| 
 
06 -  
BÂTIL, FÂSİD, MEKRÛH SATIŞLAR, 
SARRAFLIK 
(3) - Fâsid olan 
satışlar: Fâsid satışlar, câiz değildir ve harâmdır. Büyük günâhdır. Fâsid 
satışla alınan mal, müşterî teslîm alınca, kendi mülkü olursa da, yimesi, 
giymesi, harâmdır. Alanın ve satanın bu satışı bozması, geri vermeleri vâcibdir. 
Geri çevirmezlerse, vâcibi terk etdikleri için günâha girerler. Fâsid satışla 
alınan mal, müşterî elinde helâk olursa, misli varsa, mislini verir. Misli 
yoksa, teslîm aldığı zemândaki piyasa kıymetini öder. Sahîh bey’lerde ise, 
kıymet değil, uyuşulan semeni verir. 
Fâsid 
bey’ geri çevrilince, önce, bâyı’ parayı verir. Sonra malı geriye alır. Bâyı’, 
semeni aldıkdan sonra, bey’ geri çevrilmeden evvel bundan istifâde etmesi 
câizdir. Fekat müşterînin maldan istifâde etmesi câiz değildir. Mebî’i, sadaka, 
hediyye etmesi sahîh olur ise de, vâcibi terk etdiği için tevbe etmesi lâzım 
olur. Kirâya vermesi sahîh olmaz. Satıp kazandı ise, kârı sadaka verir. İkinci 
müşterînin yiyip içmesi halâl olur. 
Fâsid 
satış, aslında sahîhdir, câizdir. Çünki, mütekavvim olan mal satışıdır. Fekat, 
sıfatı islâmiyyete uygun olmayıp sahîh değildir. Ya’nî semen, mütekavvim mal 
olmıyan veyâ mebî’ veyâ semenin mikdârı ve evsâfı veyâ veresiye satışda, semenin 
verileceği zemân bilinmiyen veyâ fâsid şartlar bulunan satışdır. 
Kıyemî 
olan bir malın iki dânesinden hangisini istersen al diyerek satmak fâsiddir. 
Müşterî hangisini istersem onu alırım derse, muhayyer olarak câiz olur. 
Semen belli olmazsa, meselâ, 
bu malı aldığım fiyâta veyâ hakîkî kıymetine veyâ piyasadaki kıymetine veyâ 
filân kimsenin aldığı fiyâta deyip de, cinsi ve mikdârı söylenmez ise, bey’ 
fâsid olur. Semen, göstermekle veyâ mikdârı ve cinsi söylenmekle ma’lûm olur. 
Yalnız, ekmek, gazete gibi, kıymeti i’lân edilen ve satanın arzûsu ile 
değişmiyen şeylerde, semeni bildirmeden bey’ sahîh olur. (Hadîka)da, 
yimesi harâm  olanları anlatırken diyor ki: (Harâm olan semen ta’yîn edilmezse, 
bununla alınanın yinmesi halâl olur). İkinci kısm, 40. cı madde, 4. cü 
sahîfesine bakınız! 
Birşeyi 
[meselâ yağı], kab ile dartıp, kab için mu’ayyen bir mikdâr dara düşmeği şart 
etmek fâsiddir. Kabı boş dartıp, sonra darasını düşmek lâzımdır. Eğer kabın 
vezni kadar düşmek şart edilirse veyâ tenekedeki yağ, ölçmeden, topdan 
satılırsa, câiz olur. Müşterî, boş kabı dartıp söyleyince, bâyı’ inanmazsa, 
müşterînin sözü kabûl olunur. [Dördüncü maddenin sonuna bakınız!]. Koçun dişiye 
katılmasını satmak fâsiddir. 
Ağacın vereceği meyveyi veyâ 
tarlanın vereceği mahsûlü, oluncıya kadar yerinden ayırmamak şartı ile, olmadan 
satın almak fâsiddir. 
Fakîrin, zekâtı teslîm 
almadan satması fâsiddir. Ganîmet malını taksîm edilmeden önce satmak fâsiddir. 
Hayvânı hayvâna veresiye 
satmak fâsiddir. Kurtlanmış, bozulmuş eti satmak bâtıldır. Kokmuş eti satmak 
fâsiddir. Veresiye pahâlı, peşin ucuz demek, ya’nî, meselâ peşin on liraya, 
veresiye, ya’nî taksîtle onbeş liraya vermek şeklinde iki şartlı satışın fâsid 
olduğu, (Mevkûfât)da, (Cevhere)de ve (Tuhfet-ül-fukahâ)da 
yazılıdır. Çünki, semen mechûldür. Hadîsle yasak edilmişdir. Yalnız toplamının 
fiyâtı söylenip satılan şeylerin [meselâ sürünün] sayısı az veyâ çok çıkarsa, 
fâsid olur. 
Yanında bulunmıyan şeyi 
müşterîye ta’rîf etmeden satmak fâsiddir. Müşterî, malı alırsam, bu para, malın 
semeni olsun, malı almazsam, parayı geri gönder derse, fâsid olur. Alacağını 
veresiye satmak fâsiddir. (Hamza efendi risâlesi şerhı)nde diyor ki 
“rahmetullahi teâlâ aleyhimâ”: (Yirmibeşincisi budur ki, bir kimsenin, bir 
kimsede ödünc olarak veyâ satın alarak veyâ mîrâs, hediyye, sadaka sûreti ile 
mal veyâ para alacağı olsa, bu ölçülü veyâ sayılı malı, teslîm almadan, ona veyâ 
başkasına, veresiye satmak câiz değildir. Satın almak sûreti ile alacağı şey ev, 
arsa gibi olmayıp, taşınabilen mal ise, bunu teslîm almadan, peşin satmak da, 
câiz değildir). [Dördüncü maddenin sonuna bakınız!] 
Muztar olana, ya’nî sıkışık 
durumda olana, meselâ aç, susuz, çıplak, evsiz kalana, bunları, semen-i 
mislinden, ya’nî piyasadaki en yüksek değerinden gaben-i fâhiş ile yüksek 
fiyâtla satmak fâsiddir. Nafakasını te’mîn etmek için, herhangi bir şeyini 
satmak zorunda kalan fakîr kimsenin satdığını, gaben-i fâhişle ucuz almak da 
fâsiddir. (Gaben-i fâhiş), beşinci madde sonunda bildirilmişdir. 
Kâfirin Kur’ân-ı kerîm satın 
alması sahîhdir. Fekat, satması için cebr edilir. 
Vakf 
olan eski, yırtık Kur’ân-ı kerîmi satıp, yenisini almak ve harâb mescidi satıp 
parasını başka mescide sarf etmek câizdir. Vakfı bir insan vakf eder. Evkâfın 
parası ile yapılan binâlar vakf değildir. Bir vakf binâ yıkılıp bunun parası ile 
başka binâ yapılırsa, bu, vakf olmaz. Beyt-ül-mâlın olur. Vakf binâ bağçesindeki 
meyveleri yimek harâmdır. Meyve, ot satılıp, parası ile binâ ta’mîr edilir. 
Ağacı satılamaz. 
Şartlı satış iki dürlü olur: 
Birincisi, falan şey olursa veyâ olmazsa, bu malı sana satdım veyâ senden aldım 
demesi ve diğerinin kabûl etmesi olup, satışı şarta (Ta’lîk) olur. Bir 
şarta ta’lîk ederek yapılan satış bâtıl olur. İkincisi, bu işi yapar isen, bu 
malı sana satdım veyâ senden aldım demesi ve diğerinin kabûl etmesi olup, satışı 
şarta (Takyîd) olur. Böyle şart câiz, müfsid veyâ lagv olur. Câiz olan 
şart yerine getirilir. Lagv olan şart ile yapılan bey’ de sahîh olur ise de, 
şart yerine getirilmez. Bey’in îcâb etdirdiği birşeyi, ya’nî şart edilmese de 
yapılması lâzım veyâ câiz yâhud âdet olan birşeyi şart etmek câizdir. Meselâ mal 
müşterînin olması gibi. Bey’in îcâb etdirmediği ve fekat alana ve satana fâidesi 
olmıyan şart lagv olur. Söz kesilirken, bey’in îcâb etdirmediği şart yapılır ve 
bu şart alana veyâ satana fâideli olur ise, bey’ fâsid olur. Alıcıdan ve 
satıcıdan başka bir kimseye fâideli olunca da, bey’ fâsid olur diyenler oldu. 
Fâsid şart, sözleşmeden sonra yapılırsa, iki imâma göre câiz olur. Fetvâ 
böyledir. Müşterînin başkasına satmaması veyâ satması veyâ hibe etmesi yâhud 
başka şehrde satması, hediyye etmemesi, çayıra salıvermemesi, kesmemesi, 
binmemesi, kendi yimemesi şartları lagv olur. Evini, ölünciye kadar içinde 
oturmak veyâ ölünciye kadar müşterînin kendisine bakması şartı ile satmak fâsid 
olur. Bu şart ile evini hediyye etmek câizdir ve evi teslîm etdikden ve alan, 
ona bakmağa râzı oldukdan sonra, geri alamaz. [Mecelle, Madde 855.] 
Kadının, kendini veyâ kızını nikâh etmesi şartı ile, bir malı tekrâr kendisine 
satması şartı ile, arsanın hepsinin vergisini müşterînin ödemesi şartı ile 
yarısını satması, müşterîye olan borcundan ödenmemek şartı ile satmak, ağacdaki 
meyveyi bâyı’ toplaması, buğdayı un yapması, mebî’i bir müddet müşterîye teslîm 
etmemesi, peşin olan semeni vermeden önce mebî’i teslîm etmesi, peşin olan 
semenin başka şehrde verilmesi, satılan evde bâyı’ın bir müddet oturması veyâ 
malı bir müddet sonra teslîm etmesi veyâ müşterînin bâyı’a birşey borc vermesi 
veyâ hediyye etmesi veyâ satması, kirâya vermesi, yâhud bâyı’ kumaşı dikdikden 
sonra vermesi şartı ile bey’, fâsiddir. 
(Hindiyye)de 
diyor ki, (Bu hayvânı sana bin liraya satdım. Şu hayvânını da, fazla olarak bana 
vermek şartı ile dese, câizdir. Müşterînin semeni artdırması olur. (Fazla 
olarak) demeseydi, hediyye olup, fâsid olurdu. Başka birine ödünc vermesini şart 
etmek câiz olur. Bâyı’in müşterîye veyâ müşterînin oğluna birşey hediyye etmesi, 
sadaka vermesi şartı ile satın almak fâsiddir. Hediyye edilecek şey, mebî’ 
yapılırsa, ya’nî birinci mebî’ ile birlikde olarak satılırsa, bu satış fâsid 
olmaz. Bir evi mescid yapılması şartı ile satmak fâsiddir. Fakîrlere sadaka 
edilmesi için ta’âm satmak ve kabristân yapılması için arsa satmak fâsiddir. 
Müşterînin bâyı’a bir müddet hizmet etmesi şartı ile bey’ fâsiddir. Çünki, kirâ 
şartı bulunan bey’ olur. Evi, yıkması şartı ile satmak sahîh ve şart bâtıl olur. 
Semeni bâyı’in alacaklısına vermesi şartı ile satmak câizdir. Müşterînin bâyı’in 
alacaklısına kefîl olması şartı ile bey’ fâsiddir. Falandan alacağım olan para 
ile diyerek satın almak fâsiddir. [Borclusunun hâzırlayıp verdiği bono ile 
başkasından birşey satın almanın câiz olmadığı buradan da anlaşılmakdadır.] 
Semenin, bâyı’in göstereceği kimseye verilmesi şartı ile birşey satın almak 
fâsiddir. Semeninden tenzîl etmeği şart ederek satmak câizdir. Semeninden belli 
mikdâr hediyye vermeği şart ederek satmak câiz değildir. Bağçenin etrâfına 
bâyı’in dıvar çekmesi şartı ile meyveleri satın almak fâsiddir. Bâyı’, dıvar 
çekerim, meyveleri satın al demesi câizdir. Müşterî muhayyer olur. Buhârâda 
peşin satıp veyâ ödünc alıp, Semerkandda ödemeği şart etmek câiz değildir. Gebe 
olduğu şartı ile hayvân satmak fâsiddir. Sütü çokdur diyerek hayvân satmak 
câizdir. Karpuzu, kavunu tatlı olmak, kuşu güzel ötmek şartı ile satın almak 
fâsiddir. 
Fâsid 
bey’de müşterî bâyı’in izni ile kabz ederse, mülkü olur. Fekat geri vermesi 
lâzım olur. Kullanması ve başkasına temlîk etmesi harâm olur. Temlîki nâfiz 
olup, bâyı’in geri almak hakkı kalmaz. Kirâya vermesi ile bâyı’in hakkı gitmez. 
Zimmîlerin bey’ ve şirâ 
yapmaları, müslimânların yapmaları gibidir. Yalnız, birbirlerine şerâb ve domuz 
alıp vermeleri câiz olur. Sahîfe 810 başına bakınız! Çalgı âletlerini bunları 
çalanlara satmak, İmâmeyne göre câiz değildir. Kara ve deniz haşerâtını, yimek 
için satmak câiz değildir. Bunları tıbda ve sanâyı’da kullanmak için satmak câiz 
olur). 
(İbni Âbidîn) 
diyor ki, (Fâsid olan şart, sözleşmeden önce bildirilip, sonra bu şart üzerine 
sözleşilirse, bey’ fâsid olur). (Dürer-ül-hükkâm)da, (Mecelle)nin 
189. cu maddesini şerh ederken diyor ki, (Akdden önce fâsid şartı va’d edip, akd 
yaparken söylemezler ve akdden sonra va’dini yaparsa, bey’ fâsid olmaz). 
254. cü ve sonraki 
maddelerin şerhinde diyor ki, (Bâyı’, akdden sonra, orada veyâ başka yerde, 
mebî’i belli mikdârda artdırabilir. Yâhud, bu değerde başka bir mal vermeği va’d 
edebilir. Müşterî, bunu işitince, kabûl ederse, bâyı’in va’dini yapması lâzım 
olur. Pişmân olursa, yapmakdan vazgeçemez. Bâyı’ akdden sonra, semenin bir 
kısmını veyâ hepsini almış olsa dahî, semenin bir mikdârını müşterîye hediyye 
edebilir. Akdden sonra, bâyı’in mebî’ mikdârını artdırması veyâ semenin bir 
mikdârını azaltması asl akde dâhil olur. Ya’nî ilk akd, artan mebî’ ve azalan 
semen üzerinde yapılmış olur. Yirmi liraya, yirmi karpuz pazarlık edildikden 
sonra, bâyı’ şu kâseyi dahî verdim deyip, müşterî de bu meclisde kabûl ederse, 
câiz olur. Yirmi karpuz ile kâse, yirmi liraya satılmış olur. Bâyı’, bey’i câiz 
olmıyan ve ayblı, kusûrlu olan birşey ilâve ederse, bey’ fâsid olur. Bâyı’, 
akdden sonra, semenin bir kısmını veyâ hepsini müşterîye hediyye edebilir. Fekat 
bu, asl akde dâhil olmaz. Bâyı’in akdden evvel, semeni müşterîye hediyye etmesi 
sahîh olmaz). 958. ci madde şerhinde diyor ki, (Malını beyhûde yere sarf ve 
telef edene sefîh denir. Alışverişde aldanmak sefîh olmağı göstereceği gibi, 
hîle olarak kasden aldananlar da vardır). [Görülüyor ki, bâyı’ müşterîlere 
ayrıca hediyye vereceğini akdden evvel haber verip, akd esnâsında şart etmezler 
ise, akdden sonra bu va’dini söylemesi ve yerine getirmesi câiz olmakdadır. 
Fekat müşterîler arasında piyango çekerek, hediyyeyi yalnız kazananlarına vermek 
kumar olur, harâm olur. İkinci kısmda, kırkıncı madde sonuna bakınız!] 
(Bahr-ül-fetâvâ)da 
fâsid bey’i anlatırken diyor ki, (Kumar ile ele geçen, mülk olmadığı için, 
satılması ve satın alınması ve yinilmesi câiz olmaz. Fâsid şart, malın mal ile 
mübâdelesini ifsâd eder. Çünki fâsid şart, karşılıksız fazlalık olup, fâiz 
demekdir. Malın mal olmıyan ile mübâdelesini ve hediyyeyi ifsâd etmez). 
Kerâhiyyeti anlatırken diyor ki, (Bir kadının, kız kardeşinin zevcine [ya’nî 
eniştesine] görünmesi câiz değildir. Deniz hayvanlarından balıkdan başkasını 
yimek, hanefî mezhebinde tahrîmen mekrûhdur. Şartlarına uygun olarak, mevlid-in-Nebî 
okumak câiz ve sevâb olduğu ve Ehl-i sünnete muhâlif vâ’izleri [ve kitâbları] 
yasaklamak lâzım olduğu, (Behcet-ül-fetâvâ)da da uzun yazılıdır. Karşılık 
vermek şartı ile yapılan hediyye, karşılığı verilmedikce sahîh olmaz). 
Müşterînin kefîl göstermesi veyâ semeni havâle etmesi şartı ile bey’ câiz ise 
de, kefîlin ve havâleyi kabûl edenin sözleşme yerinde hâzır olup kabûl etmeleri 
lâzımdır. 
Fırından, bakkaldan veresiye 
alıp da, ay başında borcunu ödiyen kimsenin, herşeyi satın alırken, fiyâtını 
sorup anlaması lâzımdır. Satın aldığı gün, her birinin semeni belli olmazsa, 
bey’ fâsid olur. Semen belli olup da, müşterî her birini sorup anlamadan kabûl 
ederse, bey’ fâsid olmaz buyurmuşlardır. Bey’in sahîh ve fâsid olmasında iki 
taraf uyuşmaz ise, sahîh olduğu kabûl edilir. 
İmâm veyâ herhangi me’mûr, 
hava parası alarak, vazîfesini başkasına devr edebilir. Buna bey’ denmez. (Ferâg 
etmek) denir. Çünki, bey’de alınan ve verilen iki şeyin mal olmaları 
lâzımdır. Âmirin, ferâg işini kabûl etmesi şartdır. Hava parası alarak kirâcının 
binâyı devr etmesi câiz değildir. İkrâh ile, tehdîd ile istemiyerek satan kimse, 
satışı bozabilir. Zorlandığını iki şâhid ile isbât edince, mahkeme bozar. 
                                                |