu 
                                                        kahramanlıkları(!) ile 
                                                        târîhî düşmanımız olan 
                                                        hıristiyanlardan, 
                                                        yehûdîlerden ve 
                                                        komünistlerden alkış ve 
                                                        maddî yardımlar 
                                                        toplayarak güçleniyor, 
                                                        binbir hiyle ile, 
                                                        gençleri aldatıyorlar. 
                                                        Allahü teâlâ, 
                                                        kendilerine akl versin! 
                                                        Hakkı bâtıldan 
                                                        ayırmalarını nasîb 
                                                        eylesin!]  |