| 
 
34 -  
İSLÂMİYYETDE NİKÂH 
NİKÂHI CÂİZ 
OLMIYANLAR - 
Yirmibeş kadını nikâh etmek harâmdır. Bunlara 
(Mahrem) kimseler denir. Bunlardan onsekizi ebedî mahremdir. Bunların yedisi
(Zî-rahm-i mahrem)dir. Ya’nî kan ile olan, nesebden, soydan akrabâdır: 
Anası ile, ananın, babanın anaları ile, kızı ve oğlunun ve kızının kızları ile, 
kız kardeşi ile, kız kardeşinin kızları ile, erkek kardeşinin kızları ile, hala 
ve teyze ile evlenmek, ebediyyen, ölünciye kadar harâmdır. Demek ki, bir kadın, 
babası ile, oğlu ile, kardeşi ile, amcası ile, dayısı ile ve kardeşlerinin 
oğulları ile hiçbir zemân evlenemez. Bu yedi kişi, soydan olmayıp, süt ile veyâ 
zinâ ile olursa, evlenmeleri yine ebedî harâm olur. Yalnız oğlunun süt kardeşi 
olan kız ile ve erkek kardeşin süt annesi ile evlenebilir. Hanbelîde, her yaşda 
içen, süt kardeş olur. Diğer üç mezheb imâmı “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, 
ikibuçuk yaşından yukarı iken içince, süt kardeş olmazlar dedi. 
Nikâh sebebi 
ile sonradan akrabâ olan dört kadınla da evlenmek ebedî, sonsuz harâmdır. Bir 
adam, nikâhlandığı veyâ zinâ etdiği kızın anası ile ve anasının, babasının 
anaları ile hiç evlenemez. Nikâhladığı kadın ile vaty olunca, bunun başka 
erkekden olan kızı ile hiç evlenemez. Babasının ve öz oğlunun nikâhladığı kadın 
ile, ya’nî üvey anası ve gelini ile hiç evlenemez. Çocuklarının gelinleri ile de 
evlenemez. Bir kadın, üvey babası ile, üvey oğlu ile, kayınpederi ve dâmâdı ile 
hiç evlenemez. (Âhıret kardeşi) ve (Âhıret anası) ile ve 
(Tarîkat kardeşi) ile evlenmek câizdir. Bunlar, kendi kardeşi, kendi anası 
gibi değildir. Bunların başlarını, saçlarını, görmesi, sohbet etmeleri, bir 
odada yalnız kalmaları, uzak yola gitmeleri, harâmdır. Hiçbir tarîkatde halâl 
değildir. Halâl diyen kâfir olur, zındık olur. 
Yedi kadın dahâ 
vardır ki, bunlarla muvakkat olarak evlenemez. Aradaki sebeb kalkınca, evlenmesi 
halâl olur. Bunlardan beşi, nikâh sebebi ile harâmdır. Bir adam, nikâhladığı 
kadının kız kardeşleri ile görüşemez ve evlenemez. Nikâhladığı kadın ölürse veyâ 
boşarsa, bunun kız kardeşi ile, sonra evlenebilir. Bu kızlara adamın baldızları 
denir. Bu adama kızların eniştesi denir. Bu adamın erkek kardeşleri, bu nikâhlı 
kızın kayın birâderleri olurlar. Bu kız da, bunların yengesi olur. Bir kadın, 
eniştelerinden ve kayın birâderlerinden herhangi birisi ile bir odada yalnız 
kalamaz, bunlarla sefere, meselâ hacca gidemez. Ya’nî eniştesi ve kayın 
birâderleri bu kadının mahrem akrabaları değildir. 
Bir kadın 
nikâhında iken, bu kadının halası veyâ teyzesini veyâ kardeşlerinin kızını da 
nikâhlamak harâmdır. Bunlar, süt ile olunca da harâmdır. Hanefî, Mâlikî ve 
Hanbelî mezheblerinde, vaty sebebi ile nikâh etmesi harâm olanlar, zinâ sebebi 
ile de harâm olurlar. Şâfi’î mezhebinde ise, zinâ sebebi ile harâm olmazlar. 
Zinâ etdiği kadını, kendisi veyâ başkaları nikâh ile alabilirler. Amca kızı, 
dayı kızı, hala kızı ve teyze kızı ve yenge, ya’nî kardeş zevcesi (Zî-rahm-i 
mahrem) değildir. Ya’nî bu beş kadın, yabancı demekdir. Bunların açık 
yerlerine bakmak, başı kolu açık iken konuşmak, halvet etmek harâmdır. 
(Halvet), bir evde ikisi yalnız kalmak demekdir. Kâfir kadınları ile ve 
başkasının câriyesi ile de halvet yapmak harâmdır. Bu beş kadın yabancı 
olduğundan, bunlarla evlenmek câizdir. Harâm değildir. Fekat, bunlardan ilk 
dördü ile evlenmek tenzîhen mekrûhdur. (Kimyâ-i se’âdet)de diyor ki, 
(Nikâh olunacak kadında bulunması sünnet olan sekiz sıfatdan sekizincisi, 
kadının yakın akrabâdan olmamasıdır. Hadîs-i şerîfde, (Bunların çocukları 
za’îf, hastalıklı olur) buyuruldu.) Türkçe (Mürşid-ül-müteehhilîn) 
kitâbında da bunun gibi yazılıdır. Bu dört kadının kızları ile evlenmek, mekrûh 
değildir. Hazret-i Alî “radıyallahü anh”, amcasının kızını almadı. Amcasının 
oğlunun kızını aldı. Mekrûh olmadı. 
Evlenmesi 
muvakkat harâm olan yedi kadından altıncısı, müşrik kadındır. Müşrik, kitâbsız 
kâfir demekdir. Hıristiyanlar, resmlere, heykellere ta’zîm ediyorlar, secde 
ediyorlar, yalvarıyorlar. Bunların bir kısmı, ellerindeki bozuk İncîllere, 
Tanrının Îsâya gönderdiği kitâbdır diyorlar. Îsâ, Tanrının resûlüdür. Onu çok 
seviyor. Her istediğini yaratıyor. Babanın oğlunu çok sevdiği için, Tanrıya 
baba, Îsâya oğul diyorlar. Kendilerine şefâ’at etmesi için, Îsâya yalvarıyorlar. 
Bunlara (Ehl-i kitâb) denir. Bunlar müşrik değildir. Hıristiyanların 
ikinci kısmı, Îsâda ülûhiyyet sıfatları vardır. Babası gibi, her dilediğini 
yaratır. Ebedî, ezelî olarak diridir diyorlar. Böyle inanarak yalvarmağa, ibâdet 
etmek, tapınmak denir. Böyle inanmağa (Şirk) denir. Böyle inanana 
(Müşrik) denir. Böyle ibâdet olunan resmler, heykeller, haçlar putdur. 
Komünistler ve masonlar, mürted, budist, berehmen ve mülhidler müşrikdir. 
Müşrik, müslimân veyâ kitâblı kâfir olursa, bununla evlenmek câiz olur. Bir 
müslimân erkek ve kız, evleneceği kimsenin müslimân olup olmadığını araşdırıp 
anlaması lâzımdır. Müslimân erkeğin kitâblı kâfiri, ya’nî (müşrik) 
olmıyan, hıristiyan ve yehûdî kadını ve bid’at ehli, mezhebsiz kadını, müşrik 
olmamış ise, nikâhlaması câiz ise de, zimmî ile evlenmek tenzîhen, harbî ile 
tahrîmen mekrûhdur. Müslimân kadın ile evli olanın da, bunları nikâhlaması 
câizdir. Müslimân kızın ise, müslimân olmıyan erkekle evlenmesi câiz değildir. 
Evlenmeğe karâr verirken mürted olur. (Nimet-i islâm)da diyor ki (Ehl-i 
kitâbın nikâhında şâhidlerin müslimân olmaları şart değildir. Bir müslimân, 
kitâbî olan zevcesini kiliseye gitmekden ve evde şerâb yapmakdan men’ edebilir. 
Hayz ve nifâs sonunda, gusl abdesti almağa cebr edemez. Tesettür etmesi iyi 
olur. Müslime üzerine kitâbiyye tezevvüc câizdir.) 
Muvakkat harâm 
olan kadınların yedincisi, hür kadın ile evli iken, câriye ile de nikâhlanmakdır. 
Câriye ile nikâhlı iken, hür kadını da nikâhlamak câizdir. 
Bu yedi kadına 
selâm vermek ve selâmlarına cevâb vermek câiz değildir. 
Başkasının 
zevcesini nikâh etmek câiz değildir. Kadın boşanmış ise ve iddet denilen zemân 
geçinceye kadar beklemiş ise, bunu nikâh etmek câiz olur. İddet bâbının sonunda 
diyor ki, gâib olan, [ya’nî uzak memleketde habs, esîr olan] zevcinin öldüğü 
veyâ üç talâk verdiği haberini âdil birinden öğrenen kadın, başkası ile 
evlenebilir. Hâkimin, doksan yaşını dolduran gâibin öldüğüne hükm edeceği 
(Mecelle)nin onuncu maddesi şerhinde yazılıdır. (Öldüğünü işitip veyâ 
boşadığını bildiren mektûbunu alıp, başkası ile evlendikden sonra, birinci zevci 
gelirse, ikinci nikâhı bâtıl olur [Ni’met-i islâm]). Hür erkeğin dörtden, 
kölenin ise ikiden çok kadın nikâhı altında bulundurması harâmdır. İkinci 
kadınla evlenmek için, birinci kadından izn almak lâzım değildir. Birinci kadın 
râzı olmazsa, hattâ kendimi öldürürüm dese de, erkek ikinci kadını 
nikâhlıyabilir. Fekat, birincinin gönlünü hoş etmesi, hattâ hoş etmek için 
ikinci nikâhdan vaz geçmesi iyi olur ve sevâb kazanır. Aralarında adâlet 
yapamazsa, zulm yaparsa, nafaka bulamazsa, bir evlenmek bile harâm olur. [Otuzdokuzuncu 
maddeye bakınız!] Şî’îler, dokuz kadınla, vehhâbîler on kadın ile evlenmek câiz 
diyorlar. Hamîdullah, (İslâma giriş) kitâbında, burasını da, yanlış 
yazmakdadır. 
Zinâdan hâmile 
kadını vad’-ı haml etmeden [doğurmadan] evvel nikâh etmek sahîhdir. Fekat, vad’-ı 
haml edinciye kadar vaty etmek câiz olmaz ve nafakası vâcib olmaz. Nikâhdan 
hâmile olan kadını, vad’-ı haml edinciye kadar, nikâh etmek sahîh değildir. Zinâ 
etdiği kadını, zânînin nikâh ve vaty etmesi halâldir ve nikâhdan altı ay sonra 
olan çocuk onun çocuğu olur. Altı aydan önce olursa, bu çocuk bendendir derse, 
yine onun olur. Zinâ olunmuş kadını başkasının, istibrâ etmeden nikâh ve vaty 
etmesi câiz olur. (Zinâ eden kadını, başka erkekler nikâh edemezler) 
meâlindeki âyet-i kerîme, Nisâ sûresinin üçüncü âyeti ile nesh edilmiş ve 
hadîs-i şerîf ile bildirilmişdir. Zevcesi zinâ eden kimse, iddet beklemeden bunu 
vaty edebilir. 
                                                |