Hakîkat Ltd.Şti.Yayınları

   
     

TAM İLMİHÂL

     
   

 SE'ÂDET-İ EBEDİYYE

   
 

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks

 
 

ÜÇÜNCÜ KISM

 
     

19 - İSLÂMİYYETDE FÂİZ, BANKA VE VAKF

2 - Rehnde fâiz: Rehn vermek, ya’nî ipotek (hypotéque) etmek demek, bir sebebden dolayı, birşeyi habs etmek, alıkoymak demekdir. İslâmiyyetde ise, ödenecek mal karşılığı olarak, bir malı, alacaklıda veyâ başka âdil bir kimsede, emânet bırakmak demekdir. Rehn ancak, mal borcu için verilir. Öldürmek, yemîn hakları, işçinin iyi çalışması, müsâfirin hırsızlık etmemesi için rehn istenmez. Rehn zor ile alınmaz. Rehn, akd ile, ya’nî îcâb ve kabûl ile, ya’nî sözleşme veyâ mektûblaşma ile yapılır. Rehni verip, almaları, ya’nî malın teslîm olunması da lâzımdır. Teslîm olunmadan önce, borclu rehni vermekden vazgeçebilir. Rehn bırakılan malın, satılmağa elverişli olması şartdır. Dartı ile, hacm ile ölçülen herşey, altın, gümüş eşyâ, para, rehn verilebilir. Ortak olan birşeydeki kendi payını rehn vermek câiz değildir. Ağacdaki meyveyi ağacsız olarak, tarladaki ekini tarlasız olarak rehn vermek ve meyveli ağacı meyvesiz olarak, ekinli tarlayı ekinsiz rehn vermek câiz değildir. Evi, eşyâsı ile de rehn vermek câizdir. Hayvân, üzüm şırası rehn verilir. Alacaklı, rehnden vazgeçebilir. Borclu vazgeçemez. Rehn, borc ödeninceye kadar habs olunur. Önce, borc ödenir. Sonra, rehn geri verilir. Borclu ölürse, bunun vârisi, rehni satarak, parası ile borcu öder. Sonra, rehni alıp, müşterîye teslîm eder. Geri kalan parası, başka alacaklılara verilir. Satış semeninin ödeme zemânı gelince borclu, rehni satmak için, alacaklıyı veyâ başka bir âdil kimseyi vekîl edip satdırır veyâ kendi satar. Semenden borcu ödeyip, sonra rehn kurtarılır. Borclu, rehndeki malını, alacaklının izni olmadan satamaz. Satmak için, istiyemez. Alacaklı, rehni alırken, bunu ileride satmağa kendisinin vekîl edilmesini şart edebilir. Borclu bunu kabûl edince, sonra azl edemez. Borclu ölürse de, azl olmaz. Rehn helâk olursa, kıymeti az ise, aradaki farkı borcludan ister. Rehn, alacaklının borcu istemesine mâni’ olamaz. Malı olup da ödünc aldığını ödemezse, onu habs etdirmesine de mâni’ olamaz.

Alacaklı, rehnin, borclunun mülkünden çıkmasına sebeb olamaz. Satamaz, kirâya veremez. Rehni, ancak borclunun izni ile kullanabilir. İkisinden biri, ötekinin izni ile, rehni başkasına âriyet verebilir. Sonra herbiri, onu yine rehn yapabilir. Alacaklı, kendisindeki rehni, rehni veren borclusuna da âriyet verebilir. Saklamıyarak veyâ kullanarak rehn helâk olursa, kıymetini öder. Bir kimsenin, rehnde bulunan malı satın alması sahîhdir. Alacaklı, elindeki rehn malı müşterîye vermiyebilir. Müşterî, borcun ödenerek, rehnin kurtarılmasına kadar bekler. Yâhud, bey’i, mahkeme ile fesh etdirir.

Ödünc verirken, alacaklının rehnden istifâde etmesi için, izn verilmesi şart edilirse, fâiz olur. Meselâ, hayvânı veyâ tarlayı, elbiseyi kullanması, sütünü içmesi şart edilirse fâiz olur. Sonradan verilen izn ile, alacaklının rehni kullanması câiz olur.

Birinci Kısm - İkinci Kısm - Üçüncü Kısm - İndeks