| 
 
06 -  
BÂTIL, FÂSİD, MEKRÛH SATIŞLAR, 
SARRAFLIK 
(4) - Mekrûh olan satış:
Cum’a günü öğle ezânı ile imâm selâm verinciye kadar olan zemânda alışveriş 
yapmak mekrûhdur. Satın almıyacağı bir malın semenini, başka müşterîler arasında 
yükseltmek mekrûhdur. İki kişi bir malın fiyâtında uyuşmuş iken, bu malı, dahâ 
yüksek fiyâtla satın almak istemek mekrûhdur. 
İbni 
Âbidîn “rahmetullahi aleyh”, bâgîleri, âsîleri anlatırken buyuruyor ki, fitne 
yapanlara, âsîlere silâh satmak, tahrîmen mekrûhdur. Fekat, silâh yapmağa 
yarıyan eşyâyı, meselâ demir satmak mekrûh değildir. Ya’nî, günâh yapmakda 
kullanılan şeyin kendini satmak, tahrîmen mekrûh olur. Bu şeyi hâzırlamağa 
yarıyan maddeleri satmak ise, tenzîhen mekrûh olur. Çalgıları satmak da tahrîmen 
mekrûh olup, çalgı yapılan tahtayı, çalgıcıya satmak, tenzîhen mekrûh olur. 
Şarkıcı câriyeyi, döğüş horozunu da, fâsıklara satmak tenzîhen mekrûhdur. Çünki, 
câriye, hizmetci olarak satılır. Şarkı için satılmaz. Şerâb yapana üzüm satmak 
da tenzîhen mekrûhdur. Çünki, kendileri harâm işlemekde kullanılmaz. Harâm olan 
şeyin hâzırlanmasında kullanılır. Bunları, halâl olan yere satamıyan kimsenin, 
tenzîhen mekrûh olan yere satması câizdir. 
Bir şehre dışardan gelen 
gıdâ ve ihtiyâc eşyâsını, şehr hâricinde karşılayarak ucuz alıp, şehrde depo 
ederek pahâlı satmak harâmdır. Buna (İhtikâr) denir. Kıymeti uyuşulmadan 
önce, bir malı, yüksek fiyâtla almak istiyen başkasına satmak, mekrûh değildir. 
Mekrûh satışlar câizdir, 
ya’nî sahîhdir, lâkin mekrûhdur. 
                                                |